Karaburun Bilim Kongresi kapsamında, 2 Eylül’de “71-72 Kopuşuna Kim Sahip Çıkıyor” başlıklı bir söyleşi düzenledik. Söyleşinin ilk bölümünde, 71-72 kopuşunun Milli Demokratik Devrim stratejisi ile Sosyalist Devrim stratejisi hakkındaki tartışmaların bir sonucu olmadığını ifade ettik. TİP içinde başlayan bu tartışmaların MDD tarafında yer alan, revizyonist TKP artığı Mihri Belli ve taraftarları bu kopuşun bir parçası olmamıştır. Örneğin “Kesintisiz Devrim”’de Mahir Çayan bu konunun altını “Mihri Belli arkadaşın örgüt görüşü de sağcı devrim teorisi ve sağcı çalışma tarzının doğal sonucu, sağcı bir görüştür. Bu görüşlerin sahiplerinin kuracağı örgüt, stratejisi milli demokratik devrim olan yeni bir TİP’ten başka birşey olamaz” diyerek çizecektir. 71-72 devrimci kopuşunun başını çekenlerin bir yönüyle Aybar-Aren-Boran çizgisinin “Sosyalist Türkiye” fikriyle TİP’in parlamentarist çizgisinden koparken Mihri Belli’nin Milli Demokratik Devrim çizgisiyle ve Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın “İkinci Kuvayı Milliye” çizgisiyle bağlarını koparmakla kalmayıp 12 Mart Cuntasına transfer olan akım (9 Mart cunta planı) ile de bağlarını radikal biçimde koparttıklarını bilhassa vurgulamak gerekir.
Söyleşinin ikinci yarısında ise 71-72 kopuşunun yegane takipçisinin komünistlerin birliğini savunanlar olduğu açıklandı. 71-72 devrimci kopuşunun sonucunda ortaya çıkan üç örgüt olan THKO, THKP-C ve TKP-ML örgütlerinin program ve temel tespitler bakımından günümüze kalan bir temsilcisi kalmadığı söylendi. 71-72 kopuşunun bağlanacak bir odak bulamamasıyla beraber, sosyalistlerin 74 sürecinden itibaren 71-72 kopuşunu gerçekleştirenleri küçük burjuva popülizmi ve maceracılıkla suçlamasından bahsedildi. Bu minvaldeki özeleştiriler 71-72 kopuşunu devrimci kılan iktidar ve devrim perspektifinin tasfiye edilmesiyle beraber devrim ve iktidar sorununu lafzen gündem eden fakat gerçekte ufku silahlı muhalefetle sınırlı olan ardılların ortaya çıkmasına zemin hazırlamış olmasından bahsedildi.
İkinci olarak, 71-72 kopuşunun tamamına erdirilmesini görev edinmenin bu kopuşun sahiplenilmesinin esas koşulu olduğundan dolayı da 71-72 kopuşunu sahiplenmeye hakkı olan tek odağın Komünistlerin Birliği olanlar olduğundan bahsedildi. Zira, 71-72 kopuşunun son halkası olan Kaypakkaya/TKP-ML çizgisini diğer ikisinden ayıran esas fark, solun genelinde yaygın olan kanının aksine programatik değil Şefik Hüsnü TKP’sinden kopulması ve Mustafa Suphi TKP’sine bağlanılması gerekliliğine işaret etmesidir. Bugün bu gerekliliğin farkında olan ve bunun için mücadele eden de KöZ’ün arkasında duran komünistlerden ibarettir.