İçerisinde çalışma yürüttüğümüz Mayısta Yaşam Eğitim ve Dayanışma Kooperatifi, neredeyse bir senedir Okmeydanı’nda faaliyet yürütüyor. Bize de gazetemiz vesilesiyle sorumluluğunu aldığımız bu bir yıllık çalışmayı anlatma görevi düşüyor. Bu yazının yalnızca bir deneyim aktarımı olmasından öte, çalışmamız boyunca karşılaştığımız sorunları ve önümüze düşen görevleri de işaret etmesi açısından ön açıcı olacağını umuyoruz.
Başlarken
Bu bir yılın epey uzunca bir süresi, yaklaşık altı ayı, Okmeydanı’nda vereceğimiz üniversiteye hazırlık dersleri için yer ve öğrenci aramakla geçti. Her ne kadar birçok yöre derneğinin Okmeydanı’nda yeri varsa da, hemen hemen hepsi taziyeler ve yılda bir iki etkinlik dışında aktif bir faaliyet göstermiyor. Yerleri de bu sebeple kapalı bir şekilde duruyor. Siyasetlerin durumu da bundan çok farklı değil. Okmeydanı’ndaki sol siyasetlerin birçoğu da tıpkı yöre dernekleri gibi bürolarını, semt evlerini, kafelerini aktif kullanmıyor.
Biz ise kendi imkanlarımızla bir yer tuttuktan sonra faaliyetlerimize başlamayı değil, zaten var olan dernek ve kurumlarda oranın faaliyetlerini de imkanlarımız doğrultusunda güçlendirerek çalışmayı önümüze koyuyoruz. Hal böyle olunca, Mayısta Yaşam Kooperatifi’nin ders ilanları ve bültenleriyle kendimizi tanıtıp neler yapmak istediğimizi anlatsak da hem dışarıdan gelen yabancılar olarak görüldüğümüz için, hem sola hakim olan rekabetçi tutum nedeniyle, hem de kitle örgütleri içerisindeki devrimcilere beslenen güvensizlik ve kuşkudan dolayı uzunca bir süre yer bulamadık. Zaten biz de bundan farklı bir tabloyla karşılaşacağımızı beklemiyorduk.
Ancak bu çabalarımız sonuç verdi. Altı ay önce Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği kapılarını kooperatifin dersleri için açtı. Böylelikle biz de derslerimizi yapabileceğimiz bir yer bulmuş olduk.
Yürüttüğümüz Eğitim Dayanışma Faaliyeti Burjuva Eğitimin Mantığıyla Uyuşmaz
Yer sorunumuz çözülse de öğrenci sorunumuz devam etti. Uzunca bir süre tek bir öğrenciyle derslerimizi yaptık. Bir yandan da özellikle Okmeydanı’nda faaliyet gösteren kurumlardan arkadaşlara bu faaliyeti tanıtarak çevrelerine duyurmalarını sağlamaya çalıştık. Bunu yapmamızın sebebi tek bir öğrenciye ders verilmez mantığına sahip olmamızdan kaynaklı değildi. Tersine, burjuva eğitim sisteminin mantığının tam karşısında yer almamızdan kaynaklanıyordu. Çünkü burjuva eğitim sisteminin okullarda kalabalık sınıflarda ders vermesinin mantığı bunun burjuvazi açısından daha ekonomik olmasına dayanıyordu. Bunu yaparken bir yandan da öğrenimin özel ve birebir derslerle en iyi şekilde gerçekleşebileceği görüşünü yayıyordu. Böylelikle bireysel öğrenimin en iyi öğrenim modeli olduğunu pazarlayarak, emekçilerin arasına rekabet tohumlarını daha fazla ekiyordu.
Bir çağın hakim görüşleri hakim sınıfın görüşleri olduğuna göre, emekçi ve ezilenlerin de buna ters bir görüşe sahip olmaları elbette beklenemez. Bizim de komünistler olarak Mayısta Yaşam Kooperatifi’nde ders verirken amacımız bunun tersinin mümkün olduğunu göstermek olduğuna göre, bunu sadece sözle anlatmanın değil, eylemimizle de gerçekleştirmenin yolunu aramalıydık. Emekçileri tekleştiren, bireyselleştiren ve onların arasına rekabet tohumları eken burjuva eğitim sistemine karşı öğrenimin de asıl olarak kolektif, okullardaki hiyerarşik biçime ve içeriğe zıt, öğrencilerin aktif olduğu çalışma gruplarıyla nitelikli olabileceğini göstermeliydik. Emekçilerin arasındaki rekabeti körüklemeyi değil, dayanışma ve güven ilişkilerini pekiştirmeyi amaçlamalıydık. Bunun mümkün olduğunu emekçilere ve emekçi çocuklarına göstermek için daha fazla kişiye ulaşmak istiyorduk.
