Geçtiğimiz Nisan ayının son haftasında İzmir’de görece geniş katılımlı bir 1 Mayıs pikniği düzenledik. Piknik birçok açıdan olumlu geçti. Ne var ki, bu etkinliği haberleştirmekte geciktik, bu ise etkinliğin amacına tamamen ters düşen bir durumdu. Gecikmeye birçok ‘makul’ bahaneler bulunabilir, fakat yaptığımız ve yapacağımız her şey gibi bu etkinliği haberleştirmek için de tek bir gerekçe vardı, o gerekçenin gereğini gecikmeli olarak ve yaptığımız hatadan ders çıkartarak bu değerlendirme ile yerine getiriyoruz.
Etkinlikte gerçekleştirdiğimiz sohbette, etkinlik 1 Mayıs öncesindeki hafta gerçekleştiği için 1 Mayıs’ta bizleri nelerin beklediğini ele aldık. Sunum yapan yoldaş, geçmişten bugüne Türkiye’deki 1 Mayıs’ların tarihine kısaca değinerek, reformistlerin 1 Mayısları nasıl sürekli bir biçimde devrim düşüncesini ve devrimcileri kösteklemek amaçlı manipüle edegeldiğini örneklendirdi. Bunun ardından 2020’de yaşanan korona bahaneli eylemsizlik eğiliminin 2021’de kırılacakmış gibi gözükse de, meşru sokağa çıkma ve miting yapma yollarının zorlanmıyor oluşunun 2020’de Köz dışındaki sol hareketlerin kraldan çok kralcılık yaparak balkonlardan ve evlerden 1 Mayıs/Newroz kutlama işgüzarlıklarıyla bağlantılı olduğunu ifade etti. Bu işgüzarlıkta payı olanların yaptıklarının özeleştirisini vermeden 1 Mayıs’ta alanlara dönmenin kolay olmayacağını belirtti. Yoldaş ayrıca Boğaziçi eylemlerinden ve ABD’de gerçekleşen Flloyd eylemlerinden örnek vererek korona salgınının en yoğun olduğu zamanlarda bile örgütsüz kitlelerin ciddi sokak eylemlilikleri gerçekleştirirken solun bu konuda isteksiz davranagelmesinin devrimci olma iddiasındaki örgütlerin çoğunun HDP’ye, HDP’nin de Millet İttifakı’na angaje olmasından kaynaklandığını ifade etti; devrim düşüncesi ile parlamentarizmin bir araya gelemeyecek oluşunun meydana getirdiği tezatın Millet İttifakı’na kuyrukçuluk yapan devrimci olma iddiasındaki örgütleri giderek daha fazla zorlayacağının altını çizdi.
Yoldaşın sunumundan sonra söz alan HDP’li bir arkadaş, devrimcilerin sayısının giderek azaldığını, hem Meclis’te yer alıp hem devrimcilik iddiasını sürdürmenin mümkün olabileceğini savladı. Bir başka arkadaş söz alarak, devrim istiyorsak neden seçimlerden medet umacağımızı anlamadığını belirtti. Bir yoldaş söz alarak devrimcilerin/Köz’ün arkasında duran komünistlerin kitleleri değil devrimci olma iddiasındaki militanları örgütleme hedefi taşıdığını, devrimi devrimcilerden oluşacak bağımsız bir devrimci partinin yapabileceğini, bu bakımdan niteliğin niceliği öncelediğini vurguladı.
Bir başka yoldaş söz alarak Erdoğan’dan devrim olmadan kurtulmanın mümkün olmayacağının giderek daha net görüldüğünü, bunu görse bile önceden kendini Millet İttifakı’na yedeklemek zorunda kalmış oluşumlar içinde yer alan devrimci olma iddiasındaki örgütlerin yaşadığı ikircikli durumun hem onları yıprattığını hem de kısa vadede devrim mücadelesine yarar getirmediğini ifade etti. Örnek olarak seçimlerde %60 oy almanın da bir işe yaramayacağını belirten yoldaş, kuralların ve düzenin burjuva diktatörlüğünü tesis edip sürdürmek amacıyla düzenlenmiş olmasından ötürü, kural koyucuya karşı seçimle karşı koymanın boş bir hayalden öteye gidemeyeceğini belirtti.
Etkinlikten sonra pikniğe katılan arkadaşların İzmir’de gerçekleşen kitlesel 1 Mayıs yürüyüşüne Köz korteji ile katılması, söyleşide dile getirdiklerimizin amacına ulaşmış olabileceğinin bir göstergesi idi. Ne var ki, bu tarz olumlu tekil gelişmeler diğer değerlendirme yazılarımızda altını çizdiğimiz gibi 1 Mayıs 2021’in kazanımla kapatılmadığı gerçeğini değiştirmedi. 1 Mayısları geri kazanabilmek için yapmamız gerekenin reformistleri/reformizmi ve oportünist eğilimleri her yerde afişe ederek devrimci bir parti kurmak olduğunun bilinci ile hareket ediyoruz, edeceğiz.
Devrim için Devrimci Parti, Parti için Komünistlerin Birliği!
İzmir’den Komünistler