Ve eğer biz, yerel komitelerin, yerel grupların ve inceleme çevrelerinin tamamının ya da büyük kısmının ortak davaya etkin olarak katılmalarını gerçekten sağlayabilirsek, kısa bir zaman içinde bütün Rusya için onbinlerce basan ve düzenli bir şekilde dağıtılan bir haftalık gazeteyi kurabiliriz. Bu gazete, sınıf mücadelesinin ve yığınsal öfkenin her kıvılcımını körükleyerek, onu, yaygın bir yangın hâline getiren muazzam demirci körüğünün bir parçası hâline gelirdi. Henüz pek masum ve çok küçük, ama düzenli ve ortak olan bu çabanın etrafında, sözcüğün tam anlamıyla denenmiş savaşçıların düzenli ordusu sistemli olarak biraraya getirilir ve eğitilirdi. Bu genel örgütsel yapının iskelelerinde ve merdivenlerinde, çok geçmeden, devrimcilerimizin saflarından çıkma sosyal-demokrat Jelyabov’lar, ve işçilerimizin saflarından gelen Rus Bebel’lerinin tırmandığını görürdük; ve böyleleri, seferber edilmiş ordunun önündeki yerlerini alırlar ve Rusya’nın utancı ve lânetiyle hesaplaşmak üzere tüm halkı harekete geçirirlerdi.
İşte biz bunun rüyasını görmeliyiz!
(Lenin, Ne Yapmalı)
Emekçilerin kurtuluşları için ihtiyaç duydukları demokratik haklar ve özgürlükler, burjuva demokrasisi altında yaşamaya mecbur bırakılan emekçilerin yaşadığı başka herhangi bir siyasi sorundan farksız olarak, elbette devrimle kazanılacak. Bu devrimin zaferi de komünistlerin örgütlü ve eylemli önderliğine bağlıdır.
Komünistler dünya proletaryasını nihai zafere taşımak için bugün dünkünden daha fazla birikime sahip. Bolşevikler Ekim Devrimi’ne önderlik ederken bu devrimin ve sonrasında Komünist Enternasyonal’in süzdüğü deneyimlere sahip değildi. İçinde bulunduğumuz yenilgi koşullarına karşın, bugün bölgemizde ve dünyada devrimci bir partiye ihtiyaç duyan militanların sayısı birinci paylaşım savaşı günlerine kıyasla daha fazladır. Revizyonistler, reformistlerse bugün daha çapsız ve zayıftır.
Ne var ki, işçi sınıfının bağımsızlık mücadelesinin ulaştığı en ileri mevzi olan Sovyetler Birliği’nin yerinde çoktandır yeller esiyor. Dahası yeni bir Ekim Devrimi’ne doğru yürünmesi gereken yol kısalmış da değildir. Zira ortada bu birikimi değerlendirip devrimci militanları seferber edebilecek bir parti mevcut değildir. Daha vahimi, proletaryayı bu zafere taşıyan Bolşevik Parti ve onun seksiyonu olduğu uluslararası komünist partisi de komünist olma iddiasındakilerin dahi belleğinden büsbütün silinmektedir. Bu partileri yaratma hedefleri ise gündemlerinden çoktan çıkarılmıştır.
Bugün devrimcilikte ve komünizmde ısrar edenler; zor bir görev, ağır bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Devrimci akımlar tasfiyeci saldırılarca dört bir yandan kuşatılmıştır. Reformist rüzgârlar vargücüyle eserken, revizyonistler komünizm davasına her cepheden saldırmaktadır. Bu saldırılar karşısında muzaffer olmanın yolu saldırıları püskürtmeyi mümkün kılacak tek silahı, devrimci partiyi yaratmak için sorumluluk alıp öne çıkmak, bu doğrultuda kararlılıkla yürümektir. İşte “Bütün Ülkelerin Komünistleri Birleşin!” çağrısının muhatabı da komünist hareketin tarihinin bu en üst örgütsel mertebesine yeniden ulaşmayı, tasfiye edilen dünya komünist partisini yeniden kurmayı varlık nedeni olarak kabul eden örgütlü komünistlerdir.