Eğitim İçin Dayanışma: Üniversite Sınavına Hazırlık Derslerini Nasıl Örgütledik?
Bir süre sonra 5-6 kişilik bir sınıf oluşturabildik. Ders alanlarla birlikte toplantı yapıp ders programımızı belirledik. Sınava birkaç aylık bir süre kaldığı için dönem planlamaları konusunda eksikliklerimiz olsa da, düzenli olarak her cumartesi günü Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği’nde TYT/AYT matematik, geometri, dil bilgisi ve Türk dili ve edebiyatı dersleri verdik. Sınava bir ay kalmışken derslerimizi iki güne çıkardık, Pazar günleri de Gazi’de gerek Sokak Kültür Merkezi’ni gerek ise başka uygun yerleri kullanarak derslerimizi yaptık.
Bunları yaparken yukarıdaki ilkelerimizle hareket etmeye özen gösterdik. Derslerin uzun sürmesinden dolayı acıktığımız için yemek sorunumuzu dışarıdan alarak değil, her hafta iki kişiye sorumluluk vererek çözdük. Derneğin anahtarını getirmekten tutalım her hafta derslerdeki önemli noktaları özetleyerek sunmaya kadar bütün hepsini ders alanlar ve verenlerle birlikte örgütledik. Kooperatif imece usulü kendini idame ettirdiği için, aldığımız şube toplantımızda kooperatif ihtiyaçlarımızı karşılamak adına aidatımızı 50 TL olarak belirledik. Hem ders verenlerden hem ders alanlardan aidat toplamak için aramızdan iki kişiye sorumluluk verdik. Sadece burjuva eğitimin sorunları ve kooperatifin buna karşı somut mücadele taleplerini ve dayanışma faaliyetini anlatmakla kalmadık, bunu bu kısa zaman içerisinde eylemimizle ve örgütleyiş tarzımızla da göstermeye çalıştık.
Mücadele Dayanışmanın Ayrılmaz Parçasıdır: Son Altı Ayda Yaptıklarımız
Kooperatifin geleneksel 1 Mayıs pikniğine hazırlanırken, Okmeydanı şubesinin ortaklarını da bu perspektifle çağırdık. Kooperatif pikniği öncesinde iki ders alan arkadaşımızı kooperatifin diğer şubelerindeki ortaklarıyla buluşturduk. Piknikte kısa bir dayanışma konseri verdiklerinde, sonucunun ne kadar profesyonel olup olmadığını değil yapılış biçiminin ve amacının önemli olduğunu anlattık.
Kooperatifin sınıf mücadelesinin bir parçası olduğunu, sınıf mücadelesinde bir yeri olduğunu sürekli vurguluyoruz. Sınıf mücadelesinin gündemlerini gündemine alması, ortaklarıyla birlikte bu gündemlerde eylemli bir tutumu olması gerektiğini savunuyoruz. Zira proleter devrimciler burjuva sosyalistlerinin aksine kooperatiflerin/sendikaların tarafsız olup burjuva çarkları beslemesi için değil onları kilitleyecek olan proletaryayı bağımsız mücadele hedefleriyle örgütlemesi için çalışır. Bu doğrultuda kooperatif çalışmasını örgütlerken merkezi siyasi gündemlere de uzak kalmadık.
