Köz’ün arkasında duran komünistler olarak, Devinim İnisiyatifi ile birlikte, Kızılay’da 5 Kasım Pazar günü “Cumhuriyet ve Suphi TKP’si” konulu bir panel düzenledik. Panelin afişlerini ODTÜ alanında biz asarken, Devinim İnisiyatifi de Kızılay’a afişleri astı. Kızılay’da sökülen yerlere bir gün önceden tekrar astık.

Köz adına konuşan yoldaş Mustafa Suphilerin TKP olarak Türkiye’deki iç savaşa müdahale edip “Kurtuluş Savaşı”na destek için değil amele rençber şura cumhuriyetini kurmak için geldiğini, Komintern tarafından programı onaylanan sayılı partilerden biri olduğunu ifade etti. Türkiye’de burjuva devrimin 1923’te değil 1908’de gerçekleştiğini, bu topraklarda halihazırda burjuva demokrasisinin kurulduğunu ve bir burjuva devrimine ihtiyaç olmadığını belirtti.

1908 devriminden sonra her burjuva devrimi gibi gericileşmenin olağan olduğu, Mustafa Kemal’in yeni bir devrim yapan biri değil Kuvayı Milliye güçlerinin tüm savaş alanlarına bakıldığında daha az kanlı ve önem teşkil etmeyen Yunanistan’la olan dış savaşı dışında Kürtlere, Ermenilere, Rumlara ve komünistlere karşı, karşı devrimci nitelikte bir iç savaş yürüttüğünü ifade ederken, devrimcilerin güçsüz olmadığını TKP’nin yurtiçi delege sayıları ve üye sayılarını aktararak önemsiz bir güç olmadığını, Ankara’ya taşınan mecliste içişleri bakanı Nazım Resmor’un THİF’li olduğunu ve indirildiğini aktardı.

Tüm bu sebeplerden ötürü bizim Mustafa’mızın Mustafa Kemal değil Mustafa Suphi olacağını, karşı devrimci bu cumhuriyette Medeni Kanun vb. gibi reformlara bakılarak ilericilik atfedilemeyeceğini ve kazanımları var diye taltiflenemeyeceğini ve her burjuva devlette mümkün olabilecek olgular olduğu söylendi. Rojava devriminin etkisi bile Avrupa’da görülürken, çok büyük bir coğrafyada Rus gericiliğinin yıkılıp yerine kurulan Sovyetler Birliği yanı başımızdayken ve hatta Erzincan’da sovyet varken bu toprakların etkilenmemesi imkansız olup; yanı başımızda gerçekleşen Ekim Devrimi ve kurulan Sovyet Cumhuriyetleri varken TC’yi metafizik bir şekilde soyutlayarak ilerici olarak değerlendirmenin devrimci mücadeleden saptıracağını ifade etmiş olduk.

Devinim İnisiyatifi’nden arkadaş da referanslarının Mustafa Suphi olduğunu, her burjuva devriminde olabileceği gibi; Mustafa Suphilerin katledilmesine karşı olmamız ve Suphilerin yanında olmamız gerektiğini söylerken bu katliamın yapılmasının 1923’de kurulan şeyin ilerici olmadığı anlamına gelmediği gibi saltanat ve hilafetin devrilmesinin bir kazanım olarak görülmesi gerektiğini; cumhuriyetin kazanımları olduğunu aktardı. Önemli olan tarihin çarkının ilerlemesi olup cumhuriyetin sınıfsal niteliğinin elbette burjuva olduğu ifade edilirken Sovyetler’in Kurtuluş Savaşı’na verdiği desteği yok saymamak ve öyle değerlendirmek gerektiği belirtildi.

Yirmiye yakın kişinin katıldığı panelde soru cevap kısmından sonra forum yapıldı. Forumda Mustafa Suphi, TKP ve Komintern’in yanı sıra burjuva devrimi, 1908-1923 arası siyasi düzen, Kürt isyanları ve Kurtuluş Savaşı-iç savaş gibi konular tartışıldı. Etkinliği Devinim İnisiyatifi ile değerlendirdiğimizde panel yerine baştan interaktif bir forum olarak yapılsaydı daha verimli olacağı görüşüne vardık.

Ankara’dan Komünistler