Köz’ün arkasında duran komünistler olarak 24 Nisan haftası Boğaziçi Üniversitesinde var olan sol siyasetlere tıpkı geçen sene olduğu gibi, 1 Mayıs gündemli okul içinde ortak stand önerisinde bulunduk. Eylemde birlik ajitasyonda serbestliği önemsediğimiz önerimizde, her kurumun kendi sözünü söyleyebileceği veya kendi çağrı metnini okuyabileceğini belirttik.  

Bu önerimizi özel olarak da Türkiye Komünist Hareketi, Komün, Devrimci Gençlik Birliği, Kaldıraç Üniversite, HDK’den arkadaşlarımıza ilettik. Devrimci Gençlik Birliği ve Kaldıraç Üniversite’nin çağrımıza olumlu bir şekilde dönmesiyle birlikte, bu önerimizi gençlik örgütlerine taşıdık ve gençlik örgütlerinin bileşenlerini de bu çalışmanın bir parçası olmaya davet ettik. Kaldıraç Üniversite, Devrimci Gençlik Birliği ve Köz olarak yaptığımız çağrımıza, Devrimci Öğrenci Birliği’nden arkadaşlar da katıldı.  

28 Nisan Cuma günü, Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüs’te, DÖB, DGB, Kaldıraç Üniversite ve Köz olarak standlarımızı açtık, 1 Mayıs afişlerimizi Piramit’in üstüne yapıştırdık. Köz’ün arkasında duran komünistler olarak, standımızda gazetemizin Nisan 2023 sayısı, “Cumhurbaşkanı Seçiminde Devrimci Tutum” başlıklı broşürümüz dahil olmak üzere çeşitli kitaplarımız ve bildirilerimiz vardı. Stand çalışması boyunca “Sınıf İşbirliği Değil Sınıf Savaşı!” başlıklı Enternasyonal Komünist İşçi Birliği, Komünist Militanlar Birliği ve Köz imzalarıyla yayınlanan 1 Mayıs ve 14 Mayıs’a ilişkin bildirilerimizin kampüs içerisinde dağıtımını yaptık.  

Beş kurum olarak ortaklaştığımız stand çalışmamızın başında okunan giriş konuşması ise şu şekildeydi: 

“1 Mayıs, işçi sınıfının, emekçilerin ve ezilenlerin, sömürülen tüm toplumsal kesimlerin uluslararası mücadele günü. İşçileri her geçen gün artan hayat pahalılığı, ağır çalışma ve yaşam koşullarına maruz bırakanlara karşı, 1 Mayıs, sermayedarların, IMFci patronların ve sözcülerinin değil, grevci işçilerin günü. 1 Mayıs müteahhit partilerinin değil, onların enkaz altında bıraktığı emekçi ve ezilenlerin, bu ölüm ve sömürü düzeninden hesap sorma günü. 1 Mayıs, işgal operasyonlarının şakşakçılarının, şovenizmin yardakçılarının değil, ezilen Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını savunanların günü. 1 Mayıs, ‘Suriyelileri geri göndereceğiz.’ diyenlerin değil, ‘Göçmenler sınıf kardeşlerimizdir.’ diyenlerin günü. 1 Mayıs, sendika bürokratlarının ve sınıf işbirlikçilerinin değil, savaşan ve direnen işçilerin kavga günü.

İşçi sınıfının tüm mücadeleleri gibi, 1 Mayıs’ı var eden mücadele de ağır bedeller ödenerek yürütüldü. 8 saatlik işgünü için mücadele eden Haymarket işçilerinin grevine dayanan 1 Mayısların, devrim toprağı olan Türkiye’de kutlanabilmesi bile nice devrimcinin kan ve can pahasına yürüttüğü mücadelelerle mümkün oldu. 1977 1 Mayısı’nda, 1989 1 Mayısı’nda, 1996 1 Mayısı’nda Taksim Meydanı’nda kaybettiğimiz devrimciler ve daha nicesi hala mücadelelerimizde yaşamaya devam ediyor. 

1 Mayıs’a hükümetin emekçiden ve ezilenden yana olanlara saldırılarını arttırdığı bir atmosferde giriyoruz. Seçim yaklaştıkça hükümet tüm devrimci, demokrat, sosyalist kurumlara dönük gözaltı ve tutuklama operasyonlarını şiddetlendiriyor. Tüm bu saldırıları püskürtmek için, emekçilerin ve ezilenlerin bağımsız mücadelesini yükseltelim! ‘Tüm Siyasi Tutsaklara Özgürlük!’ diyelim!

1 Mayıs’ın bir seçim arenasına dönüştürülmeye çalışıldığı bugün, tarihsel ve sınıfsal özüne uygun 1 Mayıs için, işçi ve emekçilerin düşmanı düzen partilerine bel bağlamayalım, kurtuluşun ancak emekçilerin kendi kollarında olduğunu haykıralım!

Bugün devrimci kurumlar olarak Boğaziçi Üniversitesinde ortak standlarımızı açarak 1 Mayıs’ı coşkuyla karşılıyor, tüm arkadaşlarımızı bu 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı ve Maltepe’ye, bütün meydanlarda mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.  

Yaşasın 1 Mayıs! Bijî Yek Gulan!” 

