19 Ekim günü, Boğaziçi Üniversite’sinde “Filistin Halkının Yanındayız” başlığıyla bir eylem düzenleneceğini öğrendik. Eylem çağrısı imzasızdı ve eyleme de imzasız dövizlerle katılımı buyuruyordu. Boğaziçi Üniversitesi’nde sol siyasetler arasındaki koordinasyonun katılımcılarından TİP dışında kimsenin çağırılmadığı eyleme, TİP’in de bir gün evvel çağırıldığını öğrendik.
Eylem alanına imzasız dövizlerimizle gittik. Dövizlerimizde; “Ne Şeriat Ne Siyonizm, Bağımsız Birleşik Laik Filistin”, “Orta Doğu’ya Barış İçin Filistin ve Kürdistan’a Özgürlük”, “Filistin’e Özgürlük İçin İşbirlikçi TC Hükümetine Karşı Seferberliği Yükseltelim”, “Siyonist Devlet Yıkılacak Elbet! Yaşasın Bağımsız Birleşik Laik Filistin” şiarlarını taşıdık. İmzalı dövizlerini açan kurumlar da gördük fakat iştirak ettiğimiz çağrıya uymayı ve bozucu bir pozisyon almamayı tercih ettik. Zaten taşıdığımız şiarları bizden başka sahiplenebilecek kurum da alanda yoktu.
Eylemde bir basın açıklaması okundu. Açıklamada, İsrail ile anlaşmalar imzalayan hükümet teşhir ediliyor ve hükümetin İsrail’i kınamakla yetinmeyip bu anlaşmaları feshetmesi, İsrail ile tüm ilişkilerini kesmesi talep ediliyordu.
Eylem çevresinde bir izleyici kitlesi birikmişti. Eyleme katılan kurumlar; MFT, EMEP, İDP, TİP, TKP, TKH, TÖP, DGB, Kaldıraç, ÜFK, HDK, Emek Adalet ve Köz idi. Eylem sonrasında bildiriyi okuyan ve daha önce de eylem çağrısını yayan MFT’nin ve İDP’nin yanına gittik fakat hiçbiri eylemin sorumluluğunu üstlenmedi. Köz de dahil birçok kurumun neden bu eyleme çağrılmadığına bir cevap vermediler. Katılan kurumlardan arkadaşlarımız, kendilerine de son anda haber verilen eylemden evvel basın açıklamasına Rojava’nın da eklenmesini önerdiklerini fakat bu eklemenin -kabul edilmesine rağmen- yapılmadığını ilettiler. Son anda dahil olsalar da böyle bir eylem örgütlenmesini doğru bulmadıklarını belirttiler.
Eylem sonrasında bir grup siyasetten arkadaşlarımızla oturup eylemi değerlendirdik. Filistin gündeminde daha kapsayıcı bir eylem örgütlenmesi, bunun da bir ön çalışmasının yapılması gerektiğinde uzlaştık. Siyasetler toplantısında bunu gündem etmeyi kararlaştırdık. Yemekhane saatine denk geldiğimiz için bir ajitasyon yapmayı öneren Kaldıraç’ın önerisi kabul gördü. Köz, Kaldıraç, DGB ve HDK, yemekhanede ajitasyon yaptı, ajitasyon serbestliği tanındı. Biz de gazetemizle birlikte gerçekleştirdiğimiz ajitasyonda şunları dillendirdik:
“İsrail’in son günlerde Filistin’e dönük saldırıları, aslında on yıllardır süren işgalin parçasıdır. Özü itibariyle işgal saldırısı olan bu saldırılara karşı durmak, ‘Bağımsız birleşik laik Filistin’ demekle mümkündür. Orta Doğu’daki tek işgalci devlet İsrail değildir. İsrail’in işbirlikçi TC devleti de Kürdistan’da işgalci pozisyondadır. Filistin’deki işgale karşı durduğumuz gibi, Kürdistan’daki işgale de karşı durmamız gerekir. Orta Doğu’ya barış, Filistin ve Kürdistan’ın özgürlüğüyle mümkündür. Yurtta devrim, cihanda devrim!”
Üniversitelerden Komünistler