Egemen sınıflar ölümlerinden sonra, büyük devrimcileri zararsız ikonlar durumuna getirmeye, söz uygun düşerse, azizleştirmeye, ezilen sınıfları “teselli etmek” ve onları aldatmak için adlarını bir hâle ile süslemeye çalışırlar. Böylelikle, devrimci öğretileri içeriğinden yoksunlaştırılır, değerden düşürülür ve devrimci keskinliği giderilir.”

Üniversitelerden komünistler olarak 6 Mayıs Cuma günü gençlik örgütlerinin düzenlediği “Emperyalizme ve kapitalizme karşı Denizlerin yolunda sürüyor mücadele!” şiarlı 6 Mayıs anmasına katıldık. Anma AKM’nin önünde başlayarak Dolmabahçe’de biten yürüyüşün sonunda yapılan basın açıklamasıyla sona erdi.

Anmaya MFT, Kaldıraç Üniversite, SGDF, Öğrenci İnisiyatifi, Özgürlükçü Gençlik, Dev-Güç, Yeni Demokrat Gençlik, Liseli Öğrenciler Birliği, Öğrenci Faaliyeti Gençlik Hareketi Koordinasyonu katıldı. Anma hem seçilen eylem yeri hem de siyasi içeriği bakımıyla esas vurgusunu 6. Filo üzerinden kuran bir anma oldu. Alanda “Dolmabahçe’den Üniversitelere Gençlik Mücadeleye” “Halkların Tescilli Katili NATO Bölgemizden Defol” “Denizlerin Yolunda Gençlik Kavgada” “Emperyalistler İşbirlikçiler 6. Filoyu Unutmayın!” dövizleri vardı.

Biz de KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak anmaya “Nurhak’tan Vartinik’e Devrimci Kopuşun Takipçisiyiz”, “Deniz Mahir İbo! Devrimciler Ölür Devrimler Sürer!”, “Demokrasi İçin Tek Yol Devrim”, “Demokrasi Savaşı Devrimle Kazanılır”, “Asıl Düşman Kendi Yurdunda” şiarlı dövizlerimizle katıldık. Bayrak serbestisi olan eylemde bayrağımızın olmaması bizim açımızdan bir eksiklik oldu.

Tasfiyeci rüzgarların alabildiğine sert estiği bu dönemlerde 6 Mayısları hak ettiği biçimde anmak ve esasında 4 Mart’ı hatırlatmak komünistler açısından hiç olmadığı kadar önemlidir. Muhtelif burjuva siyasilerinin dahi “Tam bağımsız Türkiye yolunda mücadele eden demokrat gençler” diyerek andığı Deniz Gezmiş’in, Yusuf Aslan’ın ve Hüseyin İnan’ın devrimci örgütte ısrarlarının altını THKO’yu anmadan çizmek mümkün değildir. 6 Mayıslar, devlet tarafından katledilen üç gençlik önderini anma günü değil, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun kurucu kadrolarının devrimci kopuşlarını hatırlatma günüdür. Bu da yalnızca THKO savaşçıları olduğu gerçeğini söylemekle değil, devrimci kopuşlarının mahiyetini açıklamak ve bugüne ne ışık tuttuklarını anlatmakla yapılabilir.

Hüseyin İnan’ların 4 Mart 1971’de yayınladıkları bildiriyle THKO’yu kurarak TİP reformizminden kopuşları ilkin Milli Demokratik Devrim tezinde vücut bulmuş parlamentarist ve darbeci reformizmden kopmak demektir. Anti-emperyalist mücadelenin burjuvazinin kavramlarıyla, burjuvazinin meclisinde yasal işçi partileri ile devletin ordusuna yaslanarak verilemeyeceğini anlayıp Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nu kuranlar, bugün devrimcilere anti-emperyalist mücadelenin ancak ve ancak devrimci örgütte ısrar ederek verilebileceğini hatırlatıyor.

Bugünün tasfiyeci akımları ise, Denizleri koptukları TİP’teyken yaptıkları anti-emperyalist eylemleriyle anmakla kalmayıp güncel siyasi gelişmelere karşı da gerek yaklaşan seçimlerde Amerikancı muhalefetin kuyruğuna takılarak gerek ezilenlerin ve işçilerin mücadelelerini ekonomik kriz vaveylalarıyla iktidar mücadelesinden kopararak, anti emperyalizm türküleri tuttururken NATO’nun en büyük 2. Ordusunun Kürdistan’ı ve Kıbrıs’ı işgaline karşı suskun kalarak 71 kopuşundan da anti-emperyalizmden de fersah fersah uzak olduklarını her geçen gün daha da açık bir şekilde göstermektedirler.

NATO ve işgal karşıtlığını sadece söylemde bırakmamak, ezilen halkları bombalayan iktidara ve NATO’cu Millet İttifakına karşı 2023 seçimlerinde bağımsız tutum sergilemek gerekir. İki turda da düzen ittifaklarına oy yok demek gerekir. Bugün de KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak sola çağrımız budur. Bugün bağımsız devrimci siyasette, devrimci örgütte ısrar edenleri, 71 Kopuşunun önderlerini anabilmek için de her siyasi durumda bağımsız komünist tutumun bayrağını yükseltmek önemlidir. Ancak böyle bir pratik politik hattın öreceği bağımsız emekçi hareketle savaşlara son vermek ve emperyalist güçleri alaşağı eden, ezilenleri iktidara getirecek devrimler mümkün olacaktır.

Bu kapsamda da devrimci örgütün mücadele hattında bir zorunluluk olduğunu bilenleri, liberal söylemlere teslim olmayanları, tıpkı 71’de kopanlar gibi, demokrasi savaşının parlamento sıralarında değil devrimle kazanılacağının bilincinde olanları da Türkiye’de Ekim Devrimi gibi muzaffer bir proleter devrimi gerçekleştirecek devrimci örgütün yaratılmasında görev almaya davet ediyoruz.

Devrimciler Ölür Devrimler Sürer

Demokrasi Savaşı Devrimle Kazanılır!

Devrim İçin Devrimci Parti!

Üniversitelerden Komünistler