İstanbul Emek Barış Demokrasi Güçleri’nin “Kayyıma Geçit Yok” mitingi öncesinde kayyım sorununun emekçilerin eğitim sorunundan ayrılamayacağını vurgulayarak HDK’nin bir bileşeni olan kooperatifin de aktif sorumluluk alması gerektiğini ifade ettik. Önerimiz şubenin aldığı yönetim toplantısında kabul gördüğünde buradaki ortaklarımızla birlikte Tarlabaşı ve Okmeydanı’nda hem HDK ve Mayısta Yaşam Kooperatifi’nin ortak bildirilerini, hem de İstanbul EBDG’nin bildirilerini birlikte dağıttık. Şişhane’deki oturma eylemlerine birlikte katıldık. Kooperatifin Tarlabaşı’ndaki göçmen emekçiler arasında yürüttüğü dayanışma faaliyetinin 8 Mart etkinliğinde ve iftarında birlikteydik.
Üniversite sınavının ardından, yaz döneminde ders çalışmamızı başlatamasak da, ders alan bir arkadaşımızın şube toplantısına sunduğu öneriyle Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği’nde Komünist Manifesto okumalarına başladık. Öneren arkadaşımızla birlikte izlencesini oluşturduk, atölyelere birlikte hazırlandık. Gazi Sokak Kültür Merkezi’ndeki yaz kahvaltısına katıldık. Şubemizin başka bir ortağının önerisiyle DEM Parti Gençlik Meclisi’nin örgütlediği Gülistan Doku Futbol Turnuvası’na Mayısta Yaşam Okmeydanı şubesi olarak katıldık.
Kitle Örgütü ve Devrimci Örgüt Ayrımı: Mayısta Yaşam Kooperatifi Köz’ün Yeri mi?
Sadece bizim kısacık faaliyetimiz boyunca değil, kooperatif kurulduğundan beri en sık karşılaştığımız sorunlardan biri, aramızdan farklı politik kimliği olan arkadaşlarımızın bu kooperatifin Köz’ün yeri olup olmadığına dair kaygılarıydı.
Bu kaygılar gökten inmiş değildi, halihazırda sola hakim olan demokratik kitle örgütlerine sakat ve yanlış bakış açısının ürünleriydi. Bizim de komünistler olarak demokratik kitle örgütlerine, dayanışma örgütlerine yaklaşımımızı hem eylemimizle hem sözümüzle bıkmadan usanmadan defalarca anlatmak, bu hakim tasfiyeci görüşlerin kaynağıyla hesaplaşmak için temel görevlerimizden biriydi. Zira her ne kadar komünistlerin bir ilkesi emekçiler arasında çalışma yürütmekse, bundan ayrılamaz bir diğer ilkesi de bu çalışmanın komünist bir şekilde yürütülmesi gerektiğiydi. Zira burjuvazinin STK’lara bakış açısı yahut burjuva sosyalistlerinin kooperatiflere, sendikalara, kitle örgütlerine yaklaşımıyla proleter devrimcilerinki taban tabana zıttı. Komünist Enternasyonal’e katılmanın yirmi bir şartında yazan bu ilkenin pratikte de somutlanarak ayrım çizgilerinin çekilmesi komünistlerin bir göreviydi, görevi olmalıydı.
Dolayısıyla bu sorulara ve kaygılara yanıt verirken ne kendi devrimci kimliğimizi sakladık ne de devrimci kimliğimizi kitle örgütünün kimliğiyle ikame ve kamufle ettik. Kimlerin bu kitle örgütünün arkasında durduğunu değil, kimlerin durabileceğini propaganda ettik. Hangi politik kimlikte olursa olsun eğitimin emekçiler açısından bir ayrıcalık olmaktan çıkıp her okuyanın iş, her çalışanın ise öğrenim hakkına kavuşmasını savunan herkesin bu kitle örgütünün bir parçası olabileceğini ve olması gerektiğini anlattık. Devrimcilerin de içerisinde faaliyet yürüttüğü herhangi bir kitle örgütünün adına yaraşır, daha işlevli hale gelmesi için çaba göstermeleri gerektiğini vurguladık. Ders aralarında, kooperatif bildirisi dağıtırken yahut birlikte bir etkinlikteyken açılan siyasi sohbetlerde anlattıklarımızı kooperatifin düşünceleri değil, Köz’ün düşünceleri olarak anlattığımızın hep altını çizdik.
