6 Mart 2022 tarihinde İstanbul 8 Mart Platformu’nun ‘’Yoksulluğa, Şiddete, Sömürüye Karşı Mücadelemizi Büyütüyoruz, Değiştirecek Gücümüz Var’’ çağrısıyla Kadıköy İskelesi’nde “Büyük Kadın Buluşması” 8 Mart mitingi gerçekleştirildi.

Bu 8 Mart da, yıllardır olduğu gibi ve Türkiye’den başka benzeri görülmedik şekilde kadın kadına gerçekleşti ve erkekler alana alınmadı.

Türkiye’de feminizmin, kendi geçmişiyle ‘’hesaplaşan’’ devrimcilerin 80 sonrası tasfiyecilik dalgasıyla beraber kadın sorununa ve kadın hareketine bakışının da kitleci bir çizgiye kaymasıyla filizlendiği akılda tutulduğunda devrimci 8 Martlardan bugünkü duruma gelinen süreci anlamak zor değildir. Kadın ve erkeklerin aynı kortejlerle yürüdüğü 8 Martlar bugün kendi sorunları için mücadele eden bağımsız kadınlar eliyle değil devrimci iddialara sahip olanlar eliyle şekillenmektedir. Devrimci iddiaları olanların kendi elleriyle şekillendirdikleri 8 Mart’a feminist bir içerik vermesinin yarattığı apolitik hava, devrimcilerin kendi bağımsız kimlikleriyle bağımsız eylemlerini örgütlemekten vazgeçmesinden bağımsız değildir. Zira sol, bu eylemlere önce devrimci, komünist sıfatlarıyla değil feminist sıfatlarıyla dâhil olmaktadır.

Bu 8 Mart’ta da kadın sorununun, başka sorunlarda olduğu gibi tek başına çözülmeyeceği, politik muhtevadan ayrı tutulamayacağı, siyasetin her alanının kadınlı erkekli mücadeleden geçtiğini akılda tutarak, alana kadar karma kortejimizle yürüyüşümüzü gerçekleştirdik. Sık sık attığımız sloganlara ve karma yürüyüşümüze tepkilerin olması 8 Martların siyasal muhtevadan uzak olması gerektiği algısından kaynaklanmaktadır. ‘’Kadın erkek el ele, mücadeleye’’ sloganı aynı zamanda bizlerin siyasi kaygısını göstermektedir. Alana gelindiğinde erkeklerin içeri alınmadığı uyarısı, devrimci kaygıların yerini gündelik sorunlara bıraktığını göstermektedir. Oysa siyaset yaşamın her alanında vazgeçmeden mücadele etmekten geçer. Bizler bulunduğumuz her alanda bu siyasal kaygılarla hareket edenler olarak bu 8 Mart’ta da güncel siyasi kaygılarla hareket ettik. Bu 8 Mart’ta “Savaşlara Devrim Son Verecek, Emperyalist Devletleri Yıkacak Olan Dünya Komünist Partisinin Yaratılması İçin İleri’’ şiarlı pankartımız ile alanda yer aldık. Alana gidene kadar ve alanda hukuksuzca içeride tutulan Aysel Tuğluk ve diğer siyasi tutsaklar nezdinde “Tüm Siyasi Kadın Tutsaklara Özgürlük!, Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük! sloganlarını attık. Ayrıca “Kadının Kurtuluşu İnsanlığın Kurtuluşu!, Kadın Olmadan Devrim Olmaz, Devrim Olmadan Kadın Kurtulmaz!” sloganlarını attık. Çünkü komünist bakış açısına göre diğer tüm eylemlerde olduğu gibi 8 Mart’ı da güncel siyasal süreçten uzak tutmak üzere değil, siyasetin damga vurduğu bir güne çevirmek üzere kullanmak gerekir. Alanda hazırladığımız 8 Mart bildirimizin dağıtımını da gerçekleştirdik.

Nasıl ki Şubat 1917’de Çarı devirdiyse kadınlar, bu topraklarda da çarın taslaklarını devirecek olan kadınlar, emperyalist devletleri yıkacak olan Dünya Komünist Partisini yaratmak için öne çıkmalıdır. Bizler bu hedef doğrultusunda alanlarda yer almaya devam edeceğiz!

Yaşasın 8 Mart!

Yaşasın Komünistlerin Birliği!

Anadolu Yakası’ndan Komünistler