Parçası olduğumuz İzmir 1 Mayıs İnisiyatifi 29 Nisan’da emek örgütleri ve meslek odalarının “1 Mayıs kutlaması” adı altında gerçekleştirdiği basın açıklamasına katıldı.
İktidarın salgını bahane ederek 1 Mayıs’ı yasaklarla boğma girişimine 2020 1 Mayısında gönüllü biçimde uyanlar bu sene biraz gönülsüz biçimde dahi olsa yine uydular. 1 Mayıs’ı zaten gözden çıkaranlar 30 Nisan Cuma günü yapmayı planladıkları bir açıklama için hazırlanırken hükümetin “kapanma” kararı bu kadük hazırlığı da bozdu. Apar topar bir gün öncesine çekilen Konak Kemeraltı girişindeki basın açıklaması İzmir’de genel emekçi kitlesi bir yana 1 Mayıs’a alaka gösteren kesimlerin bile gündemine giremedi. Pek çok siyasal akım ve kitle örgütleri çağrıyı sosyal medyadan öğrenerek çok sınırlı bir katılımla alanda yer aldı. Kimseye yönelik sahici bir çağrının olmadığı, sadece İzmir’de on binlerce ya da binlerce üyesi olan sendikaların dahi birkaç temsilci ile ortalıkta boy gösterdiği, popüler sol siyaset ve yasal partilerin aşağı yukarı onar kişi ile katılmayı yeterli buldukları İzmir’deki bu ana “1 Mayıs gösterisi” göstermelik olmanın ötesine elbette geçemedi. Sembolik eylemlere herkesin sembolik katıldığı gerçeğini doğrularcasına kitlesel basın açıklaması formundaki bu eylem 1 Mayıs’ın tasfiyesinin tasviri gibiydi.
Bu cılız eylemde açığa çıkan tabloya tek aykırı ve çatlak ses İzmir 1 Mayıs İnisiyatifi’nin eyleme katılımı ile duyuldu.
BDSP, ESP, Kaldıraç, Partizan, SMF, TÖP, Ege İşçi Birliği (EİB), Dev-Tekstil, Deri Tekstil Kundura İşçileri Derneği’nin yanı sıra KöZ’ün arkasında duran komünistlerin de örgütleyicisi olduğu İzmir 1 Mayıs İnisiyatifi 1 Mayıs’ın yasaklara kurban edilmemesi için son iki haftadır sürdürdüğü çağrı ve çalışmayı 29 Nisan eylemine de taşıdı.
İnisiyatif aldığı karar doğrultusunda Konak İskelesi’nden Kemeraltı girişine kadar ortak pankart, bayrak ve sloganlarla kısa bir yürüyüş planlanmıştı. Fakat toplandığımız noktaya gelen polis buna dahi müsaade etmeyeceğini bildirerek, pankart ve bayrakları indirmemizi, slogansız bir şekilde alana geçmemizi dayattı. Bu dayatmayı kabul etmeyip yürüyüşe geçtiğimizde ise polis saldırısı gerçekleşti ve Kaldıraç okuru ve TÖP üyesi üç arkadaşımızı gözaltına aldılar.
Bu saldırıya rağmen İzmir 1 Mayıs İnisiyatifi pankartı arkasında yürüyen kitle tutumundan geri adım atmadı. Polisin hem tekrarlanan yoğun fiziksel saldırısına hem hakaret ve tacizlerine rağmen kitle direndi, kararlılık gösterdi.
Alanda halihazırda toplanmaya başlayan kurum ve örgütlenmelerden polis saldırısı sonrası hareketlenmeye başlayanlar olduğu kadar kendilerinden yüz metre ötede bir polis saldırısı olmasına kayıtsız kalıp istifini bozmayan ve bu tutumlarına hayli aşina olduğumuz, “serinkanlı” kalmayı başaran muhtelif yapılar da oldu. Polis saldırısı ardından alandaki kitle ve örgütlenmelerin sınırlı da olsa bir kısmı ise polisin bizlere saldırdığı noktaya yöneldi.