Sorunlarımız Önümüzde Duran Görevlere de İşaret Ediyor
Yaptığımız olumlu işler kadar, yapmak isteyip yapamadığımız birçok şey de oldu. Bunlardan başlıcası, her ne kadar bulduğumuz her fırsatta kooperatifin asli mücadele taleplerini anlatsak da bu talepleri niye ve neden yükselttiğimizi derli toplu bir şekilde ders alan arkadaşlarla konuşamamamızdı. Bunu gerçekleştiremememizin bir sebebi de kooperatifin eğitim sorununa dair düşüncelerini güncel bir şekilde anlatan bir broşüre sahip olmamasından kaynaklanıyordu. Biz de bu konuda kooperatifin içerik komisyonunda sorumluluk aldık. Üstelik kooperatifin düzenli çıkarttığı bir bülteni de yoktu. Kooperatifin çıkacak olan bülteni için Okmeydanı şubesinin neler yapabileceğini planladık, eğitim sorunu başta olmak üzere yaptıklarımızı anlatan, deneyimlerimizi aktaran yazıları şube ortaklarımızla birlikte yazdık. Mizanpaj yapmayı öğrenmek isteyenlerle bültenin mizanpajını birlikte yapmayı önümüze koyduk. Bunları hem yerine getirirken hem de tamamladıktan sonra kooperatifin eğitim sorununa bakışını ve hedeflerini ortaklarıyla birlikte okuyup konuşmayı, tartışmayı amaçlıyoruz.
Bir diğer karşı karşıya kaldığımız başlıca sorun ise yeni öğrenciler bulamamamızdı. Altı aydır mütevazı bir eğitim dayanışma çalışmamız sürüyor. Ancak bu çalışmayı mahallede duyurmayı ve tanıtmayı tam anlamıyla yapabilmiş değiliz. Bu sebeple Okmeydanı şube toplantısında yeni öğrenciler bulmak için mahallede kooperatif ortaklarıyla birlikte yaygın bir şekilde ders ilanları dağıtımı, var olan dost kurumlarla görüşmeler ve afiş çalışması yapmayı önerdik. Bu önerilerimiz de kabul edildi. Bunu gerçekleştirmek için de ilk adımı atarak ortaklarımızla birlikte bir ilan dağıtımı yaptık. Bunların sayısını arttırmayı hedefliyoruz. Ders ilanlarını dağıtırken yaygın bir şekilde ders ilanı dağıtmak yerine, yukarıda bahsettiğimiz prensiplere uygun bir şekilde, emekçilerle zaten yüz yüze oldukları sorunları konuşarak ve onlara çalışmamızı tanıtarak yapmaya özen gösteriyoruz. Bu doğrultuda afiş çalışması ve yöre dernekleri, Alevi dernekleri, demokratik kitle örgütleri ve sol siyasetlerle görüşmeler yapmak bizi bekleyen görevlerden birkaçı.
Okmeydanı şubesinin önüne koyduğu başlıca görevlerden bir diğeri de yeni dönem için ders müfredatı ve programını oluşturmak. Bunu da yaparken kooperatifin okulun tüm bileşenlerinin okul yönetimine katılması yönündeki mücadele talebine uygun bir biçimde öğrencileri de bu sürece katarak yapmayı hedefliyoruz. Dönem dönem ders programımızı ve müfredatımızı birlikte oluşturacağız. Aynı zamanda kullanacağımız materyalleri de (testler, denemeler, ders notları) dönem içerisinde bir arşivde toplayacağız ki sadece Okmeydanı’nda değil bu faaliyetin olduğu ve olabileceği her yerde ders vermek isteyenlerin kullanabileceği, güncelleyebileceği, kolaylaştırıcı bir arşiv açık ve ulaşılabilir olsun.
Varoşlarda Sınıf Çalışmasını Büyüteceğiz
Bir yılın sonunda mütevazı çalışmamızın eksikliklerini de olumlu yönlerini de görüyoruz. Çalışmamız genişledikçe bize düşen sorumlulukların da, karşı karşıya kalacağımız sorunların da artacağının bilincindeyiz. Ama ne biz bundan kaçıyoruz ne de bundan yakınıyoruz. Tersine, bunun bilinci ve sorumluluğuyla emekçilerin en örgütsüz, ayrıcalıksız ve aynı zamanda da politik kesimlerinin olduğu varoşlarda sınıf dayanışmasını ve mücadelesini sebatkar bir şekilde yürüteceğiz. Bunu da her daim sahip olduğumuz ilke ve referanslarımız rehberliğinde yapacağız.
Üniversitelerden Komünistler