Bundan 7 yıl önce, 20 Temmuz 2015’te, Kobane’ye gitmek üzere yola çıkan 33 devrimci katledildi. AKP’nin 2015’te aldığı seçim yenilgisinden sonra başlattığı iç savaş ezilen ve emekçilere yöneldiği gibi, onların siyasi temsilcilerini de doğrudan bir kutup olarak karşısına almış ve akabinde Suruç, 10 Ekim gibi katliamlar gerçekleştirmişti. Sol akımlar tarafından her sene anma şeklinde örgütlenen eylemler bu yıl da Suruç Aileleri İnisiyatifi’nin çağrısıyla ve gençlik örgütlerinin çalışmasıyla örgütlendi.
KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak, Suruç’ta düşenleri “barışsever ve diğergâm gençler” olarak değil, devrim davasına yüzünü dönen ve bu yolda gözünü kırpmadan ölen devrimciler olarak gördük, görüyoruz. Bu nedenle de onları anarken “Kobane’ye oyuncak götüren gençler” vurgusunu değil, onların devrim için öldükleri ve onlara sahip çıkmak için bu topraklardaki devrim mücadelesini yükseltmenin gerekli olduğunu görünür kılmaya çalışıyoruz. Bu maksatla da bu sene örgütleyicisi olarak katıldığımız Suruç eylemi toplantılarında da “gençlik örgütleri” olarak değil, komünist devrimci bir partiyi bu topraklarda kurma mücadelesi veren bir platformun politik kimliği olan KöZ olarak katıldık. Suruç eylemlerinin örgütlenmesinin de, her biri siyasal iddialara sahip kurumların çeşitli veçhelerle arkasında durduğu gençlik örgütleri eli ile değil, bu politik kurumların sorumluluk alması ile gerçekleşmesini tercih ederdik.
Netice itibarıyla gençlik örgütlerinin örgütlediği Suruç eylemi çalışmaları kapsamında KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak; Kadıköy, Beşiktaş ve Kartal’daki bildiri dağıtımlarına katıldık. Ayrıca Kartal’da eyleme çağrı afişinin yapılmasının ve Tuzla’da eyleme çağrı için basılan bildirilerin dağıtımının sorumluluğunu üstlendik ve bunu gerçekleştirdik. Tuzla Tersane önünde gerçekleştirdiğimiz bildiri dağıtımları sırasında ajitasyon yaptık. Ajitasyonumuzda Suruç’ta düşen 33 devrimcinin AKP’nin başlattığı bir içsavaşın neticesinde katledildiği, bugün de demokrasi ve devrim mücadelesi verenlere karşı saldırıların olduğu, demokrasi ve devrim mücadelesini büyütmek için bu mücadeleyi verirken düşenlere sahip çıkmak gerektiği içeriği ve 20 Temmuz’da gerçekleşecek eyleme çağrı vurgusu mevcuttu. Yine KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak 20 Temmuz öncesinde gerçekleştirilen adalet zinciri eylemine katıldık. Bildiri dağıtımları ve ajitasyon çalışmalarına diğer kurumlar önlükleriyle katıldı, biz politik kimliğimizin taşıyıcısı olan gazetemizi kullandık.
20 Temmuz günü Suruç eylemi için iki farklı yerde planlanan bir program mevcuttu. Önce 18.00’de daha geniş katılımlı bir şekilde Kadıköy Halitağa’da bir basın açıklaması programı ve sonra 19.30’da Süreyya Operası önünde gençlik örgütlerinin gerçekleştireceği bir yürüyüş programı vardı. 18.00’de Halitağa’da gerçekleşen eyleme kalabalık bir şekilde dövizlerimiz ve flamalarımızla katıldık. Dövizlerimizde “Adalet için Tek Yol Devrim”, “Kahrolsun Ezen Ulus Şovenizmi”, “Kürtlere Vurulan Kilidi Emekçilerin Kitlesel Mücadelesi ile Kıralım”, “Suruç’ta Düşenler Yüzünü Devrim Mücadelesine Dönenlerdir”, “Cumhur İttifakından Amerikancı Yolla değil SriLanka’daki gibi Kitlesel Eylemlerle Kurtulabiliriz” şiarlarını taşıdık. “Suruç’ta Düşenler Kavgamızda Yaşıyor”, “Suruç için Adalet Herkes için Adalet”, “Amed Suruç Ankara Hesap Sormaya” ortak sloganlarını attık. Eylemde gençlik örgütleri adına konuşma, avukat Sezin Uçar’ın konuşması ve Suruç ailesi tutsak Besna Erol’un mesajı yer aldı. Adalet için mücadele mesajının verildiği konuşmalarda katliamdan bu yana yaşanan sürece dair aktarımlar yer aldı. 7 yıldır verilen adalet mücadelesinin sürmekte olduğuna değinildi ve ortak mücadele çağrısı yapıldı.
Eylem gününe dair olan ikinci program yani Süreyya Operası önünde gerçekleştirilmesi planlanan eylem için buluşma gerçekleşmedi. Eylem başlangıç noktasından farklı zamanlarda yürüyüşler başlandı ancak biz bu yürüyüşlere dahil olamadık. Süreyya Operası önüne gittiğimizde polis ablukası başlamıştı. Köz’ün arkasında duran komünistler olarak eylemin yapılamayacağını öngörerek orada “Suruç’a Adalet Devrimle Gelecek” sloganını atarak eylemi sonlandırdık.
Suruç eylemi toplantılarda alınan karar doğrultusunda ve eylem komitesinin yönlendirmesiyle gerçekleşmedi. Toplananabilen her grup kendi inisiyatifi ile birbirinden bağımsız ve plansız hareket etti. Örgütleyicisi olduğumuz böyle bir eyleme dair eylem öncesi hazırlığımızın yetersiz olduğunu tespit ettik. Eylemde planlanan buluşmanın gerçekleşmediği, olası bir müdahalenin gerçekleştiği durumda nasıl hareket edeceğimizi belirlememiz, kendi planımızı yapmamız ve nasıl bir tutumumuz olacağını belirlememiz gerekirdi. Bu eksikliğimizi önümüzdeki süreçteki eylemlerde aşmak gerekir.