Gözaltı saldırısına rağmen bizi oradan toplu biçimde gözaltına almadan dağıtamayacağını anlayan, sükût içerisinde geçmesi beklenen temsili 1 Mayıs’ın havasının değişmesi ve alanın diğer tarafında da hareketlenme ihtimalinden rahatsız olan polis DİSK’li yöneticiler ile görüşmeye başladılar.
DİSK’li yöneticilere alana bayraklarımızı indirmeden ve sloganlarla gireceğimizi, arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını ve polis saldırısı sırasında gasp ettikleri pankartımızı geri istediğimizi söyledik. Görüşmelerden bir müddet sonra İzmir polisi geri adım atmak zorunda kaldı ve önümüzdeki barikatı açtı.
Ayrıca İnisiyatif, saldırı sırasında polisin gasp etmeye çalıştığı pankartını geri aldı. Bayraklarımızı dürmeden indirmeden, sloganlarla açıklamanın yapılacağı alana girdik. Gözaltına alınan arkadaşlarımız da aynı gün birkaç saat içinde serbest bırakıldı.
İzmir 1 Mayıs İnisiyatifi 1 Mayıs’ın sessiz sedasız bir biçimde görev savma kabilinden bir açıklama ile geçiştirilmesini kabul etmemiş, alanda polis tarafından dayatılan yasakları boşa çıkarmış, o alandaki emekçilere “1 Mayıs’ta Sokağa!” çağrısını ulaştırmış oldu.
Polis saldırısı sırasında gözaltına alınan arkadaşlarımızın uğradığı işkencenin görüntülenerek belgelenmesi ve akşam saatlerinde kamuoyuna yansıması sonrasında Emniyet Genel Müdürlüğü ertesi gün telaşla eylemlerde basın ve yurttaşlara kayıt alma yasağı genelgesi çıkarma gereği hissetti ve bu konu da o gün konuşulan gündemlerden biri haline geldi.
KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak alana girince bir kısım yoldaşımız İzmir 1 Mayıs İnisiyatifi’nin kortejinde yer almaya devam ederken diğer yoldaşlarımız da sahici bir 1 Mayıs mitingi düzenlenmesi halinde kullanılması için hazırladığımız pankartı açtı. “Kahrolsun Ezen Ulus Şovenizmi! HDP’yi Kapattırma! Vekillerine, Belediyelerine Sahip Çık!” yazan bu pankartla kısıtlı da olsa sözümüzü söylemeye çalıştık.
Açıklamayı tertipleyen kurumların ortak basın eyleminin okunması ve 1 Mayıs’ta düşenler için yapılan saygı duruşu sonrasında yaklaşık 200 kişinin katıldığı bu eylem sona erdi.
Hemen akabinde kitle ve basın dağılmadan İzmir 1 Mayıs İnisiyatifi adına kısa bir açıklama ve konuşma yapılarak “1 Mayıs’ta sokağa!” çağrısı tekrarlandı. “1 Mayıs Kızıldır, Kızıl Kalacak!”, “Yaşasın Devrimci Dayanışma!”, “1 Mayıs’ta Sokağa, Eyleme, Özgürleşmeye!” sloganları sonrasında eylem bitirildi.
1 Mayıs’ı yasaklamaya çalışanlar kadar 1 Mayıs’ı siyasetsiz eylemsiz, sessiz sedasız basın açıklamalarına çevirmeye çalışanlara karşı da sınırlı da olsa olumlu bir duruş sergilendi.
Ne bu basın açıklaması ne de buna bizim içinde bulunduğumuz inisiyatifin müdahale gayreti yeterli yahut kitlesel ve güçlü bir 1 Mayıs eylemliliğini ikame edecek çapta değildir. Bununla birlikte yasaklara ancak açıklamalarında sitem ederek değinenlerin sessizliğine inat bu yasakları uysal biçimde kabul etmediğimizi göstermeyi ve gayri meşru yasaklarla belirlenen sınırları zorlamayı pratik olarak başardık.
Varoşlarda Birleş, Alanlarda Devleş!
1 Mayıs Kızıldır, Kızıl Kalacak!
İzmir’den Komünistler