15. Karaburun Bilim Kongresi’nin ilk gün gerçekleşen 2. oturumunun başlığı “Kapitalizmin Kara Vebası: Faşizm” idi. Oturumda, Orhan Dilber “Reformist ve Devrimci Stratejiler Bakımından Faşizm Tespitleri”, Barış Yıldırım, “Faşizm ve Kolonyal Faşizm”, Bahadır Özgür, “ ‘Devlet Baba’dan ‘Devlet AŞ’ye: Türkiye’de Rejimin Dönüşümü”, Dinçer Demirkent “Türkiye’nin Anayasal-Siyasal Rejimi” ve Eylem Şen ise “Sinemada Anti-Faşizmin Estetiği” konularını ele aldı. KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak etkinliğe görüş ve sorularımızı dile getirmek amacıyla ve gazete, dergi ve diğer yayınlarımızın bulunduğu bir stant açarak katıldık.
Orhan Dilber’in sunumunda Türkiye’deki devrim sorununun çeşitli siyasi görüşlerce dile getirilen faşizm tespitleri ile ilintisini ele alan bir konuşma yaptı. Dilber sunumuna faşizm terimini bu terimle ifade edilenlere fabrikada, sokakta, işyerinde, okullarda maruz kalan ezilenlerin maruz kaldıkları ve algıladıkları biçimde ele almak gerektiğini belirterek başladı. Bu açıdan bakıldığında ise yapılan tespit faşizm olsa bile, bu tespiti yapanların getireceği olası çözüm ve mücadele seçeneklerine bakmak gerekeceğini, bu bakımdan Türkiye’de de dünyada da temel iki eğilimin söz konusu olduğunu vurguladı. Bu bağlamda ’72 devrimci kopuşundan örnek veren Dilber, o yıllar ve sonrasındaki TİP ve benzeri reformist akımların faşizm tespitleri yapmakla birlikte, buna karşı burjuvazinin faşist olmayan unsurları i,le işbirliği yapılabilmesini mümkün ve hatta gerekli gördüklerini; tam tersine bu reformist yapılardan kopuş gerçekleştirenlerin ise, öne çıkardıkları tespit faşizm olduğunda burjuvazi ile işbirliği yerine söz konusu devlet sorununu devleti yıkarak çözmek gereğini öne çıkarttıklarını, bu yaklaşımın reformist kanatta asla görülmediğini ifade etti. Dilber ’72 kopuşunun önemli unsurlarından Mahir Çayan ve arkadaşlarının önem verdiği Latin Amerika gerilla hareketlerinin Latin Amerika’daki faşizm uygulamalarına ‘bu bizim meselemiz, bunu biz çözeceğiz’ yaklaşımının da bu minvalde algılanması gerektiğini ve bu açıdan yaklaşımın reformist yaklaşımlardan ayrıldığını belirtti.
Dilber Çarlık Rusyası’nda uygulanan otokratik yöntemlerin faşizm olarak nitelenebilip nitelemeneyeceğine ilişkin tartışmalar olduğunu, Rusya ve Ukrayna’da gerçekleştirilen pogromların sayı ve nitelikçe Nazi Almanyası zamanındakilerle benzer özellikler taşıdığını ifade ederek, otokrasi ve diktatörlüğe ilişkin reformist olan ve olmayan yaklaşımların geçmişte Komünist Enternasyonal’de de gözlemlendiğini belirtip, Komünist Enternasyonal’in 3. ve 4. kongresinde ele alınan ‘proletaryanın tek cephesi’ yaklaşımının, burjuvazinin herhangi bir kanadı ile işbirliğini kesin bir dille reddettiğini, bir cephenin ancak burjuvaziye mensup olmayan proleter işçi ve köylü unsurlarca inşa edilebileceğini, diğer türlü Dimitrov’un başkanlık ettiği ve Enternasyonal üyesi reformistlerin baskısı ile onaylanan burjuvazinin kimi unsurları ile ittifak söylemine prim verilmiş olacağını vurguladı.
Dilber konuşmasının sonunda, bütün emekçi ve devrimci unsurları, adına faşizm veya başka bir şey denmesine fazla takılmadan (buna daha tali önem vererek), mevcut otokrasinin yıkılabilmesi adına eylembirliği yapmaya çağırdı.
Sunumun ardından Dilber’e burjuvazinin çeşitli kesimleri ile faşizme karşı ittifak yapmanın neden yanlış olduğu soruldu. Dilber yanıt olarak, böylesi bir bir ittifakın – sonuçta faşist burjuva unsurlar yenilgiye uğratılsa bile – ittifak edilen burjuva unsurların iktidarına taşeronluk etmekten başka bir sonucu olamayacağını, bunun örneklerinin geçmişte birçok kez yaşandığını ifade etti. Bir başka soruda ise yoksul köylülerle ittifak kurabilmenin mantığı soruldu, Dilber yanıt olarak yoksul köylülerin temel düşmanının toprağın ve suyun kullanımını kendisinden esirgeyen burjuvazi olduğunu, bu itibarla da yoksul köylülerin emekçilerin müttefiki olmasının doğal bir sonuç olduğunu belirtti. Oturum, söz almak isteyen birçok kişi olmasına rağmen İzmir Belediyesi’nin getirdiği süre kısıtı gerekçe gösterilerek sona erdirildi.
Komünist Bir Dünya Kuracağız!
İzmir’den Komünistler