Kaldıraç Üniversite, Boğaziçi Üniversitesi’nde var olan sol kurumlara bir çağrı yaparak Suruç tutsaklarını gündem etmek üzere okul içinde bir süreç yürütmeyi önerdi. Biz de görüşmemizde bunun sadece Suruç tutsaklarıyla sınırlı kalmaması gerektiğini, “Tüm siyasi tutsaklara özgürlük” şiarıyla yalnızca okul içerisinde değil, aynı zamanda mahallelerde de birlikte çalışma örmek gerektiğini söyleyerek bu gündemli toplantı çağrılarını olumlu yanıtladık. Bunun yanında, sadece bir basın açıklaması veya eylemle sınırlı değil, bu sürecin okul içerisinde forumlarla, mahallelerde bildiri dağıtımlarıyla da genişletmek gerektiği konusunda Kaldıraç Üniversite ile mutabık kaldık.

Bizim dışımızda bu çağrıya olumlu yanıt veren kurumların belirlenen toplantı günü ve saatinde gelemeyeceklerini ve aktarım almak istediklerini belirtmesiyle birlikte bir toplantı alamamış olduk. Bunun sonucunda sürecin, Kaldıraç Üniversite’nin önerisiyle bir basın açıklaması metni yazılarak ve Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs’teki akademisyenlerin nöbeti sırasında bir eylem şeklinde başlaması kararlaştırılıyor oldu. Basın açıklamasının, bir toplantıda oluşturulan perspektifin sonucu olarak değil kısa bir süre içerisinde inisiyatif alınarak hazırlanması ve gündemlerin basın açıklamalarıyla geçiştirilmesi gibi pratiklerin yaygınlığı nedeniyle “Basın açıklamasıyla sınırlı bir plan olduğu için biz bunun imzacısı olmayacağız fakat eyleme katılacağız.” yanıtını verdik. Bundan sonraki süreci de planlamak için eylem sonrasında imzacı kurumlarla toplantı düzenlemeyi ve net bir plan yapmayı önerdik.

“Baskılar Tutuklamalar Bizi Yıldıramaz, Omuz Omuza Mücadeleye Devam Edeceğiz!” pankartıyla, 14 Temmuz Pazartesi günü saat 12.15’te Güney Meydan’da basın açıklaması gerçekleşti. Açıklamaya imzacı olan kurumlar TİP, Üniversiteli Feminist Kolektif, DGB, Özgür Boğaziçi, Kaldıraç Üniversite, Boğaziçi Üniversitesi Emek Gençliği ve Özgürlükçü Gençlik’ti. Biz de Köz’ün arkasında duran komünistler olarak “HDP’li, ESP’li, SGDF’li Tüm Siyasi Tutsaklara Özgürlük!” ve “Suruç’a Adalet Devrimle Gelecek” içerikli dövizlerimizle eyleme katıldık.

Okunan basın açıklamasında iktidarın tüm gücüyle gençliğe ve üniversitelere saldırıları vurgulandı. Boğaziçi Üniversitesi’nde binden fazla öğrenciyi yurtsuz bırakan barınma krizinin ülkenin her tarafında görüldüğü söylenerek, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki kulüpler gibi tüm bu sorunlara karşı yan yana gelinen alanların ise yok edilmeye çalışıldığı anlatıldı. “Suruç İçin Adalet” çalışmaları ve eyleminde, içlerinden “Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi, sıra arkadaşımız Beliz”in de olduğu sekiz kişinin tutuklanmasının bu durumun somut bir örneği olduğu belirtildi. Aynı zamanda, Suruç katliamının sekiz yıldır faillerinin aydınlatılmadığı ve soruşturma sürecinin şeffafça yönetilmediği vurgulandı. Tüm bu katliamlara, krize, tehdit edilen ifade özgürlüğüne karşı gençliğin insanca yaşamakta ısrar edeceğinin altı çizilerek basın açıklaması sonlandırıldı.

Basın açıklamasından sonra “Gözaltılar, Tutuklamalar, Baskılar Bizi Yıldıramaz!”, “Suruç İçin Adalet Herkes İçin Adalet” ve “Yaşasın Öğrenci Dayanışması!” sloganları eylem öncesinde belirlendiği gibi atıldı. Eylem öncesinde yaptığımız “Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük” sloganını atma yönündeki önerimiz ise Suruç sloganını atma gerekçesiyle reddedildi.

Yapılan basın açıklamasının ardından katılan sol siyasetlerden arkadaşlara bu süreci konuşmak ve planlamak üzere alamadığımız toplantıyı hemen gerçekleştirmek gerektiğini önerdik. Zira bu sürecin başlangıcının bir eylem olacağı, ancak çalışmaların genişletilerek devam etmesi gerektiği konusunda daha önceden de Kaldıraç Üniversite’den arkadaşlarla konuşmuş ve mutabık kalmıştık. Zaten eyleme katılarak imzacı olan kurumların ise böyle bir öneriyi, önceki toplantıya müsait olamadıklarından ötürü katılmalarını göz önünde bulundurursak, kabul edeceğini düşünüyorduk. Lakin eylemin ardından duyurduğumuz öneri, katılımcısı olan tüm siyasetler orada bulunmasına rağmen yalnızca Kaldıraç Üniversite ve Boğaziçi Üniversitesi Emek Gençliği tarafından cevap verilerek reddedildi. Bu iki kurumdan temsilci arkadaşlar, yaz okulunun bitmesiyle okulların kapandığını ve bu toplantıyı Eylül ayında okullar yeniden açılınca yapmak gerektiğini söyleyerek olumsuz yanıt verdiler; diğer imzacı kurumlar ise hiçbir şey demedi. Bizler de aldığımız bu olumsuz yanıtlardan sonra ısrarcı olmayarak dağıldık.

Üniversitelerden Komünistler