Bizlerin de uzun zamandır takip etmekte olduğumuz 1 Mayıs Mahalle Meclisi’nin gündeminde mahallemiz nezdinde çıkarılan imar planına yönelik çalışmalar yer almaktaydı.

İçinden geçtiğimiz süreçte 1 Mayıs’a yönelik bir etkinlik vb. faaliyet planlamak, salt mahalle sorunları dışında da bir gündem ele almamız, var olan siyasi sürece dair bir şeyler yapmanın anlamlı olacağı üzerine bir panel düzenleme önerisini götürdük. Mahalle Meclisi bileşenleri bu öneriyi kabul etti ve birlikte bir panel örgütledik.

19 Nisan’da Hasan Kızılkaya Konferans Salonu’nda gerçekleşen, HDK ESP ve KöZ’ün konuşmacı olduğu bu panelde şunlara değinildi:

HDK:

1 Mayıs denildiğinde akıllara ilk olarak 1977 1 Mayısı gelir.  Bugün bizler 1977’de düşenlerin mücadelesini yaşatmaktayız. İçinde bulunduğumuz süreçten bahsederken dünyanın en büyük kriziyle 1 Mayıs’a hazırlanmaktayız. 1 Mayıslar bizler için iktidar almanın yoludur. İktidarı almanın yolu bütün ülkelerin işçicileri birleşin çağrısını yapmak ve enternasyonalist olmaktır. Dayanışma ve enternasyonalist olmak gerekir. 1 Mayısı savaşmanın yolu olarak görmekteyiz çünkü bugün barış istemekteyiz ve barışın yolu savaşmaktan geçer.

Bugün pandemi sürecinde kapitalizm içinden çıkamadığı bir krizin içine girmiş durumdadır. Bu krizin faturası emekçilere ezilenlere kesilmekte yaptığı yasakları üretime göre planlamakta ve sürekli bir kar etmeyi amaçlamaktadır. Yaptığı baskıları ücretsiz izinlerle ve kod29’a dayanarak işten çıkartan bir düzen söz konusudur.

Biz seçimleri beklemekte ve seçimlere aldığımız zaferde yoksulluğumuzu azaltacağımızı düşünmekteyiz. Yoksulluk, düzenin sermayenin sorunudur. Bu sorunun çözümü ise düzene karşı direnmek ve ayakta kalmaktır. Devletin yasaklarına karşı ihtiyaçlarımızı karşılamalarını talep etmeliyiz eğer karşılanmıyorsa çalışmak zorundayız ve yasaklarına uymayanlara ceza karşımızda bir toplumsal bir savaş olarak durmaktadır.

Çalışanların meydanlara çıkıp çıkmama meselesi, meydanda savaşmak isteyenler varken sağlığını düşünüp meydanlara çıkmayanlarda vardır. Bu düzene karşı savaşılmalıdır. Bizleri evlere kapattıklarında ihtiyaçlarımız karşılamayanlara karşı mücadele vermek asli görevimizdir.

Bunun aracı ise 1 Mayıs’tır. Pandemi ile işçi sınıfına karşı ortak saldırılarına karşı bir arada durmalıyız. Saldırılara ve hükümete karşı meclislerde bulunduğumuz her yerde farklılıklarımızla gözardı ederek örgütlenmeliyiz. Meclislerimiz güçlendiği, hükümeti aldığı takdir de 1 Mayıslar o zaman bayram olacaktır.

ESP:

Girdiğimiz 1 Mayıs sürecine biriken öfkeyle sosyalistlerin devrimcilerin, işçilerin hazırlandığı süreçtir. 1 Mayıs süreci gövde gösterilerinin ötesine geçmiş 1 Mayıs süreci krizleşen ve yönetemeyen bir AKP bulunmaktadır. Doğu Akdeniz’e atılan adımlar köşeye sıkışmışlığının örneğidir. Dışa dönük attığı adımlar ise içe yansımaktadır. Pandemi ile yönetememe krizi devam etmekte ve derinleşmektedir. Orta düzeyde gelişmekte olan Türkiye’de ise dinamiklerin artmasına yol açar. Şu an etkisi çok görülmeyen dinamikler ileride büyük bir eylemliliğe yol açacaktır. Yaptığı yasaklarlar ile evlere hapsettiği kitleler kendisine düşman olacaktır. Burjuvazi bu yasakları yapmak zorundadır yoksa var olan dinamikler büyük bir isyan dalgası yaratarak başlarına bela olacaktır. Boğaziçi’ne atadığı rektör ile gençlik hareketini, İstanbul Sözleşmesi’nin iptali ile kadın ve LGBTİ+ mücadelesi artmaktadır. AKP, hem kadın, LGBTİ+ hem de gençlik mücadelesinin kıskacındadır. Bu isyan dalgalarının önüne geçmek istese de yönetememe kriziyle bu çaba zorlaşmaktadır.

