Boğaziçi Üniversitesi yönetimi tarafından yeni dönemde yemekhane ücretlerinin artışı hakkında atılan mailden sonra Sosyalist Fikir Kulübü her sene olduğu gibi bu sene de hareketlendi. TKG’lilerin inisiyatifiyle kurulan Whatsapp grubunda yemekhane zamları hakkında bir eylem yapılacağı duyuruldu.

17 Ağustos’ta gerçekleşen eylemin hemen öncesinde Kuzey Kampüs Piramit önünde Kaldıraç ve TKG’den arkadaşların olduğu bir grup eylemin içeriği ve atılacak sloganlar hakkında tartıştılar. Kaldıraç’tan arkadaşlar uzun süren bir kayyum karşıtı direniş olduğunu, bunu hiçe sayarak basın açıklaması metninde kayyumun adı dahi geçmediğini ve okul yönetimi yazdığını dile getirerek eleştiride bulundular ve içerikte bu konuda değişiklik yapılmasını önerdiler. TKG’li arkadaşlarsa bu eylemi kayyum meselesine sıkıştırmadıklarını, genel olarak sermayeyi odağına alan bir eylem olduğunu dile getirdiler ve eyleme son on dakika kala herhangi bir değişiklik yapmayacaklarını belirttiler. Kaldıraç’tan arkadaşların slogan atma talebine karşın da TKG’li arkadaşlar farklı bir slogan atılmayacağını, eylem birliğini bozmamak gerektiğini, bunun tartışmasının şu anda verilmesinin yanlış olduğunu belirterek dilerlerse gelmeyip başka bir eylem yapabileceklerini ifade ettiler. Biz de tertiplenme sürecine katılmadığımız bir eyleme kısa bir süre kala böyle bir tartışma vermeyi doğru bulmadığımız için oradan bulunan arkadaşlara eylem sonrası değerlendirme yapma teklifini götürdük.

Ortak slogan dışında slogan atılmayacağını söylenen eylemde sözümüzü, hazırladığımız “Sefaletin Sorumlusu Hükümeti Düzenin İttifakları Değil İşçilerin Kitlesel Mücadelesi Süpürecek”, “İktidarın Genelgelerine İnat Kampüslere Devrimci Siyaseti Sokacağız!” ve “Zamların Sorumlusu İktidarın Karşısında Kitlesel Eylemlerle Duralım!” dövizlerimizle taşıdık.

Eylemde bizim dışımızda TKP’li arkadaşların “Boyun Eğmeyen Boğaziçililer” imzalı “Zamlar Geri Alınsın” dövizleri ve Kaldıraç’ın kitle çalışması Özgür Boğaziçi imzalı “Arabanı Sat Bedava Yiyelim Naci”, Nitelikli, Ücretsiz, Yemekhane Hakkımız Söke Söke Alırız” dövizleri yer aldı.

Eylemde yapılan basın açıklamasından sonra, hazırlanan pankartın yemekhane yakınlarına asılmasıyla sona erdi. Eylemin sona ermesinin ardından yemekhane çevresinde bulunan kalabalığa gazetelerimizi sattık.

Gazete satışımızın ardından orada bulunan farklı siyasetten arkadaşlara ortak bir forum düzenleme önerimizi yineledik. Foruma KöZ haricinde DGB, DİP, Kaldıraç, ÜFK, TİP ve kısa bir süre için de olsa TKG de katıldı. Eylem değerlendirmesi ve İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı son genelgeye dair neler yapılabileceğini konuşup tartıştığımız forumda, okulda devrimci dayanışmanın önemine dikkat çektik. Bu doğrultuda devrimci kurumlar olarak birlikte ortak eylemlilikler içerisinde yeni dönemde olası her saldırıya karşı güçlü bir tutum almak ve koordineli ilerlemek gerektiğinin önemine vurgu yaptık. Örnek olarak DGB’li arkadaşların stantlarına yapılan saldırı ardından 1 Mayıs için okuldaki neredeyse tüm siyasetlerin ve kulüplerin birlikte açtığı masayı örnek verdik. Alınan forumdan okuldaki siyasetler olarak bir iletişim ağı açıp düzenli olarak toplantı alma kararı çıktı. DGB, DİP, KöZ, TİP ve ÜFK’nin ortaklaşa aldığı bu kararın okulda olan fakat alanda olmayan diğer siyasetlere de iletilip davette bulunulacağı kararlaştırılarak forum sona erdi. Kaldıraç’tan arkadaşlar da direkt olarak gruba dahil olmasa da fiziki olarak düzenlenecek toplantılara katılacaklarını ve gündemler bazında ortak eylemliliklere açık olduklarını belirttiler.

