12-15 Mart Gazi ve 1 Mayıs Mahallesi ayaklanmasının anma eylemleri gerçekleştirildi ve bizler de Anadolu Yakasından Komünistler olarak 12 Mart günü Gazi’de, 15 Mart günü de 1 Mayıs Mahallesi’ndeki anmalara katıldık.
12 Mart günü Gazi’de gerçekleştirilen anmada yoğun bir polis ablukası vardı ve başta polisin yürütmeyeceğini söylemesine rağmen kitlenin diri duruşu ve yürümekteki ısrarı polise geri adım attırdı. Yürüyüşte “Siyasi Yasaklara Karşı, Bağımsız Siyasi Mücadeleyi Yükseltelim, Rejim Krizine Devrim Son Verecek, Ne Cumhur, Ne Millet Tek Yol Devrim!” şiarlı dövizlerimizi açtık ve sık sık “Gazinin Yolu Ayaklanma Yoludur Ayaklanma Yolu Devrim Yoludur!” sloganımızı haykırdık. Yaklaşık 1000 kişinin katıldığı eylem basın açıklamasıyla sona erdi.
1 Mayıs Mahallesi’nde ise devrimci siyasetlerden bağımsız tamamen cemevinin örgütlediği bir 15 Mart gerçekleşti. Siyasetler eylemin örgütlenmesinden geri durdu, toplantılarına veya öncesindeki çalışmalara dahil olmadılar, sadece yürüyüş günü gelip katıldılar. İlk çağrı toplantısında bu işi siyasetlerin örgütlemesi gerektiğini kitle örgütlerine havale edilemeyeceğini belirtmemize rağmen cemevinin tek başına örgütlemesine destekçi olacaklarını belirttiler ve sonraki toplantılara ve çalışmaların hiçbirine katılmadılar. Yürüyüş günü ise sınırlı sayıdaki flamalarımızla eyleme katıldık eylemde ve propagandada birlik olduğu için ortak sloganlarla yürüdük ve basın açıklamasıyla son buldu.
Bugün eylemlerin örgütlenmesinde yaşanan tartışmaların kökenlerini geçmişe dönerek ve geçmişin bugünkü yorumlanış biçimlerine bakarak anlayabiliriz. Bundan 27 yıl önce bir alevi dedesinin kontrgerilla tarafından öldürülmesiyle başlayan bu ayaklanmalar, başta Aleviler ve Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı mahallelere daha sonra ise Türkiye’nin birçok yerine yayılan ve durdurulamayan bir başkaldırıya dönüşmüştü. Devletin sindirmeye çalıştığı kesimlerin hepsi bu saldırılara sokağa çıkarak cevap verme öfkesiyle dolmuştu. Bunlardan en dikkat çekeni ve üzerinde durulması gerekeni Gazi ve 1 Mayıs Mahallesi’nde gerçekleşen ayaklanmalardı. Bu ayaklanmalarda çoğunluğu devrimciler olmak üzere 17 kişi öldürüldü. Yaşamını yitirenler 27 yıl boyunca genel olarak katliam ve direniş vurgularıyla anıldı. Oysa ne Gazi’de ne de 1 Mayıs’ta barikat başlarında düşenler bir katliamın kurbanıydı. Onlar yaşadığı mahallelerde devletin katliam girişimine varan saldırılarını püskürtmekle kalmamış, devletin konumlandığı bütün kurumların varlığını sarsmak için harekete geçmişlerdi. Özellikle 1 Mayıs Mahallesi’nde gerçekleşen ayaklanma bunun en çarpıcı örneğiydi. Gazi’nin ardından 15 Mart günü 1 Mayıs Mahallesi’ne sıçrayan eylemlerde kitlenin yürüyüş güzergâhı mahalle sınırlarından dışarı taşmıştı. Yürüyüşün varacağı yer devletin kurumlarıydı. Tam da bu nedenle o gün kitlenin üzerine ateş açıldı ve 5 kişi öldürüldü. Devrimciler sadece kendi mahallelerini savunmakla kalmayıp kitlenin öfkesini devlet mekanizmalarına yöneltmişti.
Bu sebeple Gazi’de ve 1 Mayıs’ta gerçekleşen eylemler katliam olarak anılamazlar. Bugün anma etkinliklerinin örgütlenmesini tarihsel bir görev olarak üstlenmeyenler Gazi’yi katliam olarak ananlardır. Yenilgi psikolojisiyle geçmişi yanlış yorumlayıp bugünü yanlış örgütleyen ve olası bir devrimci durumla karşılaştığında her zaman mağduru oynayanların sınıf mücadelesinde varacakları yer bellidir. Komünistler proletaryaya yaslandıkları için herhangi bir devrimci durumdan ürkmezler, devrimci süreçleri coşkuyla karşılarlar. Bu nedenle de devrimci dinamikler karşısında kör değil uyanıktırlar. Devrimci gelişmelerle ve bu gelişmeleri işaret eden olgularla bütün yönüyle yüzleşme cesaretine sahiptirler. Bu cesarete sahip olmayanlar geçmiş birçok örnekte olduğu gibi Gazi Ayaklanmasına ayaklanma demenin getireceği sorumluluğu da alamayacaklardır ve ilk olarak saldırıyı ayaklanmanın adına, sonra da örgütlenme biçimine yapacaklardır. Gazi’nin adı katliam ve direnişle anıldığı oranda sorumlulukları da o kadar azalacaktır. Bu kesimlerin Gazi ve ayaklanma kelimelerine alerjisi 26 yıldır ortadadır. Gazi ayaklanmasının gerçekliğiyle yüzleşmekten kaçınanların işçi sınıfına önderlik etme iddiaları da ufukları oranında sığ ve gerçek dışı kalmaya mahkûmdur.
Yaşasın Gazi Ayaklanması!
Gazi’nin Yolu Ayaklanma Yoludur, Ayaklanma Yolu Devrim Yoludur!
Anadolu Yakası’ndan Komünistler