26 Ağustos Pazar günü HDP Bahçelievler ilçe örgütünde barış gündemli panele katıldık. Panelde HDP Diyarbakır milletvekili Remziye Tosun ve Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz konuşmacı olarak yer aldılar.

Panel ilçe eş başkanının kısa bir konuşması ve tüm devrim davası uğruna düşenler adına bir dakikalık saygı duruşunun ardından başladı.

İstanbul il yönetiminden bir kişinin yönettiği panelde ilk olarak Diyarbakır milletvekili Remziye Tosun söz aldı. Tosun Kürtçe olarak gerçekleştirdiği konuşmasını ağırlıklı olarak cezaevlerinde tutsaklara yönelik işkence saldırı ve hak ihlalleri üzerinde yoğunlaştırdı. Ayrıca Öcalan’ın tecritine dikkat çekti. Cumartesi Anneleri’nin 700. haftada gerçekleştirmek istedikleri oturma eylemine polis müdahalesini kınadı.

Hakan Tahmas ise yaptığı konuşmada “AKP hükümetinin bugünkü politikalarıyla 1924 konseptine yeniden döndüğünü ifade etti. Tahmaz, hükümet çevresinin Afrin, Mınbiç gibi operasyonlarla imar ihale ve projelerini kazanım olarak işaret ettiğini söyledi. Sur’da Cizre’de devletin yapmış olduğu bombalamalarda, BM’in bile aşırı güç kullanmasını resmen belirtmesine rağmen CHP’nin sessiz kaldığını söyledi. Bir devletin komşu devletlerin iç işlerinden rahatsız olmasının mantık dışı olduğunu belirtti.

Soru ve görüş kısmında salonda bulunan birçok dinleyici söz aldı. Barış mücadelesinin aktif bir mücadele ile gerçekleştirileceği, CHP gibi partilere güvenilemeyeceği dile getirilen görüşler arasındaydı.

Biz de Köz adına yaptığımız konuşmada şu düşünceleri ifade ettik: “Halkın barış talebi anlaşılır bir şeydir. Ekim Devrimi gerçekleşirken temel sloganlardan bir tanesi  “iş, barış, özgürlük”tü. T.C.’nin temel mantalitesinde ise barışa yer yoktur. Bir halkın ve coğrafyanın inkarı temelinde kurulmuştur. 2003’lerde Tayyip Erdoğan Kürt sorunu Arjantin’de olsa bile bizi ilgilendirir demişti, haliyle bu devlet Kürt sorununun yaşandığı komşu devletlerin iç işleyişinden rahatsız olacaktır. Kemalizmin temel söylemlerinden olan “Yurtta Sul, Cihanda Sulh” sloganının Kürt sorunu bağlamında söylendiğini anlamak gerekir. Irak’ın bir ucundan Suriye’nin diğer ucuna kadar nispeten rahat olduğu bir sınır var, yani Rojava’daki gelişmeler T.C.’yi endişelendiriyor. Kalıcı bir barış ancak, egemen sınıfların ve onların bürokratik aygıtının devrilmesi ve yok olmasıyla gerçekleşir. Fırat’ın bu yakasında kalan ve devlet ideolojisinden etkilenen insanları kazanmanın yolu hepimizin ortaklaşabileceği talepler etrafında mümkün olduğunca kitle seferberliğinin örülebilmesiyle sağlanabilir. Sıfırlı rakamları fetişleştirmeden her cumartesi kayıp annelerinin eylemini ve diğer her türlü hak arama eylemlerinde binleri on binleri harekete geçirebilecek bir perspektifle hareket edilebilmelidir.

Yenibosna’dan Komünistler