Eylemin siyasi muhtevası kendi siyasi kimlikleri ile eylem yapmaya dahi tenezzül etmeyenlerin arkasına saklandığı kitle örgütlerini göstermenin yanında üniversitede siyaset değil kitlelere ulaşabilmek için salt üniversite siyaseti yapmanın da ne olduğunu somutlayan bir başka örnek oldu. Oysa öyle ya da böyle harekete geçmek isteyen bağımsız örgütsüz kesimlere “Biz esas olarak sermayeyle ilgileniyoruz derdimiz kayyum değil, hükümet de değil, Boğaziçi öğrencisi aç” reformist tutumun karşısında durmak komünistlerin başlıca görevlerindendir. “İşçilerin Ekmeğe Değil İktidara İhtiyacı Var” şiarını oldukları her alanda somutlamak ve pratik faaliyet içerisinde bu düsturla hareket etmek komünistlerin boynunun borcudur. Erdoğan’da cisimleşmiş bir iktidar sorunu varken, soyut bir sermaye ve düzen karşıtı eylem tertiplemek de esas merkezi sorunun üstünü örtmek anlamına gelir.

Öte yandan iktidarın genelgeleriyle üniversitelere yönelik saldırıları daha yeni gündem olmuşken, yapılan bir eylemlilikte esas sorun kayyumun adı geçmemesi değil zamların da, kayyumun da sorumlusu iktidarın adının geçmemesidir. Devrimci örgüt iddasındaki örgütlerin militanları bulundukları alanda yerelin sorunlarına muhakkak göz kapayamaz. Fakat komünistleri diğer siyasi öznelerden farklı kılan her yerelin kısmi sorunlarını en temel çelişkide, işçilerin iktidarı alıp kendilerini hakim sınıf olarak örgütlenmesinde gösterebilmesidir. Diğer türlü devrimcilerin görevi, öyle ya da böyle haklarını isteyen türlü kesimlerin arkasında alkış tutmak olur, onlara öncülük etmek değil. Biz de yemekhane zammı eylemine bu siyasi çizgiyi yansıtan dövizlerimizle katıldık ve eylem sonrasında alınan forumda da diğer kurumdan arkadaşlara bunu anlattık.

Siyasetler olarak düzenlediğimiz forumun ardından DGB ve Kaldıraç’tan arkadaşlarla oturup seçimlere dair sohbet ettik. Önümüzdeki seçimlerde tali olanın parlamento seçimleri, esas olanın Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunu ve seçimler sathında da emekçi ve ezilenlerin bağımsız mücadelesini örebilmek için “Düzen İttifaklarına İki Turda Da Oy Yok” diyecek bağımsız bir cumhurbaşkanı adayını destekleyeceğimizi, bugün devrimci mücadeleden bahsedenlerin de bu çizgide hareket etmesi gerektiğini vurguladık. Bunun yanında, Erdoğan’ın seçimle değil devrimle gideceği üzerine konuştuk. Konuştuğumuz arkadaşlardan çağrımıza karşıt bir görüş gelmedi. Yalnızca Kaldıraç’tan arkadaşlar henüz seçimin olup olmayacağı bile belli olmadığı için şu anda net bir şey söylemediklerini açıkladılar. DGB’li arkadaş ise 7 Haziran 2015’teki BDSP’nin tutumunu açıklayarak KöZ’ün geçmişteki seçim taktikleri hakkında soru sordu. 2007’de Bin Umut Adayları ile başlayarak Komünistlerin Birliği Platformu’nun bugüne dek seçimlere dair taktik tutumlarını ve bu taktik tutumları Türkiye’nin siyasi konjonktürünü değerlendirerek nasıl ve neden aldığını açıkladık.

İktidarın Genelgelerine İnat Kampüslere Devrimci Siyaseti Sokacağız!

Zamların Sorumlusu İktidarın Karşısında Kitlesel Eylemlerle Duralım!

Burjuva İttifaklara Karşı Ezilenlerin Cumhurbaşkanı Adayıyla Seçimlere!

Üniversitelerden Komünistler