Önce Esenyurt Belediyesi ardından da Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyım atanması İzmir ve Emek Demokrasi Güçleri tarafından Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen bir açıklama ile protesto edildi. Eylem bayraksız, pankartsız ve ortak dövizlerin kullanıldığı bir biçimde örgütlendi. Basın açıklamasının okunmasından önce bu tutum kürsüden “hiçbir siyasi akımın vesayetinde olmaksızın, hep birlikte aynı şeyi söyleme gayreti” olarak gerekçelendirilip olumlu bir tavırmış gibi sunuldu. Oysa bu siyaset yasakçı tutum, esas olarak CHP’nin de bulunduğu bir platform ve kürsüde siyaseten CHP’yi zora sokacak herhangi bir söylemin önüne geçmek için uydurulmuş bir kılıftı. Bir çeşit miting olarak duyurusu yapılmış ve bu yüzden de yer olarak Cumhuriyet Meydanı seçilmiş olsa da eyleme katılım 300 civarında sınırlı kaldı.
“Kayyum darbedir, halkın iradesi gasp edilemez” ve “İrademe dokunma kayyuma geçit yok” ortak pankartlarının açıldığı eylemde okunan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“(…)Kayyım atamalarının demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine verdiği hasarı defalarca deneyimledik. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki belediyelere karşı girişilen kayyım atamaları ve haksız, hukuka aykırı gözaltı ve tutuklamaların demokraside açtığı gedikler kapatılmadan bu eylemlere yenileri eklenmiştir. Sadece iç hukukta değil, uluslararası hukuk alanında da karşılığı olan kayyım atamalarına karşı Avrupa Konseyi bu atamaların Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na aykırı olduğu noktasında Türkiye’yi uyardığı gibi AİHM de kayyım atamalarının demokratik temsil hakkına zarar verdiği yönünde görüş bildirmiştir.
İktidar ülkeyi yönetememektedir. Yoksulluğu, açlığı, geleceksizliği, eğitimsizliği, çaresizliği halka bir erdem olarak dayatmaya çalışsa da halkın kaynamayan tenceresi, okuyamayan çocuğu, tedavi olamayan annesi-babası bu yarı mistik propagandaları tersyüz etmekte, hayat kendi gerçekliğini yönetenlerin halka fısıldadığı masalların önüne çok sert bir şekilde koymaktadır. Dolayısıyla bu yönetememe sorunu iktidarı hak ve özgürlükleri, demokrasiyi daha da kısıtlamaya itmektedir. Zaman zaman atılan savaş naraları bu yüzdendir. Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesi tartışmaları bu yüzdendir. Ülkenin her yanının tarikatlaştırılması, tekkeleştirilmesi bu yüzdendir. Etki ajanlığı yasası adı altında, kendilerini eleştirecek herkesi ajan yaftalamasıyla hapse tıkmak için yasal düzenlemelere girişmeleri bu yüzdendir. Yönetemedikçe halkı baskılamakta, baskıladıkça yönetememektedirler. Bu kısır döngü ancak daha fazla demokrasi, daha fazla ekmek, daha fazla refah, daha fazla özgürlük, daha fazla insan hakkı, daha fazla hukuk ve adalet ile aşılabilir.”
AKP-MHP iktidarını Avrupa Birliği müktesebatına uymamakla eleştiren bu açıklama sırasında CHP’li Konak ve Karabağ belediye başkanları da İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri temsilcileri ile birlikte kürsüdeydiler. Fakat alandaki kitleden, açıklamanın liberal içeriğinden bağımsız olarak “Kürdistan Faşizme Mezar Olacak!” sloganları yükselince CHP’li başkanlar bu sloganla aralarına mesafe koyduklarını herkese göstermek istercesine apar topar kürsünün bulunduğu platformu terkettiler. İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin bayraksız, pankartsız, siyasetsiz eylem tahayyülü ve düzen muhalefeti ile emekçileri buluşturma gayretindeki ortak görüntü verme çabası da ilk güçlü sloganla boşa çıktı.
Kayyımlar, hükümeti bir yanlıştan dönmeye çağıran, siyaseti CHP’ye havale eden düzeniçi bir hatla gönderilemez. Kayyımlar ancak, kayyımların patronu olan hükümet bir emekçi seferberliği ile eylemli biçimde defedildiğinde yenilebilir. Böyle bir seferberliğin örülebilmesi ise evvela işçilerin emekçilerin düzen güçlerinden ve burjuva muhalefetten kopması ile mümkündür. Komünistler emekçilerin kendi bağımsız, eylemli mücadelesinin yaratılması için devrimci iddialara sahip kesimleri hep birlikte sorumluluk almaya davet ediyor. Böyle bağımsız bir emekçi seferberliğinin örülmesi konusunda üstlerine düşen ilk sorumluluğu, yani siyasal gerçekleri gür bir biçimde her platformda dile getirme sorumluluğunu da üstlenmeye devam ediyorlar.
Kayyım Can Çekişen Rejimdir; Emekçilerin Bağımsız Seferberliğiyle Püskürtelim!
İzmir’den Komünistler