Bu yıl Kasım ayında bir dizi şehirde düzenlediğimiz Ekim Devrimi Tartışmaları kapsamında Bursa’da da Enternasyonal Komünist İşçi Birliği ile birlikte “Ekim Devrimi Işığında Ulusal Sorun: Filistin ve Rojava’da Savaş” başlıklı bir panel örgütledik. Bu yazıyı ise, sadece bu panelin çalışmasını nasıl ördüğümüzü değil, aynı zamanda Bursa’da dört ayı aşkın süredir yürüttüğümüz komünist faaliyetimizi genel olarak anlatmak için de kaleme alma ihtiyacı hissettik.
Köz olarak 2009’dan beri “Ekim Devrimi Tartışmaları” başlıklı paneller düzenliyoruz. Ekim Devrimi’ni tarihsel bir olgu değil, güncel bir politik pusula olarak görüyoruz. Bu tartışmalar vesilesiyle ise, Ekim Devrimi’nin geleceğe ışık tuttuğunu düşünenlerle birlikte günümüzün politik sorunlarını ele alıyoruz.
2023 senesinde düzenlediğimiz Ekim Devrimi Tartışmalarının Bursa ayağındaki panelinin konusu “Ekim Devrimi ve Ulusal Sorun: Filistin ve Rojava’da Savaş” oldu. Üstelik bunu sadece kendimiz de değil, beraber bağımsız bir cumhurbaşkanı adayı kampanyası yürüttüğümüz, Bursa’da geçmiş 1 Mayıs’ta “Sınıf uzlaşmacılığına karşı sınıf savaşını büyütelim! Cumhurbaşkanı seçiminde hiçbir turda düzen ittifaklarına oy yok!” diyerek aynı kortejde buluştuğumuz ve devrimci eylem birliklerimizin en günceli olarak da “İki Farklı Ekim: 1917’nin Devrimci Cumhuriyetinin Karşısında 1923 Ekimi’nin Karşı Devrimci Cumhuriyeti” broşürünü çıkarttığımız Enternasyonal Komünist İşçi Birliği ile birlikte örgütledik. 5 Kasım Pazar günü düzenlenen panel Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası’nda başarılı bir şekilde gerçekleşti.
Panelin çalışmasını birkaç hafta öncesinden planladık. Panelin çalışmasını örerken önceliğimiz ilişkilerimize ulaşmak ve onları panelimize katmaktı. Biz de bu önceliğimize uygun bir şekilde hareket ettik. Panele katmaya çalıştığımız kesimlerin pek çoğuyla yüz yüze görüştük. Görüşmelerimizde Ekim Devrimi Tartışmalarını neden düzenlediğimizi, panelin başlığı olan konunun komünistlerce neden gündem edilmesi gerektiğini tartıştık. Panel ilanlarını ulaştırarak onları etkinliğimize davet ettik. Aynı zamanda panelin bir gün öncesinde düzenlenen Eğitim-Sen Bursa şubesinin 12. Olağan Genel Kurulu’na katıldık. Burada da bizi eskiden tanıyan yahut yeni tanıştığımız kişilere gazetemizi ve yayınlarımızı ulaştırarak düzenleyeceğimiz panele davet etme fırsatı yakaladık. Bunların yanı sıra, Bursa’da var olan tüm sol siyasetlere, sendikalara ve derneklere gazetemizin güncel sayısını ulaştırdık. Ulaştığımız tüm kurumlara Ekim Devrimi Tartışmalarını yapma amacımızı anlatarak etkinliğimizin ilanını verdik; dilerlerse stant açabileceklerini ve söz alabileceklerini söyleyerek etkinliğimize katılmalarından çok memnun olacağımızı ifade ettik. Çalışmanın sonunda ise panelimizi başarı ile gerçekleştirdik.
Ekim Devrimi Tartışmaları kapsamında yürüttüğümüz çalışmanın esasen Bursa’daki politik faaliyetimizin sürekliliğini ve ilerleyişini göstermesi açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Zira 5 Kasım’da düzenlediğimiz bu panel Bursa’da son bir yılda gerçekleşen ilk politik faaliyetimiz değildi elbette. Doğrusu bu panel, dört aydır düzenli bir şekilde yürüttüğümüz komünist çalışmamızın bir sonucuydu.
