Üniversitelerden Komünistler olarak 5 Şubat’ta Devrimci Öğrenci Birliği’nin Kıvılcım Kültür Merkezi’ndeki “Gençlik Faşizme, Sömürüye,Kayyum Rektörlere Karşı Buluşuyor” etkinliğine katıldık. DÖB’ün “Alacaklıyız Bize Gelecek Borcunuz Var” kampanyasının kapanışı olan etkinlik giriş konuşması ve devamında video gösterisi ile başladı. Daha sonrasında sunumlara geçildi.
Sunumlardaki genel tutum işçi hareketinden bağımsız bir öğrenci hareketinin olmadığı üzerineydi. Bu nedenle devrimci öğrencilerin mücadelelerin kampüs sınırları içerisinde kalmadan her fırsatta kampüs dışına taşınması gerektiği vurgulandı. Aynı zamanda “politik özgürlük olmadan, akademik özgürlük olmaz” şiarıyla üniversite sorunlarının da bir iktidar ve devrim sorunu olduğu vurguları yapıldı.
Sunumların sonunda açık kürsüye geçildi ve konuşmak isteyen herkese söz verildi. Biz de söz alarak şunları söyledik:
“Devrimci Öğrenci Birliğinin yürütmüş olduğu kampanyanın bitiş etkinliğini KöZ olarak selamlıyoruz.
Bugün yapılan sunumlarda çok önemli ve üzerine konuşulması gereken vurgular vardı. DÖB’ün her fırsatta vurguladığı gibi bugün de öğrenci mücadelesinin işçi sınıfı mücadelesi ile birleşmesi gerektiğinden bahsedildi. Bizce bugün komünistlerin görevi de farklı mücadeleleri bir potada eritebilecek bir siyasi faaliyet yürütmektedir. Boğaziçi’nde başlayan ve üniversitelere yayılan kayyum rektör karşıtı mücadelelerin gündemine Kürdistan’daki belediyelere atanan kayyumları da taşımak gerekir. Üniversite siyaseti değil üniversitede siyaset yapmak gerekir. Üniversitelerin gündemine komünist siyaset girmedikçe burjuva siyaseti girecektir. Bir yandan da bugün üniversitelerde koşullar elverişlidir. Rejim krizi derinleştikçe ve reform yoluyla çözümler elde edilemeyeceği kitlelerce tecrübe edildikçe devrimci siyasete ilgi ve devrimci arayışlar artmakta ve artmaya da devam edecektir. Bu nedenle merkezi siyasetin konusu her gündem devrimci bir tutum almak her zamankinden daha elzem bir konudur.
Bugün de emekçilerin ezilenlerin gündeminde duran bir seçim meselesi var. Seçim aritmetiği üzerinden Erdoğan ve karşısındakiler olarak kodlanan bir Millet İttifakı projesini görüyoruz. Bugün bu tutum bir burjuva kliği bir başka burjuva kliğe tercihe etmektir. Kelime itibariyle bile aynı anlama gelen düzenin iki gerici ittifakı Cumhur ve Millet İttifakları karşısında ezilenlerin ve emekçilerin demokrasi mücadelesini büyütmek ve düzenin ittifaklarına 2 turda da oy yok demek ve seçimlerde net bir tutum almak gerekir. Komünistlerin burjuva parlamentosunun seçimlerinden bir umudu da beklentisi de olmaz. Fakat bugün herkesin gündeminde olan seçimleri emekçi ve ezilenlerin yararına kullanabilmek ve kitlesel mücadeleyi büyütmek için istismar etmek komünistlerin görevidir.
Bu bağlamda da seçimlerde alınması gereken tutum KöZ sayfalarında uzun süredir vurguladığımız “HDP ile sınırlı olmayan Sol Blok” çağrısıdır. HDP bugün Türkiye siyasetinin en kilit aktörüdür. 7 Haziran seçimlerinde görüldüğü gibi HDP hükümet kurdurmayacak güçte ve sistemi kilitleyen bir öznelliğe sahiptir. Bu durumu emekçilerin ezilenlerin yararına kullanıp kitlesel eylemlilikleri artırabilmenin yolu HDP’nin kendi siyasetiyle bağımsız bir şekilde HDP’yle sınırlı olmayan bir Sol Blok ile seçimlere girilmesinden geçer.
Son olarak DÖB’e böyle bir etkinliği düzenlediği için teşekkür ediyor başarılar diliyoruz.”
Konuşmamızdan sonra söz alanlar dolaylı olarak bize cevaben devrimcilerin seçimlerle ilgilenmediğini, seçimlerin devrimci dinamikleri sönümlendirdiği ve bunun karşısında da kitlelere taşınması gereken sözün devrim vurgusu olduğundan bahsettiler. Serbest kürsüden sonra yapılan müzik programı ile etkinlik sona erdi.
Komünistlerin görevi seçim aritmetiğini değerlendirerek parlamentarist hesaplarla seçimlere müdahale etmek değildir. Komünistler şu ya da bu şekilde emekçi kitlelerin gündemine giren siyasi meseleleri işçi sınıfı mücadelesi çıkarına istismar edebiliyor, kullanabiliyor olmalıdır.
Seçimlere dair alınması gereken tutumu da bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Türkiye’nin güncel siyaseti değerlendirildiğinde HDP somut bir siyasi güçtür. HDP’den bağımsız hiçbir seçim denklemi kurmak mümkün değildir. Cumhur İttifakı karşısında burjuvazinin bir başka kliği olan Millet İttifakı da seçimlerde kazanabilmek için HDP’nin tabanının oylarına muhtaçtır. Bunun içinde birbirleriyle dahi kadın meselesinden din konusuna anlaşamayan Millet İttifakı bileşenlerinin ortak bir siyaset üretmeleri ve en yakıcı biçimde hissedilen Kürt sorunu ve Kürdistan sorununun hiçbir şekilde gündem olmaması gerekmektedir. Bu denklemin çalışabilmesinin tek yolu da kendi tanımlarıyla bir “geçim ittifakı” siyasetinde birleşerek HDP’yi görünmez kılmaktan geçer.
Bugün de Amerikancı muhalefetin Erdoğan’dan seçimle kurtulma planını bozmak için HDP çatısı altında HDP’yle sınırlı olmayan bir Sol Blok’la seçimlere girmek gerekir. Şu veya bu şekilde HDP’yi sessizleştirmeye, görünmez kılmaya yönelik her türlü girişim komünistler açısından Millet İttifakı’nın dümen suyunda giden ve bu nedenle teşhir edilmesi gereken tasfiyeci projeler olarak kabul edilecektir.
Üniversitelerden Komünistler