[Bu yazı Köz Yayınları tarafından 2011 yılında yayımlanan Bütün Ülkelerin Komünistleri Birleşin kitabının Devrimci Önderlik Boşluğu başlıklı ilk bölümünün nihai yazısıdır.]
Bu koşullarda asıl eksikliği duyulan, bütün bu unsurları birleştirip, geçmişi içererek, eski dönemi aşabilecek bir örgütsel-politik atılımın öncülüğüne soyunma ve bunun sorumluluğunu üstlenme iradesi, cesaretidir. Enternasyonalist devrimci bir siyaset etrafında kenetlenmiş devrimci ve komünist militanları, örgütlü̈ çevreleri bir siyaset etrafında merkezileştirebilecek uluslararası çapta bir devrimci komünist platform mevcut değildir.
Bu saptama, öncelikli ve acil olarak neyin yapılması gerektiğini tanımlar. Böyle bir enternasyonalist devrimci platformu oluşturmak ve yaşatmak üzere somut bir hazırlık çalışmasının yürütülebilmesi için, her şeyden önce soyut, afaki ve genel sözlerden kurtulmak, diyalektik cambazlıkların arkasına sığınıp, anlaşılmaz hedefler koymaktan kaçınmak gerekir. Çünkü̈ bu türden tariflerde buluşmaya hazır birçok kesim bulunabilir ama bunlarla birlikte bir adım atmak bile mümkün olmayacaktır. Bugün, eksikliği git gide daha şiddetle kendini duyuran Komünist Enternasyonal’in yaşatılamadığı ve onu yaşatma iddiasıyla ortaya çıkanların da bugüne kadar başarılı olmadığı doğrudur.
Ama zaferler kadar yenilgiler ve başarısızlıklar da öğreticidir. Geride bıraktığımız 20. yüzyıl bunlarla doludur. Bu deneyimler sonucunda kısmi başarıların sarhoşluğuyla sahte zaferlerin cazibesine kapılanlar gibi, işçi sınıfından ve proleter devriminden büsbütün umudu kesip başka dünyalara geçenlerin ardı arkası kesilmiyor. Kah nesnel koşulları bahane edip, bir enternasyonal hedefinin gerçekçi olmadığını savunarak; kah bir devrimci enternasyonalin ancak güçlü̈ ulusal partilerin birleşmesiyle doğabileceği safsatasından hareketle İkinci Enternasyonal modelini bir kez daha öne sürenler az değil.
Gerçek bir enternasyonalin ancak başarılı bir devrimin meyvesi olabileceğini bahane ederek, enternasyonalist ödevlerinden yan çizme eğiliminde olanlar da hiç eksik olmamıştır; hâlâ kol gezmektedirler. Oysa bu, enternasyonal bir devrimci önderliğin eksikliğinin “keyfe keder” bir kusur olduğuna kanat getirenlerin tutumudur. Bununla birlikte, dağınık ve birbiriyle ilişkisiz durumda olsalar bile, olumsuz deneyimlerden ibret alıp devrimci dersler çıkaranların uluslararası çapta filizlenmekte olmadığını düşünmek karamsar bir önyargıdır. Aksine bu potansiyelin varlığının önkabul̈ü bir dünya partisinin inşasının ilk adımıdır. Bu önkabul bu inşayı nesnel bir zorunluluk, teorik bir gereklilik olmanın ötesinde, somut bir ihtiyaç hâline getirir. Bu somut ihtiyacı görenlerin varlığı ve gelişmesiyle devrimci bir dünya partisini inşa etme bilinç ve tecrübesinin birleşmesi, devrimci bir komünist enternasyonal yaratma olasılığını gerçeklik hâline getirecektir.
Ne var ki bu saptama bu unsurların kendiliklerinden bir araya gelip buluşacakları anlamına gelmez. Bu amaç ve iddiayı benimseyerek bu ödevin sorumluluğunu üstlenmiş olanların öne çıkması şarttır. Ancak bu takdirde söz konusu dağınık birikim içinden sıyrılan komünistlerin birliği sağlanabilir.
