Hazırlıkları bir buçuk ayı aşkın bir süreye yayılan, İzmir’de yaygın bir afişleme ve çok sayıda toplu bildiri dağıtımı ile duyurusu yapılan işçi emekçi buluşması 17 Kasım Pazar günü Bornova Meydanı’nda gerçekleştirildi.

Meydanda etkinliğin başlamasından önce eylemin örgütleyicilerinden İşçi Emekçi Birliği İzmir bileşenleri Büyük Park’ta toplandılar. Alana bu noktadan bir yürüyüş gerçekleştirildi. Bu yürüyüşün belli bir kısmı Bornova’nın işlek caddelerinden birinde kısa da olsa yol kapatılarak gerçekleştirildi ve  ilgi gördü.

Alanda kurulan ortak kürsüden alana giren kurumların selamlanmasının ardından sınıf mücadelesinde düşenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşunun akabinde de örgütleyici kurumlar adına hazırlanan ortak metin okundu. Okunan metinde temel olarak şu görüşlere yer verildi:

“(…)Bugün buraya sömürü düzeninin yarattığı çok yönlü krizlerin faturasını bizlere ödetmeye çalışanlara karşı ses yükseltmek için bir araya geldik. İşçilerin, emekçilerin, emeklilerin mücadelesini bir adım öteye götürebilme hedefiyle buradayız. Krizin faturasını ödemeyeceğimizi haykırmak ve artık yeter demek için buradayız. Düşük ücretlere, hayat pahalılığına, vergi soygununa, işten atmalara, savaş ve saldırganlık politikalarına hayır diyoruz.

(…)Krizi fırsata çevirmeye çalışan sermaye düzeni, AKP eliyle çalışma ve yaşam koşullarını ortaçağ karanlığına geri götürmeye, kazanılmış hakları gasp etmeye, toplumu bir bütün olarak yoksulluk ve sefalet içine sürüklemeye çalışıyor. Adına Orta Vadeli Program dedikleri ve şu sıralar parça parça uyguladıkları ekonomik adımlar adı konulmamış bir İMF programı olmasının yanı sıra, servet-sefalet kutuplaşmasını derinleştirmeyi hedefleyen koyu bir emek düşmanı saldırıdır.

(…)Krizi yaratanlar milyonlarca işçiden, emekçiden, emekliden fedakârlık beklediklerini söylüyorlar. Güya kısa sürede enflasyonu düşüreceklerini iddia ediyorlar. TÜİK’in rakamları üzerinden toplumu avutmaya çalışıyorlar. TÜİK’in rakamları yalan, milyonların açlığı, yoksulluğu, sefaleti ve kölece koşullarda çalışması ise katı gerçek. Tüm bunlar yetmiyor, yeni emek düşmanı saldırı yasaları ise meclis gündeminde bekletiliyor. Biz dur demezsek ayaklarımıza takmaya çalıştıkları zincirleri daha da kalınlaştıracaklar.

(…)Önümüzdeki haftalarda asgari ücret görüşmeleri başlayacak ve bugünden sefalet düzeyinde zam tartışmalarını gündeme getiriyorlar. Toplumun geniş kesimlerine dayatılan faturayı ağırlaştırmak için çalışıyorlar. Bu emek düşmanı saldırıları püskürtmek için safları sıklaştıralım. Tek ve gerçek kurtuluş için, insanca bir yaşam ve insanca ücretler için örgütlenmek ve mücadele etmek dışında bir seçenek yok. İşçileri, emekçileri, emeklileri, ezilen ve sömürülen halkları sömürü, soygun ve barbarlık düzenine karşı mücadeleyi güçlendirmeye çağırıyoruz. Birlikte direnecek, birlikte kazanacağız.”

BDSP, Birleşik Emekliler Sendikası, Devrimci Hareket, Devrimci Kurtuluş Platformu, Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası, Ege İşçi Birliği, Güzeltepe Kadın Dayanışma Derneği, Kılavuz, Menemen Dersimliler Derneği, Partizan, Odak, SMF, TÖP, Taşeron Belediye İşçileri Birliği’nin yanı sıra İzmir İşçi-Emekçi Birliği’nin bileşenleri olarak Dev Turizm-İş, Dostluk ve Kültür Derneği, İşçi-Sen, Söz ve Eylem, Kaldıraç Hareketi ve Köz’ün örgütleyici olarak yer aldığı bu eylemde Tüm Emekli-Sen Bornova Şubesi, Deri Tekstil Kundura İşçileri Derneği ve Mücadele Birliği de destek için alandaydılar. Deri Tekstil Kundura İşçileri Derneği uzun bir sürenin ardından ilk kez sınırlı sayıda bir katılımla da olsa kendi şiar ve imzasını taşıyan bir pankartla alanda yer almış oldu. 17 Kasım İşçi-Emekçi Buluşması, eyleme destek veren İzmir Müzisyenler Derneği’nin dinletisi ve “Yaşasın Devrim ve Sosyalizm” sloganlarıyla son buldu.