Bursa’daki komünist faaliyetimize, sadece bizi tanıyan ve görüşlerimize katılanlarla değil aynı zamanda seçim çalışması vesilesiyle tanıştığımız kişilerle doğrudan temas kurarak başladık. Görüşmelerimizde hem gazetemizde öne çıkardığımız siyasi gündemlerimizi hem de Köz olarak ilke ve amaçlarımızı aktardık. Zaten görüşlerimizi sahiplenen arkadaşlarımızla yaptığımız okur toplantımızda, ağırlıklı olarak platformumuzun bu topraklarda komünist parti yaratma iddiasını taşıyan yegane komünist bir odak oluşuna dair konuştuk. Arkadaşlarımız, gazetemizin Ağustos sayılarını ve Ekim Devrimi, Mustafa Suphi TKP’si ve seçim broşürlerimizi alarak çevresinde devrimci arayışı olan yahut bu konulara ilgi duyan unsurlara da ulaştıracağını söyledi.
Görüşmelerimizde kimi arkadaşlarımız ise, Komünist Enternasyonal’in 21 Koşuluna dair bir tartışma yürütüyordu. Biz de Köz Dergi’nin ilk sayısında yer verdiğimiz “21 Koşulun Bugünkü Anlamı” yazısını okuyarak sonrasında bir okur toplantısı yapmayı önerdik. Ağustos ayının ortalarında bu arkadaşlarımızla iki okur toplantısı düzenledik. Bu okur toplantılarının birinde, referans olarak kabul ettiğimiz Komünist Enternasyonal’in 21 Koşulunu, Mustafa Suphi TKP’sinin programını ve Komünist Enternasyonal’in ilk dört kongresindeki temel tez ve ilkeleri konuştuk. 21 Koşulun güncelliğini ve devrimci partiyi yaratma sorumluluğunun aciliyetini konuştuğumuz ikinci toplantıda ise ağırlık olarak komünistlerin ulusal soruna yaklaşımı hakkında tartıştık. Somut bir çerçevede görüşlerimizi anlatıp tartıştığımız bu okur toplantılarının sonucunda, “TKP’nin Mirasına Nasıl Sahip Çıkılır?” broşürümüzü ileterek sonrasında bu konuda bir söyleşi yapmayı önerdik.
Bu siyasi nedenlerle, 19 Ağustos Cumartesi günü HDP Bursa İl Örgütü’nde düzenlediğimiz “Komintern’e Katılmanın 21 Koşulu ve Suphi TKP’sinin Programı” başlıklı söyleşimizi planladık. Söyleşimize sadece bu konularda tartıştığımız arkadaşları değil, ilişkide olduğumuz başka kişileri de çağırdık.
Aynı zamanda sadece yaptığımız okur toplantılarını, söyleşi ve panelleri, kurumlara protokol dağıtımlarını gazeteye yansıtmakla kalmadık, görüştüğümüz arkadaşlarımızdan da okur mektupları istedik. İlişkide olduğumuz kişilerin politik anlamda herhangi bir gündeme dair kendi görüşlerini gazetemize yansıtmasının önemli olduğunu düşündüğümüz için bu kişilerden okur mektupları almaya da önem verdik.
5 Kasım’da örgütlediğimiz Ekim Devrimi Tartışmalarına kadar yürüttüğümüz faaliyet kabaca böyle özetlenebilir: O ya da bu şekilde ilişkide olduğumuz kişilerle görüştük; görüştüğümüz arkadaşlarımızın siyasi gündemini kendi gündemimiz haline getirdik ve gazetemizde ön plana çıkardığımız siyasi gündemlerimizi arkadaşlarımızla tartıştık. Bu doğrultuda materyallerimizi kullanarak okur toplantıları, söyleşi ve paneller düzenledik; onlardan gazetemizde yayınlamak üzere okur mektupları istedik; Bursa’da bulunan kurumlara düzenli olarak gazetemizi, yayınlarımızı ve etkinliklerimizin ilanlarını bıraktık, böylece Bursa’daki sol akımlar da Köz’ün buradaki siyasi varlığını yeniden bilir hale geldi.
Tüm bu çalışmalarımız, dört ay öncekinden daha geniş bir çevreye sahip olmamızı sağladı. Önceliğimiz etkinlikten etkinliğe koşmak, bir etkinlikten sonra bir tane daha etkinlik yapmak değil. Tam tersine, şu anda bulunduğumuz durum bize hiçbir etkinlik düzenlemesek de yoğun bir tempo bahşediyor zaten. O yüzden şu anki önceliğimiz, gazete ve yayınlarımız çıktıkça çevremizdeki kişilere bunları yüz yüze ulaştırmak, onlarla tekrar görüşerek siyasi gündemlerimiz ve onların gündemleri hakkında konuşmak ve düzenli görüştüğümüz bu kişilerle bu konularda okur toplantıları yapmak. Tabii ki Bursa’daki kurumlara protokol ziyaretlerini de es geçmeden.
Ekim Devrimi’nin 106. Yılında Bolşevizmin Yolunda!
Ant Olsun Ki Komünist Partiyi Yaratacağız!
Yaşasın Komünistlerin Birliği!
Bursa’dan Komünistler