Dünya ölçeğinde, farklı akımlar arasında pratik bir ayrım çizgisi çekmek için elde tutulması gereken en elverişli kıstas, komünistlerin önündeki acil ve somut örgütsel görevlere yaklaşım olmalıdır. İşçi sınıfının önderliğini kazanabilecek nitelikte bir devrimci partinin inşası görevine yaklaşım tarzı, bugün devrimci militanlar arasında ve mevcut kümeleri enine kesecek bir ayrım çizgisi oluşturabilir; oluşturmalıdır. Bir başka deyişle mevcut bütün akımlar içinde yeni bir devrimci partiye ihtiyaç olduğunu düşünenlerle mevcut olandan razı olanlar birbirinden ayrıştırılmalıdır. Bu açıdan bakıldığında, bir devrimci önderlik bunalımı olduğunu kabul etmek/etmemek; bugün bir devrimci partinin gerekliliğini savunmak/savunmamak; bu partinin legal olabileceğini/ olamayacağını savunmak vb. ayrım çizgileri yeterli ve anlamlı değildir. Esas ayrımın çekilmesi için böyle bir partinin eksik olduğunu söylemekle kalmayıp, var olan çevre ve partilerin evrimiyle yaratılamayacağını saptamak, hatta bununla da kalmayıp bu eksikliği gidermek üzere örgütlü̈ bir hazırlık faaliyetine girişmek gereklidir.
Böyle bir tutumun arkasında da ancak devrimci partiyi yaratmak için verilen ortak mücadeleyi kendi dar örgütsel çıkarlarından üstün tutmak cüretini ortaya koyabilenler durabilir. Böyle bir tutum ise açıktır ki sözle beyan edildiği zaman yeterli olmayan bir ayrım çizgisini ifade eder. Bu nedenle bu ayrımın çekilmesi somut bir örgütlenmeyi ve pratik-politik bir faaliyeti gerektirir.
Devrimci önderlik boşluğunu teslim etmek başka, bu önderlik boşluğunu uluslararası ilişkilerde bulunarak kapatmaya çalışmak başka bir şeydir. Komünist bir dünya partisi yaratabilmek için önce uluslararası ilişkiler kurmak gerektiğini öne sürenler, niyetleri ne olursa olsun, tıpkı devrimci bir örgüt inşa etmek için önce teorik araştırma yapıp devrimci bir program yaratmak gerektiğini öne sürenler gibi, bu konuda somut adımların atılmasını erteleyen bir rol oynamış olurlar.
O nedenle bu gibilerden uzak durmadan söz konusu somut adımı atmak mümkün olmayacaktır. Birlik Platformu üzerinde duran komünistler bu gerçekten hareket ederler. Enternasyonal ödevlerinin üstesinden gelebilmek için asıl önemli olanın ayaklarını bastıkları topraklarda sahici, istikrarlı ve güven verici bir hareket yaratmak olduğunu bilerek mücadele etmektedirler.
Bunun da bir anda uluslararası çapta ortaya konmasının mümkün olmadığı apaçıktır. Aksine uluslararası çapta böyle bir hareketin oluşabilmesi için evvela bu sorunun bilincine varan ve bu yönde bir iradeyi ortaya koyan komünistlerin üzerinde yasadıkları topraklarda somut, istikrarlı ve güvenilir bir siyasi hareketi yaratmaları ve yasatmaları şarttır.
Ancak böyle bir somut girişim olduğu takdirde, bu ödevin sorumluluğunu üstlenmeye hazır uluslararası bir hareket ortaya çıkabilir veya farklı ülkelerdeki komünistler ancak böyle bir somut odak sayesinde birbirleriyle irtibatlı hale gelebilirler. Zaten komünistlerin örnek alması gereken Komünist Enternasyonal’in inşası da böyle bir somut inisiyatif sayesinde mümkün olmuştur.
Birlik Platformu isçi sınıfının ve insanlığın kurtuluşu için devrime, devrim için de komünist bir dünya partisine, yani Komünist Enternasyonal’e ihtiyaç olduğunu savunuyor. Dünyada böyle bir partinin eksikliğini içinden geçtiğimiz devrimci bunalımın temel nedeni olarak ifade eden komünistler, bugün komünistlerin önünde duran en temel hedefin böyle bir partiyi inşa etmek olduğunu savunarak, yasadıkları topraklarda böyle bir partiyi inşa etme mücadelesini birlikte göğüslüyorlar.