14 Mart’ta Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Kulübü (SBK) ve Tarih İncelemeleri Kulübü’nün (BUTİK) ortaklaşa düzenlediği “Yerel Seçimler Öğrencileri Neden İlgilendirir?” başlıklı etkinliğe katıldık. Panelde TİP ve İDP adına konuşmalar yapıldı.
İDP adına yapılan konuşmada 2023 yenilgisinin yarattığı moral bozukluğu nedeniyle yerel seçimlerin heyecansız bir ortamda geçtiği üzerinde durdu. Belediye yönetimine emekçilerin katılımının önemini vurguladı.
Ardından söz alan TİP konuşmacısı da TİP milletvekillerinin TBMM kürsüsünü nasıl kullandığını hatırlatarak belediye meclislerinde de TİP’li üyelerin varlığının önemli olduğunu belirtti.
Soru görüş bölümünde söz aldık. Yerel seçim öncesi sürecin sönük geçmesinde 2023 seçimlerinin sonuçlarının etkili olduğuna dair görüşe binaen; böyle bir görüş ifade edildiği takdirde, yerel seçimlerde siyasi bir iddia ortaya koyanların, bu moral bozukluğunun temelinde duran hükümet sorununa dair söz söylemesi gerektiğini açıkladık. Hükümet sorununa düzen içi yollarla çözüm getirmeyi önüne koyan düzen muhalefetinin “2028’de kazanacak aday” müsameresinin İstanbul seçimlerinin esasını oluşturduğunu, dolayısıyla hükümet sorunundan muzdarip emekçilere düzen dışı bir çözüm yolu çizmek için bu müsamereye karşı tutum almanın zaruri olduğunu belirttik. Bu konuda konuşmacıların ne gibi bir tutum takındığını sorduk.
İDP konuşmacısı, İBB seçiminde DEM adaylarına oy vereceğini belirtirken, bu düzenden çıkış için çözümün kitle seferberlikleri olduğunu söyledi.
TİP konuşmacısı ise bu seçimlerde Murat Kurum’un kazanmamasının en önemli mesele olduğunu, hiçbir adaya oy çağrısı yapmayacaklarını belirtti. Fakat TİP sözcüsü Sera Kadıgil veya İDP konuşmacısı gibi bireysel tutumunu açıklamadı.
Sonrasında dinleyiciler arasından İDP’li bir arkadaş söz aldı ve İstanbullu bir sosyalist olarak DEM adaylarına “eleştirel” oy vereceğini söyledi. DEM’in demokratik özerklik programını sahiplenmediğini, düzen partilerine oy vermemek için DEM’e oy vereceğini, TİP aday gösterse idi çok daha rahat şekilde TİP adayına oy vereceğini belirtti.
Panelin ardından etkinliğe katılan arkadaşlarımızla oturup sohbet ettik. Bir arkadaşın Çağlayan eylemine dair görüşlerimizi sorması üzerine proleter devrim stratejisi ve “terör eylemleri”ni kınama furyası üzerine görüşlerimizi dile getirdik. TİP’li ve İDP’li arkadaşların da dahil olduğu bu tartışmada, 19. yüzyılın sonunda Rusya’da marksizmin geçerli olamayacağını iddia eden Narodniklerle girdiği yoğun tartışmaların mevcut olduğunu, fakat bugün Türkiye’de komünistlerin karşısında duracağı esas tehdidin narodnizm, öncü savaşı, silahlı propaganda gibi mefhumlar değil, seyrek de olsa gerçekleştirilen bu türden eylemlerde düzen partilerinin yanında kınama yarışına girenler olduğunun özellikle altını çizdik. Türkiye’de yahut Kürdistan’da bu stratejilere karşı proleter devrimi savunmak isteyenlerin bunu kınama mesajlarıyla düzen partilerinin arasına karışarak değil, iddia sahibi oldukları coğrafyada siyasal mücadele yürüterek yapabileceklerini vurguladık.
Üniversitelerden Komünistler