12 Şubat Çarşamba günü “15’lerin Katledilişlerinin 99’uncu Yılında Komünist Hareket ve Komünistlerin Birliği” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdik. Boğaziçi Üniversitesi’nde 18 kişinin katılımıyla gerçekleşen söyleşi yaklaşık iki saat sürdü ve söyleşi sırasında canlı tartışmalar yürütüldü.

Söyleşide sunum yapan yoldaşlarımız şunları anlattı:

Mustafa Suphilerin TKP’sine olan ilgi artmış durumda fakat bu ilgi onları devrimci özünden kopararak ifade ediliyor. Çeşitli sol akımlar Mustafa Suphilerin TKP’sinin geleneğine bağlılık sürdürmemekle birlikte onları isimlerinden ibaret kılmaya çalışıyorlar. Biz ise bu konuda hiçbir magazinsel olayla ilgilenmiyoruz. Bizim için önemli olan Mustafa Suphilerin Bakü’den Anadolu topraklarına geliş sebebidir. Türkiye Komünist Partisini kuranlar, bolşeviklerin II. Enternasyonal geleneğinden kopma ve komünist bir dünya partisi yaratma mücadelesine de ilk ve ön saflarda katıldılar. Komünist Enternasyonal, proletarya diktatörlüğünün uluslararası partisidir. TKP programındaki ilke esaslarda Komünist Enternasyonal tezleri  ışığında kaleme alınmıştır.  Burjuva diktatörlüğü bu anlamda Osmanlıda 1908 senesinde kurulmuştur ve Osmanlı ile TC arasında bir kopuş değil süreklilik vardır. Çarlık Rusyasında devrim olurken Osmanlıda devrim olmamasının sebebi ise ordu içerisinde bozguncu bir faaliyet ve Osmanlı’da devrimci bir parti olmamasıdır. Bu noktada Hınçaklar ise enternasyonal bir yapı değil yerelci bir yapıdır. Devrimci parti dünyanın her yanında uygulanabilir ilke, referanslara ve yapıya sahip olmalıdır. Mustafa Suphilerin TKP’si dünya komünist partisine bağlı bir komünist partidir.

Bugün ise onlarca akımın isminin  önünde devrimci, komünist ve sosyalist isimleri yer alıyor. Bu isimleri kullanmasalar dahi bütün sosyalist yapılar devrimci olduğunu iddia ediyorlar. Biz devrimci önderlik boşluğu var dediğimizde ise öncelikle dünya çapında örgütlü bir leninist partinin eksikliğinden bahsediyoruz. Ardından coğrafyamızda böyle bir partinin ulusal seksiyonu olabilecek bir devrimci parti yoktur diyoruz. Dolayısıyla bugün görevimiz komünistlerin parti birliğini sağlamak için komünist siyasal çizgiyi sürdürmektir.

Bu siyasetin sınanması siyasal mücadelenin pratiği içerisinde gerçekleştirilir. Programa bakarak ayrım yapmamız mümkün değildir. Çünkü devrimci çizgi ortaya çıkar ve program onu takip eder.

71-72 kopuşu da adı üstünde TİP ve MDD’nin parlamentarist ve darbeci reformist çizgisinde kopuşu temsil eder. Kaypakkaya ise bu kopuş içerisinde yüzünü Mustafa Suphilerin TKP’sine dönmüştür. Fakat bu kopuş ilk dört kongrenin hayli gerisindedir. Bu nedenle 71-72 kopuşunda kopanları önder olarak sunmak yerine kopuşu sahiplenip bu kopuşu Komintern’in ilk dört kongresindeki devrimci çizgiyle buluşturmamız gerekiyor.

Devrimci durum meselesine değinirsek Lenin’in 1915’te 2. Enternasyonal’in çöküşü adlı broşüründe devrimci durumun belirtilerinin neler olduğuna dair bir formül sunmuştur. Bunlardan ilki yönetici sınıfların egemenliklerini eskisi gibi sürdürememesidir. İkincisi ezilen sınıfların sefalet ve sıkıntıların olağan koşullardan daha da ağırlaşmış olmasıdır. Üçüncüsü barışçıl dönemlerde soyulmaya  sükunetle razı olan kitlelerin zirvedekiler tarafından kışkırtılarak tarihsel eyleme itilmeleri ve diğer koşullarla birlikte bu kitlelerin faaliyetinin ciddi bir boyut kazanmasıdır. Bu nesnel koşullar herhangi bir partinin veya sınıfın nesnel durumundan bağımsız nesnel gelişmelerdir. Bu nesnel gelişmeler olmadan devrim mümkün değildir. Lakin her devrimci durumdan devrim çıkmaz. Bu nesnel gelişmelere öznel bir gelişme eklenmesi gerekmektedir. Bu öznel etkenden anlaşılması gereken devrimci sınıfın eski hükümeti kısmen yahut tamamen sakatlayabilecek yeterince güçlü eylemler yapabilme yeteneğidir. Hükümet yıkılmadıkça kendi kendine yıkılmayacaktır. İşte komünistlerin ödevi bu öznel etkene dairdir. Sınıfın devrimci eylemler yapacak yeteneğ eve güce kavuşması devrimcilerin politik faaliyetinden bağımsız gerçekleştirilebilecek bir iş değildir. Burada kasıt edilen sistemli bir şekilde yürütülen devrimci politik faaliyet, işçilerin bir sınıf olarak harekete geçecek yeteneğe ve güce kavuşmasını sağlamak için onları hazırlamak; onları kendi deneyimleriyle, pedagojik olmayan siyasi eğitimle eğitimlerini sağlamak demektir. Böylece Lenin’in öznel koşulundan partinin gelişmesi sonucunu çıkarabiliriz. Ne Yapmalı’da tarif edildiği üzere devrimci parti işçi sınıfından da kendini ayırıp, işçi sınıfına bilinci gündelik ve kısmi mücadelenin dışından taşıyacak profesyonel devrimciler örgütüdür. Bunun için öncelikle komünistlerin birliğine ihtiyaç vardır. Komünistler leninist bir partide birleşmeden işçilerin birliği de sağlanamaz.

Bu noktada komünistlerin birliğini sağlamak isteyenler olarak temel kalkış noktalarımız ve gerisine düşmeyeceğimiz amaç ve ilkelerimiz Komünist Enternasyonalin ilk dört kongresi, Komünist Enternasyonale katılmanın 21 Koşul’u ve TKP programının ilke ve esaslarıdır.

İlk turda sunumun ardından soru ve görüşler alındı. İkinci turda soruların yanıtlanmasının ardında söyleşiyi sonlandırdık.

Üniversitelerden Komünistler