İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından 1 Mart Salı akşamı Alsancak’ta gerçekleştirdiği basın açıklaması ile savaşı protesto etti. Eylemde “Savaşa Hayır! Daha Fazla Can Kaybı ve Yıkım Yaşanmadan Silahlar Sussun” yazan bir pankart açıldı.
Muhtelif sol akımların kendi flamaları ve dövizleri ile katıldıkları eylem İzmir’deki farklı konularda yapılan basın açıklamalarının çoğundan görece daha kalabalık bir kitleyi bir araya getirdi. Bununla birlikte İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına ortak bir metin okunmuş dahi olsa alana gelen kitle yaşanan savaş konusunda bariz farklı görüşleri olan kesimleri kapsıyordu. Nitekim atılan sloganların bazılarına kitlenin bir kısmı katılırken başka bir slogana bir başka kesim katılmıyordu. Dolayısı ile savaş başladığından beri solda hüküm süren kafa karışıklığı ve görüş farklılığı bu eylemde de belirgin bir biçimde görülmekteydi.
Basın açıklamasını İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına alışılageldiği üzere DİSK Ege Bölge Temsilcisi okudu. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Bu savaş sadece Ukrayna’yı değil, tüm dünya halklarını tehdit ediyor. Bu savaş halkların değil, emperyalist devletlerin, kapitalistlerin savaşı. Savaş halklar için ölüm, yıkım, acı, gözyaşı demektir. Savaş bütün yaşamını bir çantaya sığdırmaya çalışıp yurtsuzlaştırılmak demektir. Savaş işsizlik, yoksulluk, açlık demektir; sömürünün, baskının, şiddetin artmasıdır. İnsanın en temel hak ve özgürlüklerinin, hukukun, adaletin hiçe sayılmasıdır savaş. Ekolojik yıkımdır; doğanın, canlıların yok edilmesidir. Savaş emeğin haklarının yok edilmesi, halkın ekmeği küçülürken silah tüccarlarının, zenginlerin daha da zenginleşmesi demektir. Savaşın kaybedeni, en büyük bedeli ödeyeni halklar iken bir avuç kapitalist karına kar katar.”
Açıklamada Rusya’nın saldırılarını durdurması, NATO’nun silahlanmayı ve yayılmayı esas alan politikalarından vazgeçmesi konusunda “çağrıda bulunuldu” ve şu talepler sıralandı:
“Rusya saldırılarını durdurmalı, NATO silahlanmayı ve yayılmayı esas alan politikalarından vazgeçmelidir.
Askeri paktlar dağıtılmalı, başka ülkelerdeki askeri varlıklar sonlandırılmalıdır. Bu kapsamda Ukrayna’daki tüm yabancı güçler geri çekilmelidir.
Ülkemizde ve dünyada savaşa, silahlanmaya ayrılan kaynaklar kamusal hizmetlere, insan onuruna yaraşır bir yaşam için kullanılmalıdır.
Savaş çığırtkanlarına, savaştan nemalanmak, kendi baskı politikalarına yeni bir gerekçe yaratmak isteyenlere taviz verilmemelidir.
AKP iktidarı bu savaşa ateş taşıyacak her hamleden kaçınmalı, kişisel çıkar peşinde silah satışı kesilmeli, ABD ve NATO’nun her tür talebi reddedilmelidir.”
“Savaşa hayır, barış hemen şimdi!”, “Savaşa değil emekçiye bütçe!” sloganları atılan bu eylem kime neden yapıldığı ve ne işe yarayacağı belli olmayan taleplerin ve çağrıların sıralandığı pek çok benzeri gibiydi. Bu eyleme katılanlara bir görev biçen, onları örgütlendiren ve bir hedef doğrultusunda harekete geçiren bir nitelikten ziyade görev savma kabilinden, İzmir’den de “barışa bir ses verildiğini göstermek için” yapılan bir eylem oldu.
KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak bu eyleme yeterli hazırlıkla gitmediğimiz için kendimizi görüşlerimizle ifade etme imkanı bulamadık. Savaş konusunda Bolşevikler’in izlediği tutumun tarihin konusuymuş gibi ele alındığı, oysa emperyalist paylaşım kavgası ve rekabetin kızışıp Avrupa’nın göbeğinde dev gibi devletleri sıcak savaşa sürüklediği, arkalarındaki emperyalist blokları saflaştırdığı, dolayısı ile bu devrimci tutumun en çok hatırlanmaya ihtiyaç duyulduğu koşullarda bu eksikliğimiz basit bir kusur olmaktan çıkıyor. Ya soyut bir savaş karşıtlığı ve pasifizmin dile getirildiği, ya da savaşın taraflarından hangisinin zaferinin emperyalizme karşı ve ezilenlerin emekçilerin lehine sonuçlar yaratacağının hesap edilmeye çalışıldığı, dolayısı ile kuyrukçu tutumların ifrada vardığı bu aynı koşullarda Bolşevikler’in savaş karşısındaki tutumunu öne çıkartmak basit bir tarihsel hatırlatma değil, devrimci kaygılar taşıyanlara güncel siyasal görevleri işaret etmek anlamını taşıyor. Herkesin bol keseden savaşlara, işgal ve ilhaklara, emperyalist güçlere karşı olduğunu ifade ettiği bugün işgal ve ilhak konusunda edilecek bir çift lafı olanın oklarını kendi devletine çevirmesi gerektiğini ifade etme ödevi KöZ’ün arkasında duran komünistlerin omzundadır. Dolayısı ile bu eksikliği gücümüz oranında kapatmak için uğraşacağız.
Savaşa Karşı Sınıf Savaşı!
İzmir’den Komünistler