Lenin’in Ne Yapmalı panelinin arkasından Mücadele Birliği çizgisini savunan arkadaşlarla sohbet ettik. Kendileriyle yaptığımız sohbet bir dizi konuyu kapsasa da sohbetimiz esas olarak Lenin’in Ne Yapmalı’daki parti kurmaya yönelik modelinin ve çağrısının bugün için geçerli olup olmadığı üzerinde yoğunlaştı. Mücadele Birliği’nden arkadaşlar esas olarak Ne Yapmalı’da şekilsiz amatör çevrelerden söz edildiğini oysa günümüz Türkiye’sinde merkezi kurullar etrafında hareket eden, amatör olarak adlandırılamayacak kurullar örgütler olduğunu belirtti. Bu yüzden de Ne Yapmalı’daki gibi bir parti birliği çağrısı yapmanın anlamlı olmadığını ifade etti.
Biz bu görüşlere “amatör değiliz” iddiasının amatör olmamanın kanıtı olmayacağını belirttik. Öyle olsaydı, Flomar Direnişi yahut Ölüm Orucu gibi yerel ve aslında merkezi siyasi mücadeleye tabi yürütülmesi ve gereken mücadelelerin bir dizi akımın gündeminin merkezinde yıllar boyunca yer almaması gerekeceğini ifade ettik. İkincisi amatörlüğün kriterinin siyasi faaliyetin devrimci programa tâbi olması olduğunun Türkiye’de sol akımların yürüttükleri mücadelenin de kendi programlarıyla ilişkili olmadığını, tüm akımların aslında kendi dışlarındaki siyasi rüzgarların etkisiyle savrulduğunu düne kadar sosyal emperyalizm teorisini saf tutanların bugün Küba’yla saf tuttuğunu, ayaklanma stratejisini savunanların Halkların Birleşik Devrim Hareketi’nde gerilla mücadelesi yürüttüğünü ifade ettik.
Mücadele Birliği’nden arkadaşlar politik konulardaki savrulma eleştirilerinin amatörlük olarak ifade edilemeyeceğini bunun farklı bir bahiste değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Sosyal emperyalizm, Kemalizm, devrim stratejisi türü konuları tükettiklerini asıl olanın bugünün konularına dair bir tartışma yürütmek olduğunu ifade ettiler. Biz geçmişe dair tartışmaların ancak onları pratikte aşacak bir tutum ve çözüm üreteceği zaman tüketileceğini belirttik. Örneğin komünist enternasyonalin tasfiyesi gibi bir konunun bir kitap yazarak, bir değerlendirme yazarak tüketilemeyeceğini yeni bir enternasyonal kurulmadığı sürece bu tartışmanın hep gündemde kalacağını ve bu tartışmaları gündemde tutmamanın beyaz bir sayfa açmak anlamına geleceğini bunun da geçmişteki hataları tekrarlamanın en garanti yolu olduğunu belirttik. Yine de günümüzdeki devrimci sorunlara dair ortak paneller, tartışmalar düzenlemek böylelikle kendileriyle olan görüş ayrılıklarımızın belirginleşmesini sağlamak için Mücadele Birliği’nden arkadaşların kapısını çalacağımızı söyledik. Onlar da bunu seve seve kabul edeceklerini belirttiler. İstanbul’da görüşmek üzere ayrıldık.