Bugün sokakta röportaj veren kitleler kim duyarsa duysun diyerek faşist şefi işaret etmektedir. Gençlik ve işçi cephesi yasaklara uymayarak mücadelelerini vermektedir. Sarı sendikalara rağmen yapılan eylemlilikler mevcuttur. Faruk Gergerlioğlu’nun tutuklanmasına karşı hem HDP hem Kürt halkının mücadelesi AKP’ye karşı büyümektedir. 1 Mayıs’a giderken verilen mücadele artırılmalı ve yeri sokak olmalıdır. 1 Mayıs’ta ya da yasakların olduğu günlerde işçi ve emekçiler sokakta olmalıdır. 1 Mayıs’ı sokakta kutlama kararımız vardır ve bizler bunu sokaklarda göstereceğiz.

KöZ:

2021 1 Mayısı Boğaziçi’nden Kod29 eylemlerine bir eylem dalgasının ardından geliyor. Konuşmama “1 Mayıs siyasal mücadeleler günüdür” ve “Birlik, Dayanışma ve Mücadele günüdür” saptamalarını tekrar ederek başlayacağım. Ancak sorulması gereken soru; “kime karşı birlik, kime karşı nasıl bir mücadele?” olmalıdır. Kime karşı birleşilip, mücadele edileceği nettir: Erdoğan. Bugün Türkiye’deki tüm sorunlar Erdoğan sorununda düğümlenmiştir. Nasıl bir mücadele sorusunu yanıtlamak içinse Erdoğan’ın ne tek adam, ne de faşist bir diktatör olduğunu, yönetemeyen ve gün geçtikçe gerileyen bir Erdoğan olduğunu hatırlamakta fayda var.

Erdoğan’ın gerilemesinde uluslararası ve ulusal birçok neden sıralanabilir. ABD’nin AKP’den desteğini çekmesi de küçük ortak olarak görülen MHP de AKP’yi sıkıştıran unsurlar arasında sıralanabilir. Ancak AKP’yi esas olarak gerileten HDP ve HDP tabanının vermiş olduğu mücadeledir. 2010’da Taksim’in 1 Mayıs’a açılması; 2012’de açlık grevleri sırasında, sokakta yürütülen mücadele sonrasında Erdoğan’ın İmralı ile çözüm masasına oturtulması, Kobane destek eylemleri örneklerden kimileridir. Bugün AKP’yi gerileten ve sıkıştıran HDP ve tabanındaki gelişen mücadele ise Erdoğan’a karşı verilecek bir mücadelede ilk yapılması gereken saldırıların odağında olan HDP’ye sahip çıkmaktır. Erdoğan, Boğaziçililer eylemcilerin de; İstanbul Sözleşmesi’ni savunanmak için sokağa çıkanların da, Kod29 ile işten atılanların da eylemlerinin odağındadır. Her sorunun Erdoğan’da düğümlendiği bu süreçte 1 Mayıs’a Erdoğan’ı gerileten HDP’nin bu mücadelenin odağında olması ve mücadele veren farklı öbeklerin “HDP’yi savunalım” çizgisinde buluşturulması gerekir.

Bugün Rojava’yı önemsemeyen siyaset yok gibidir. 1 Mayıs’ta Rojava’nın düşmanlarının, ezilenlerin ve emekçilerin düşmaları olduğunu dile getirmek siyasal bir görevdir. 1 Mayıs’ta Rojava’yı ve HDP’yi savunmayı görev bilmekteyiz. Bu görevi dillendirebileceğimiz her yerde var olmaya hazırız.

 

Konuşmacıların sunumlarının ardından soru-cevap bölümüne geçildi.

Sorular:

  1. Bugün doğru bir tutum olarak 1 Mayıs’ın sokakta kutlanılmasını ve yasakları tanımamama görüşünün gayesi nedir?
  2. KöZ’ün öne çıkardığı Rojava ve HDP’yi savunma meselesinin 1 Mayıs’taki önemi nedir?
  3. Geçen yıllarda tüm siyasetler “pandemi” gerekçesiyle hiçbir miting ve eylem çağrısında bulunmadı. İçinde bulunduğumuz yılda ise kitlesel bir Newroz gerçekleştirildi, 1 Mayıs için böyle bir miting kararı var mıdır?
  4. Ekonomik kriz meselesi nedir, ekonomizm bunun neresinde durmaktadır?
  5. Yönetenlerin yönetememesi, yönetilenlerin ise eskisi gibi yönetilmek istememesi durumunda devrimcilerin görevi ne olmalıdır?
  6. Rojava konusuna değinildi, buraya olan desteği yeterli buluyor musunuz, buna dair bakışınız nedir?

Cevap Bölümü:

KöZ:

Panelde AKP’nin yönetemediği ortak bir vurgu olarak ifade edildi. Ancak biz bugünkü yönetememe halini Lenin’in devrimci durumu tarif ederken ifade ettiği yönetenlerin eskisi yönetememesi olarak görüyoruz.

Bugün Türkiye’deki siyasi kriz, bir rejim krizi olarak sürmektedir. 12 Eylül Anayasası delik deşik edilmiştir.  İşlemeyen bir anayasa varken yeni bir anayasa oluşturamayan Erdoğan, bir rejim krizi bataklığındadır.