Zor olan, irade ve özveri isteyen, bir örgüt kurmak değil. Bilakis, tasfiyeciliğin iyiden iyiye galebe çaldığı bu günlerde örgüte ve örgütlü mücadeleye yaklaşımın da dünden daha hafife alındığını, her köşe başında yeni parti ve örgütlerin kurulup kapatıldığını görüyoruz. Geçmişteki kabahatlerinin üstünü örtmek, kambur olarak kabul ettiği devrimci değer ve sorumluluklardan bir çırpıda kurtulmak isteyenler, beyaz bir sayfa açarak kuruyorlar yeni örgütlerini. Akşamdan sabaha örgütlerin isimleri, bayrakları, stratejileri değiştiriliyor; mücadele birikimleri hiçe sayılıyor. Yıllarını birbirini boğazlayarak geçirmiş olanlar, bugünlerde hiçbir özeleştiri verme gereği duymadan yan yana geliyor, aynı çuvala giriyor. Yola çıkarken yaşamını devrim davasına adayacağını iddia eden militanlar; taciz, şiddet, bürokratizm, şefçilik, erillik gibi başkalarına ait kavramlar üzerinden ayrışıp birleşiyor, dört bir yandan yeni “dayanışmaların”, “kolektiflerin” peydah olduğu ilan ediliyor. İşte tasfiyecilik dört koldan yeni biçimlerle böyle ilerliyor.
Komünist bir partinin kuruluş kongresinde sorumluluk üstlenmeye çağırdığımız komünistler bu türden tasfiyeci, liberal örgütsel kimlikleri bir marifetmiş gibi taşıyanlar değil elbette. Komünistlerin birliğini savunanlar demokratik merkeziyetçilik esasına göre çalışan, politik kaygılarla bir araya gelmiş profesyonel devrimcilerin oluşturduğu hücrelerden müteşekkil, disiplinli, söylediğini yapan, yaptığının hesabını veren, içerisinde yuvalandığı sınıfın güvenini kazanmış, onları kurtuluşa taşıyacak kadar örgütlü, becerikli, devrimci irade sahibi bir parti yaratmak istiyor. Bu partiyi yaratmak isteyenleri, bu partinin disiplini altında çalışmayı bugünden düşleyenleri ortak bir politik faaliyetin sorumluluğunu birlikte almaya davet ediyoruz. İşçi sınıfının önderlik bunalımını kendi kısıtlı imkân ve gayretimizle değil, ancak ortak prensiplerde buluşacağımız devrimci güçlerle birlikte aşacağımızı biliyoruz.
Çağrımız öyle bir partiyi yaratmaya dönüktür ki, bu parti eyleminin sorumluluğunu almayı, hata yaptığında özeleştiri vermeyi bilir. Kuracağımız öyle bir partidir ki; farklı işlerle memur edilmiş her bir birimi diğeriyle uyum içinde çalışır. Yaratmak istediğimiz öyle bir partidir ki; kendini işçi sınıfının kitlesinden ayırır, ancak kaderini onun kaderinden ayrı görmez. Bu parti küçük de olabilir. Sınıf mücadelesinin belirli bir dönemecinde devrime önderlik edecek çapı henüz kazanamamış olabilir. Ancak bu parti, komünist bir siyasal çizgiyi kararlılıkla savunmak ve böylece çapını geliştirmek iddiasında olmak zorundadır. Böyle bir profesyonel devrimciler örgütünü şart olsun ki yaratacağız.
Temel sorumluluğumuz içinde yaşadığımız topraklardaki devrimi gerçekleştirmek ve sürekli kılmak olsa da dünyanın başka ülkelerinde sömürülen emekçilerin tümü muzaffer kılınmadıkça insanlığın kurtuluşunun sağlanmayacağını, enternasyonal bir parti yaratılmadan işçi sınıfının önderlik bunalımının sona ermeyeceğini biliyoruz. Bu yüzden dünya proletaryasının partisi olan Enternasyonal’i yaratmayı da ertelemiyoruz.
Zira biliyoruz ki mücadelemizi zafere ulaştırmanın başka yolu yoktur. Devrimci partinin, masa başı çalışmalarıyla, “nüfuzlu” komünistlerin bir araya geldiği kapalı toplantılarla değil, komünist siyasal faaliyetle yaratılacağını da biliyoruz. Hatta tüm siyasi faaliyetimizi partileşme stratejimize tabi kılıyor, yürüttüğümüz faaliyeti bu stratejiye hizmet ettiği ölçüde başarılı addediyoruz.
Devrimci Partiyi Yaratmak için Sorumluluk Al Öne Çık!
Bütün Ülkelerin Komünistleri Birleşin!