Sinan Güneş / Hasan Ataş Kavgamızda Yaşıyor!
“Yaşam Diye Önlerine Konan Kokmuş Kırıntıları, Dimdik Onurlu Bir Ölümden Kıymetli Sayan Yaşayan Ölülere İnat; Öldükleriyle Kalmayacaklar!”
Devrim yolu engebelidir, çetrefillidir. Devrimcilik de, bu çetrefilliğe rağmen iradeni örgütüne yani davana yani devrime teslim etmektir. Bu topraklar nice devrimcinin bu dava uğruna can verdiği ve nice devrimcinin de gene bu uğurda boy verdiği topraklardır. İsimlerini bildiğimiz ya da bilmediğimiz sayısız devrimciyi verdik toprağa. Yoldaş sen onların isimlerini aklında tutma, fakat onların neden ölüme göğüs gererek bu mücadeleye atıldıklarını asla unutma dedik. İlk proleter devrimci Babeuf olduk Fransız burjuvazisine karşı ilk gizli devrimci komplo örgütünü kurduk ve bedelini ödedik. Barikat savaşlarının ilk başkomutanı Kersause olduk Paris sokaklarını tutuşturduk. Louise Michel olduk Paris Komünü’ne hayat verdik. Sverdlov olduk, Kamo olduk Ekim Devrimi’nin neferleri arasına girdik. Suphi’ydik, 15’ler olduk, proleter devrim davasına Karadeniz’e gömdük bedenlerimizi. Kadirler, Sinanlardık Nurhaklarda devrim bayrağını yükselten, bedenlerimizi bıraktık Nurhak’ın eteklerine. Hasan Coşkunlar olduk devletin zindanlarında, savunduk davamızı, koruduk örgütümüzü devletin işkence tezgahlarında. Hep davamız dedik, hep örgütümüz dedik, hep örgütlü devrimciyiz dedik ve hep bedelini ödedik. Gözlerimizden çıkan ateşi, irademizin çelikliğiyle harmanlayarak, burjuvazinin burçlarını yıkmak için proletaryanın devrim mücadelesini yükselttik.
Devrim davası mücadelesini devam ettirenler olarak “Devrimciler Ölür, Devrimler Sürer” dedik ve bir an bile tereddüt etmeden yitirdiğimiz nice devrimcinin omuzlarına basarak yükselttik mücadelemizi ve yükselecek devrim bayrağı bizlerin ellerinde.
Sinan Güneş de, Hasan Ataş da bu devrim davasında yitirdiğimiz nice devrimcinin arasında yerlerini almıştır. Örgütlerine ve devrim davasına bağlılıklarının bedelini ödemişlerdir. Onların örgütlerine ve devrim davasına olan bağlılıklarını kuşanıp komünist bir partinin kurulması mücadelesini yürütmektir bizlere düşen de. Devrime ekmek su gibi ihtiyaç duyan devrimci militanlaradır çağrımız. Ödediğimiz tüm bedellerin karşılığıdır proleter bir devrim. Böyle bir devrimi gerçekleştirmek de elbette Bolşevizmin yolunda, Komünist Enternasyonal’in ilk dört kongresinin ilke ve esaslarını referans edinenlerin varabileceği bir hedef olacaktır. KöZ’ün arkasında duran komünistlerin varmak istediği hedef de böyle bir devrimci partinin yaratılması ve proleter bir devrimin bu topraklarda galebe çalmasıdır.
Komünistler olarak 1 Mayıs Mahallesi’nde Nisan ve Haziran aylarında Devletle olan çatışmalarda yitirdiğimiz MLKP gerillası Sinan Güneş ve TKP/ML gerillası Hasan Ataş için yazılama çalışması yaptık. 1 Mayıs Mahallesi duvarlarına; “Sinan Güneş / Hasan Ataş Kavgamızda Yaşıyor, Yaşasın Komünistlerin Birliği” şiarlarını işledik.
Biliyoruz ki, devrim davasına baş koymuş nice devrimci var bu topraklarda. Bu devrimcilerin birliğini sağlamak yani komünist bir partinin inşasını gerçekleştirmektir en acil olan görevimiz. Mustafa Suphilerin TKP’sinin program ve tezlerini kendisine referans alanların birliğini sağlamaktır görevimiz. Bu görev de ancak ve ancak politik mücadeleyle yerine getirilebilecektir. KöZ’ün arkasında duran komünistler de bu bilinçle ve mücadele kararlığıyla yol yürümekte, Bolşevik Partisi gibi sıkı ve profesyonel devrimciler örgütü olacak olan komünist partisini yaratma azim ve kararlılığıyla mücadeleye atılmaktadırlar. Ancak ve ancak böyle bir partinin önderliğinde gerçekleşecek olan proleter devrimle yitirdiklerimizin hesabının sorulabileceğini ve Babeuflerden bugüne gelen mücadelenin devrimle taçlanabileceğinin bilinciyle hareket etmektedirler. Ant olsun ki bu parti kurulacak, Sinanların, Hasanların hesabı sorulacaktır.
Hasan Ataş / Sinan Güneş Kavgamızda Yaşıyor!
Devrimciler Ölür, Devrimler Sürer!
Yaşasın Komünistlerin Birliği!
1 Mayıs Mahallesi’nden Komünistler