Yaklaşık bir ay önce Bursa’daki Köz okurlarıyla Seyit Rıza hakkında bir söyleşi yapmayı konuşmuştuk. 7 Aralık Cumartesi günü, saat 14:00’e koyduğumuz etkinliğimiz için DEM Parti Bursa İl Örgütü yerini paylaştı. Daha sonra Atılım Gazetesi’nin 30. yılı vesilesiyle Bursa’da düzenlediği etkinliğin aynı gün saat 15.00’e gelmesi nedeniyle sohbet-söyleşimizin saatini 17.00’ye çektik ve etkinliğimiz öncesinde Atılım’ın DEM Parti Yıldırım’da düzenlediği panele katıldık.

“Dersim’e Giden Yol Nereden Başladı?” başlıklı söyleşimizi birlikte planladığımız okurlarımızdan bir kısmı elinde olmayan muhtelif sebeplerden dolayı gelemese de etkinliğimiz bu haliyle de bizim açımızdan canlı ve verimli geçti. Bursa’daki sol siyasetlere etkinliğimizi ulaştırsak ve davet etsek de DEM Parti dışında başka bir kurumdan katılan olmadı.

Daha çok sohbet havasında, yuvarlak masa etrafında gerçekleştirdiğimiz söyleşide konuşmacı olan yoldaş, 1917 Ekim Devrimi’nden bir yıl önce Anadolu topraklarında sovyetlerin kurulduğunu, Kürtlerin ve Ermenilerin çoğunlukta olduğu Erzincan Şurası’nın ise 1916-1921 arasında varlığını sürdürdüğünü ve ilk Kuvayı Milliye saldırısının da buraya yönelik olduğunu anlattı. Erzincan Şurası, Koçgiri Ayaklanması, Şeyh Sait Ayaklanması ve Dersim Ayaklanması’nın birbirlerinden bağımsız olmadığını tarihselliği içinde açıkladı. Yoldaş bugün bu ayaklanmaların ve ayaklanmalara öncülük edenlerin özünden koparılarak anılmasına ve anlatılmasına karşı aslında Kürdistan davasının birer neferleri olduğuna vurgu yaptı. Katılımcı arkadaşlarımızdan görüşlerimize katılarak tarihsel anekdotlar da paylaşanlar oldu.

Bunu anlattıktan sonra yoldaş bugün ne yapmak gerektiğine ve bunların bugüne nasıl ışık tuttuğunu anlatmaya koyuldu. Ulusların kendi kaderini tayin hakkı; yani ezilen uluslara devlet hakkının bugün hala güncel olduğunu vurguladı. Emperyalizm çağı sürdüğü müddetçe ulusal kurtuluş mücadelelerin ve proleter devrimlerin süreceği tespitini hatırlatan yoldaş, Lozan ile dört parçaya bölünen Kürdistan sorununun tarihsel değil güncel olduğunu, özellikle ezen ulus devletinde mücadele eden komünistlerin önüne elzem ve acil görevler koyduğunu anlattı. Bugün Ortadoğu’ya barışın gelmesi için bağımsız birleşik bir Kürdistan devletinin kurulmasının şart olduğunun altını çizen yoldaş, Türkiye’deki komünistlerin ise önce bu devletin işgaline ve ilhakına ses çıkartması, Kürtler özgürleşmeden işçilerin de özgürleşemeyeceğinin eylemli bir şekilde propagandasını ve ajitasyonunu yapması gerektiğini ifade etti.

Yaklaşık bir buçuk saat süren söyleşimiz bu konuya dair soru ve görüş bildiren arkadaşların katkılarıyla sonlandırıldı.

Bursa’dan Komünistler