Enternasyonalist Komünist İşçi Birliği ile eylem birliği çerçevesinde yürüttüğümüz seçim çalışmamız için 9 Mart’ta Ankara’daydık. Ankara’da yine Enternasyonalist Komünist İşçi Birliği ile ortak bir çalışma yürüttük. İki gün boyunca Kaldıraç, HDP, BDSP, TKH, Adalı Kültür Merkezi ve Halkevi’ni ziyaret ederek cumhurbaşkanı seçimlerinde aldığımız tutumu ve neden Çetin Eren’i desteklediğimizi anlattık. Yapacağımız seçim toplantısına davet ettik. Sadece kurumları ziyaret etmedik. Aynı zamanda KHK’lı ve altı yıldır direnişini sürdüren devrimci işçi Mahmut Konuk’u ziyaret ettik, direnişi için her hafta yaptığı eyleme katıldık ve gazetemizi ilettik.

Bir diğer ziyaretimizi depremde enkazda kalan, kızı ve çok sayıda yakınını yitiren Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren’e gerçekleştirdik.  Kendisi mücadele alanlarının bilfiil içerisinde olmak için bir ân önce aldığı yaranın iyileşmesini beklerken, hem depremi ve bu depremden sosyalistlerin çıkarması gereken dersleri, hem de siyasi süreci ve seçimleri konuştuğumuz bir sohbet gerçekleştirdik.

Ankara’da seçim toplantısını Enternasyonalist Komünist İşçi Birliği’nden arkadaşlarla birlikte organize ettik. Açılış konuşmasını yapan Enternasyonalist Komünist İşçi Birliği;  Emekçilerin Seferberliği için Bağımsız Aday kampanyası sürecini aktardı. Tüm solu iki turda burjuva ittifaklara oy vermemeye, ortak bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmaya davet ettiğimizi anlattı ve bugüne kadar yürütülen çalışmayı aktardı. Tiyatro Ankara’da gerçekleştirdiğimiz etkinlik kampanya bileşenleri ve ortak aday Çetin Eren’in konuşma yaptığı verimli bir toplantı oldu.

Çetin konuşmasında çalışmaya başladığımızda iki aday varken bugün Cumhur İttifakı’nın rakiplerinin de adaylarını henüz açıkladıklarını, ancak iki taraf olduğu gerçeğinin değişmediğini vurguladı. Seçimlerde de karşımızdaki iki ittifakın burjuvazinin tarafında olduğunu belirtti. NATO’cuların, Kürtlerin ve göçmenlerin düşmanlarının aynı tarafta, sınırsız grev hakkını, Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını, göçmenlerin vatandaşlık haklarını savunanların aynı tarafta olduğunu söyledi. Bu yüzden Çetin Eren’in emekçilerin seferberliğini savunan tek aday olduğunu belirtti.

Enternasyonalist Komünist İşçi Birliği konuşmasında iki sınıf olduğunu, iki sınıf demenin iki ayrı devlet biçimi olduğunu yani burjuva diktatörlüğü ve Sovyet demokrasisi olduğunu, seçimleri çözüm olarak sunanların burjuva diktatörlüğünü işaret ettiğini belirtti. Cumhurbaşkanı seçiminde aday göstermenin cumhurbaşkanlığı koltuğu hevesiyle veya kurtuluşun sandıkta olduğunu göstermek için değil emekçilerin seferberliğinde olduğunu belirtmek amacıyla olduğunu vurguladı.

Köz olarak biz söz aldığımızda ise şunları belirttik:

Türkiye’de 2015’ten beri Erdoğan’ın başlattığı bir içsavaş hüküm sürüyor. Buna rağmen herkes seçimlerden medet umuyor parlamentoya bel bağlamış durumda. Böyle bir siyasi krizde Erdoğan hükümetinden YSK güvencesiyle kurtulabileceğimizi düşünmek en iyi ihtimalle siyasi körlük olur. Sermaye partilerine bel bağlayanlar 6’lı masanın sol bacağı olmaya çalışıyor, bu Amerika’ya bel bağlamaktır.

Akşener’in masadan gitmesinden sonra solun memnuniyeti de solun durumunu gösteriyor. Masayı sol sağ diye ayırmaları zaten yanlış çünkü masada Akşener gitse de Davutoğlu kalıyor, Kılıçdaroğlu o masada kalmaya devam ediyor. Bu memnuniyet solun grupçu yaklaşımını da gösteriyor. Oyları bölmeden Erdoğan karşısında en geniş muhalefeti örme kaygısı olanlar için Akşener’in gitmesi sevinilecek bir durum olmazdı. Bugün HDP hariç 6’lı Masa desteği; Erdoğan’ı yollama hesabı ile değil, HDP’nin devletle bağdaşmayan yönlerini törpüleyip CHP-HDP yakınlaşması yaratma ve bu yakınlaşmadan kendilerine pay kapma hesabıdır. Üstelik bu ABD’nin operasyonel aygıtı CHP aracılığıyla yapılıyor. “Bay Kemal” diyenler aslında “Kurtar bizi ABD” diyor. Türkiye’de solun tarihinde böyle bir örnek yok, daha ’71 Kopuşu gerçekleşmeden önce Kanlı Pazar’da bir taraf Amerikan donanmasına secde ederken bu toprakların sol akımları “6. Filo Defol” şiarıyla yürüyordu. NATO’cularla saf tutmayacağız diyordu. Bugün Köz olarak Çetin’in adaylığını desteklememiz seçimlerde aldığımız siyasi tutumla ilişkilidir. Biz kendimizi solun seçimlerde topyekûn aldığı bu tutumdan ayırıyoruz, Denizlerin doğum gününü 4 Mart olarak kabul ediyoruz. İç savaş koşullarında hükümetin ancak devrimle gideceğini düşünüyoruz. Enternasyonalist Komünist İşçi Birliği ile beraber ezilenlerin seferberliği için bağımsız aday çalışmasını bu nedenle yürütüyor ve Çetin’i destekliyoruz.

Etkinlikte Mahmut Konuk da söz alarak kampanyaya desteğini açıkladı. Etkinliğe birlikte katıldığı dostlarıyla işçilerin emekçilerin sesini yükselten Çetin’i tüm imkanlarıyla desteklemeye hazır olduklarını vurguladı. Mahmut Konuk aynı zamanda yoldaşlarımızın katıldığı direnişinde yaptığı basın açıklamasında da desteğini belirtmişti.

Etkinliğin kalan kısmında söz alanlarla birlikte antiemperyalist mücadele, iktidar ve muhalefeti aynı biçimde hedef tahtasına koymadan iktidara yönelik bir mücadeleyi öne çıkarmanın gerekliliği ve HDP’yi savunmanın anlamı üzerine tartışmalar yürüttük. Oldukça canlı geçen seçim toplantısının ardından katılanlara gazetemizin yanı sıra seçim kampanyasının bülten, bildiri ve broşürlerini dağıttık. Ankara seçim çalışmamız seçim toplantısıyla sonlandı.

İstanbul’dan Komünistler