Çağrımıza ilk başta olumlu cevap veren Devrimci Gençlik Dernekleri, bu metnin 1 Mayıs ve 1 Mayıs’ın gençlik düzlemindeki muhtevasını yansıtmak dışında diğer güncel konjonktürdeki unsurları içinde barındırdığı, çelişkilerin belirleniminin doğru konumda olmadığını söyleyerek eylem birliğine katılım sağlamaktan vazgeçti. Metnin politik akışının 1 Mayıs’ın veya 1 Mayıs’ın gençlik dinamizmi ile buluşmasının öneminin ve nedeninin belirtilmesi gerektiğini düşündüğünü dile getiren DGD, zaman kısıtlılığından ötürü somut bir öneri ve şerh koymadan, diğer kurumların buna rağmen katılmalarının önemli olduğunu söylemesine karşın ortak stand çalışmasına katılmadı. 

Okunan giriş konuşmasının ardından, tek tek tüm kurumlara söz verildi. İlk sözü DGB aldı. Konuşmasında 1 Mayıs’ın siyasi tarihine değinen DGB, emperyalist kapitalizmin işçi-emekçilere, gençliğe, Kürt ulusuna bir çöküş dayattığını ve birlik olamadıkça yoksullaştığımızı ve geleceksizleştiğimizi vurguladı. Sermaye sınıfının insan kırımı olan depremden de bahseden DGB, en temel hak olan parasız ve nitelikli barınma, beslenme ve ulaşımın dahi uzak olduğu bu düzenle mücadele etmeye çağırdı.  

Sonra sözü DÖB alarak, öğrenci gençliğin eğitimden uzaklaştırılıp bir kenara atıldığını, sermaye sahiplerinin zenginliğine zenginlik katarken işçi sınıfının sefaletle sınandığını dile getirdi. Yaşadığımız depremde bir kez daha kapitalist sistemin amaçlarını gözler önüne serdiğini ifade eden DÖB, işçilerin ve demokratik hak talebini dile getirenlerin eyleminin başına çöken devletin emekçilerin açlıktan ve soğuktan ölürken bir anda yok olduğunu söyledi. Bu koşulları dayatan sistemin hangi temsilcinin devam ettireceğini seçmemizi istediğini, halkı seçime iten herkesin yalan söylediğini ve boş umut aşıladığını vurguladı. DÖB birlikte “Şimdi devrim zamanı!” deyip barikatları aşacağımızı dile getirerek, 1 Mayıs’ta tüm işçileri ve gençliği Taksim’e çağırdı. 

DÖB’den sonra söz alan Kaldıraç Üniversite, bir tarafta cellatların, diğer tarafta papazların olduğunu dile getirerek, kurtarıcının NATO’nun genişlemesini savunanlarda, imar affına oy verenlerde, seçimi bekletenlerde, sandıklara sıkışıp evlerde durma çağrısı yapanlarda olmadığını vurguladı. Gücümüzün direnişten geldiğini söyleyerek gücümüzün Kanlı 1 Mayıs’tan sonra alanları dolduranlardan, 96’da kürsüyü işgal edenlerden, Gezi’den ve Boğaziçi Direnişi’nden geldiğini söyleyen Kaldıraç Üniversite, “Özgürlük vaatlerle gelmeyecek! Devrime Yürüyelim, Üniversiteleri Yönetelim!” diyerek 1 Mayıs’ta Kaldıraç Üniversite kortejine çağrıda bulundu. 

Ardından sözü Köz aldı. 1 Mayıs’ın 14 Mayıs’taki Cumhurbaşkanı seçiminin gölgesinde geçeceğini dile getiren yoldaş, düzen ittifaklarına yedeklenenlerin, Erdoğan’ın karşısına “Biz sizden daha AKP’liyiz.” diyenleri çözüm olarak dikenlerin 1 Mayıs’ın özünü unutturmaya çalıştıklarını ifade etti. Devrimciler olarak, Erdoğan sorununu ancak bir devrimin çözebileceğini, Erdoğan’dan Erdoğan’ın silik kopyalarıyla, AKP-MHP artıklarıyla kurtulunamayacağını söyledi. Devrimciler ile, “terör” ile nasıl mücadele edeceğini müjdeleyen sermaye partilerine oy isteyenlere karşı devrimciler olarak çözümü sokakta, işçi sınıfının kendi kollarında olduğunu vurguladığımızı anlattı. 1 Mayıs’a ve ardından 14 Mayıs’a giderken yolumuzun Denizlerin, İboların, Hüseyinlerin, Mahirlerin; devrimde, devrimci örgütte ısrar diyenlerin yolu olduğunu vurgulayan yoldaş, “Düzen İttifaklarına İki Turda Da Oy Yok! Sınıf İşbirliğini Dayatan Liberal Dalgaya Teslim Olmayalım, Sınıf Savaşını Yükseltelim!” diyerek sözlerini noktaladı.  

Son olarak Devrimci 1 Mayıs Korteji’nin imzasıyla açıklanan 1 Mayıs metni okundu.  

Stand çalışmasında “Yaşasın 1 Mayıs! Bijî Yek Gulan!”, “1 Mayıs Kızıldır Kızıl Kalacak!” ve “Taksim Kızıldır Kızıl Kalacak!” sloganları atıldı.

Yaşasın 1 Mayıs! Bijî Yek Gulan!

Sınıf İşbirliği Değil Sınıf Savaşı!

Cumhurbaşkanı Seçiminde Düzen İttifaklarına Hiçbir Turda Oy Yok!

Üniversitelerden Komünistler