Devrimci durumun ikinci ögesi olan yönetilenlerin eksisi gibi yönetilmek istemediklerini Gezi’den bu yana birçok örnekte görmek mümkündür. Kitleler Erdoğan’ın geriletilebileceğini gördüğü her somut gelişmede seferber olmuştur. Bu durum Gezi’de can bulmuştur, sonrasında farklı  biçimlerde devam etmektedir. Sekiz yıldır süre gelen devrimci durumun varlığı ve dinamiklerinin mücadelesi devam etmektedir.

Sol bugün Erdoğan’ı seçimlerle götürmeyi hedeflemektedir. Seçimlere bel bağlamak, bu süreçte pasif davranmalarına yol açmaktadır. Newrozların, 1 Mayısların korona bahanesiyle iptal edilmesinin arkasında bu tutum vardır.

Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın başlamasının ardından yapılacak olan ilk 1 Mayıs mitinglerinin İkinci Enternasyonal’e bağlı örgütler tarafından yapılmamasını, Bolşevikler 1915 1 Mayıs’ı yapılmayarak burjuvazinin bayram günü haline getirilmesi olarak değerlendirmişledir. Bugün ise korona bahanesiyle Newroz’u, 1 Mayısları iptal etmek siyasal mücadele günlerini burjuvazinin işçi sınıfı içindeki uşaklarını müsamere günlerine çevirmek anlamına gelir.

Newroz mitinginin gerçekleşmesinin ardından, korona yasakları daha da artmadan öne dahi 1 Mayıs için bir miting başvurusu yapılmamıştır. Bunun nedeni 1 Mayıs’ın örgütlenmesinin konfederasyonlara bırakılmasıdır. Bu anlamıyla bugün 1 Mayıs’ın kitlesel, siyasi bir mücadele günü olmasının esas sorumlusu sendikalar ya da meslek örgütleri değil 1 Mayıs’ın örgütlenmesini onlara bırakan siyasal hareketlerdir. Kitlesel değil sembolik eylemlerle geçecek 2021 1 Mayısında devrimci tutum, yasakları tanımayarak 1 Mayıs’ı kutlamak ve HDP’yi savunarak Rojava’nın düşmanlarının ezilenlerinde düşmanları olduğunu vurgulamaktır.

HDK:

Pandemi sürecinde ezilenlerin önünde engel olarak var olan yasaklara uymayarak mücadelemizi yükseltmek gerekir. Tamamen kendini sermayenin karın üzerine kurulu olan düzeni ancak meclislerde örgütlenerek bertaraf edebiliriz. Bugün örgütlü mücadele vermek kod29 ile işten atılanlardan Boğaziçi eylemlerine en büyük destek sunmak demektir.

1 Mayıs’ın önemi de vereceğimiz mücadeleleri büyütmek adına tüm emekçi ve ezilenler ile birleşmektir. Bu süreçte de meclislerimizi, emek mücadelemizi yükseltmek yönünde adımlar atmalıyız.

ESP:

1 Mayıs sürecinde yasakları tanımayarak, Erdoğan’ın karşısına eylemliliklerimiz ile çıkmak gerekir. Burjuvaziye, patronların iktidarına karşı, “Kahrolsun faşizm” diyerek 1 Mayıs’ta alanlarda buluşmalıyız.

Bugün bu süreçte devletin kısıtlamalarına uymayarak sokakta mücadele vermek gereklidir.

1 Mayıs’ta alanlarda olmak sosyalistlerin görevidir.

Faşist saray iktidarının 1 Mayıs’ı yasaklamasına karşın işçilerin ve ezilenlerin başta Taksim olmak üzere kent meydanlarına akışını sağlamak da bizim görevimizdir.

Emekçi sol hareketi Taksim hedefli bir 1 Mayıs’ta emekçi sol hareketin genişleyen bir bölümünü Taksim hedefli ve etkili bir antifaşist bir hatta ilerletilmelidir.

Hükümet bugün tüm güçleriyle Rojava Devrimi’ne saldırmakta ve bastırmaya çalışmaktadır. Bizler Rojava’da bulunarak mücadelemizi sürdürmekteyiz. Rojava’ya dışarıdan bir destek bizim için söz konusu değildir. Bizler hali hazırda içeride mücadelemizi zaten vermekteyiz. Aynı durum HDP içinde söz konusudur. HDP’nin ana bileşenleri olarak mücadelemizi sürdürmekteyiz. HDP’ye yapılan saldırılara karşı sokakta ses çıkarmaktayız.

Cevap bölümünün ardından panelimiz sonlandırıldı.

Bizler; var olduğumuz yerlerde, meclislerde bu tarz siyasal etkinlikler düzenlemek ve 2021 1 Mayısının öncesinde ve sonrasında da emekçiden ve ezilenden yana tüm güçleri Cumhur İttifakı’na karşı temel ve birleştirici politik görevleri hatırlatarak kitlesel bir seferberliğe çağırmaya devam edeceğiz.

Yaşasın 1 Mayıs! Bijî Yek Gûlan!

1 Mayıs Mahallesi’nden Komünistler