Köz’ün arkasında duran komünistler olarak bu eylemde “Kayyımlara Karşı Mücadele Edilmeden Yoksullukla Mücadele Edilemez!” şiarını taşıyan bir pankartla çıktık. Alana girerken yapılan yürüyüşte ve alanda, belirlenen ortak sloganların yanı sıra “Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek!”, “Kayyımlara Karşı; Örgütlen-Birleş-Mücadele Et!”, “Kürtler’in Esareti İşçilerin Esaretidir!”, “Göçmen İşçiler Sınıf Kardeşimizdir!” sloganlarını attık.

Eylem daha çok direnen işçiler için bir kürsü oluşturma gayesine sahip bir kurguya sahip olmakla birlikte muhtelif işçi direnişlerinden kürsüde bir konuşma ile yer alan olmadı. As Plastik, MKB Rondo ve Eker Süt direnişinden işçilerin gönderdikleri mesajlar kürsüden okundu.

Esas olarak devrimci siyaset iddiasında bulunan kurumların örgütlediği ve bu örgütlenmelerin kendi militan ve taraftarlarından oluşan, nicelik itibari ile de sınırlı bir kitleyle alanda yer aldığı bu eylem bu bileşimine rağmen daha çok sendikal bir ufkun belirleyiciliğinde geçti. Okunan ortak metin demokratik hak ve özgürlükler mücadelesinin gündemlerine ve hükümete karşı mücadele vurgularına yer vermesine rağmen alana dahi hitap etmekte zorlandı. Alana gelen kitleyle bağ oluşturacak, onların dikkat ve ilgisini eylem boyunca kürsüde toplayacak, güncel siyasal gündemlerle bağ kuran konuşmalar yapılamadı. 2021 ve 2023’teki benzerlerine oranla gerek örgütleniş, gerek hazırlık, gerekse de katılım açısından ileride olmasına rağmen bu eylem bu açıdan geçen sene Konak’ta gerçekleştirilen eylemin siyasal içeriğinden yoksundu. Nitekim geçen sene örgütleyici kurumlar kısa da olsa kürsüde söz alarak devrimci bir zeminde görüşler ifade etmiş, bu da o eyleme hem gerçek bir kürsü hüviyeti katmış, hem de alana gelen sınırlı kitlenin ilgisini kaybetmeden eylemin parçasını olmasını sağlamıştı. Bu eksikliğine rağmen Bornova Meydanı’nda gerçekleştirilen eylem gerisine düşülmemesi gereken, olumlu bir ileri adımdır. Önceki senelerde gerçekleştirilen benzer eylemlerden daha yüksek bir katılımla, daha fazla örgütleyici kurumla gerçekleştirilmiştir. Öncesinde yapılan zamana yayılmış faaliyet ve duyurular bu eylemin en azından İzmir’deki sol kamuoyu nezdinde görünür ve bilinir olmasını sağlamıştır. Örgütleyen kurumların, burjuva muhalefetin dümen suyundaki sendika konfederasyonları ve reformist akımlardan bağımsız bir emekçi eylemi örgütleme kapasitesi ve kabiliyetini arttırmıştır. Katılanların olumlu bulduğu, alandan memnun ayrıldığı bu eylemin sürekliliğini sağlamak, düzenli hale getirmek, dinamizm katacak yol ve yöntemler bularak ilerletmek tüm örgütleyici kurumların ortak sorumluluğudur. Bu sorumluluk daha güçlü ve istikrarlı bir biçimde sırtlanıldığı takdirde bu alanın, hükümetin karşısında düzen muhalefetinden bağımsız bir söz söyleme arayışında olan kesimler için bir buluşma noktası ve onlara kürsü olma imkanı ve ihtimali vardır. Yoksulluğa, sömürüye ve hükümetin politikalarına karşı yüzünü devrimci bir arayışa dönen işçileri, emekçileri aynı alanda eylemli bir biçimde buluşturma gayretinin parçası olmaya devam edeceğiz.

Yaşasın Devrimci Dayanışma!

Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek!

İzmir’den Komünistler