Aralarında Köz’ün arkasında duran komünistlerin de olduğu İşçi Emekçi Birliği İzmir Bileşenleri, yerel seçimin hemen ardından Menemen ve Karşıyaka’da işten çıkarıldıkları için direnişe geçen belediye işçilerinin verdikleri mücadeleyi aktaran ve emekçileri bu mücadeleyi sahiplenmeye çağıran ortak bir bildirinin Menemen’de dağıtımını gerçekleştirdiler. “Karşıyaka’da, Menemen’de Hakları İçin Direnen Belediye İşçilerinin Yanındayız!” başlığını taşıyan bildiri Menemen pazar yerinde dağıtıldı. Direnişte olan işçilerle gerçekleştirilmesi hedeflense de program çakışması nedeniyle bildiri dağıtımı İşçi Emekçi Birliği bileşenleri tarafından gerçekleştirildi.

Bildiride yerel seçim sonrasında Karşıyaka ve Menemen’de işçilerin yaşadıkları süreç, direnişe neden ve nasıl başladıklarının aktarıldıktan sonra şu görüşlere de yer verildi:

“31 Mart yerel seçimlerinin ardından İzmir’de art arda işçi kıyımları yaşandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlarından, Çiğli, Menemen, Karşıyaka ve Kemalpaşa ilçe belediyelerinden yüzlerce işçi hiçbir gerekçe sunulmaksızın işlerinden atıldılar.

Bu işten çıkarma dalgasına işçiler eylemlerle cevap verdi. Bazı belediyelerde işten çıkarılan işçilerin direnişi sonuç verdi ve haksız yere işten çıkarılan işçiler yeniden işlerine dönmeyi başardılar.

Karşıyaka ve Menemen’de ise belediye işçilerinin iş yerleri önündeki direnişleri sürüyor.

Belediye İşçileri Yalnız Değil!

(…)Dört buçuk milyon insanın yaşadığı İzmir’de belediye başkanlarının seçimler öncesinde kendilerini tanıtırken öve öve bitiremedikleri hizmetleri belediye işçileri hayata geçiriyor. Ulaşımdan sağlığa, altyapıdan çevre korumaya onlarca alanda, binlerce kalem hizmetle kentte hayatın işlemesini yerel yönetim emekçileri sağlıyor. İşçi-memur on binlerce yerel yönetim emekçisi emekleriyle bu kenti her gün ayakta tutuyor.

Bu işçileri belediye şirketleri adı altındaki taşeron uygulamaları ile istihdam ederek güvencesizliğe, her an işten çıkarma tehdidi ile de korku içinde yaşamaya mahkum edenler ise hangi partiden olurlarsa olsunlar aynı sermaye düzeninin savunucularıdır.

İşçilerin en basit taleplerine dahi kulaklarını tıkayanlar, en ufak hak talebinde işçi kıyımı yapmaktan çekinmeyenler hangi partiden olurlarsa olsunlar; 12 Eylül ürünü gerici sendikal yasalara, tümüyle sermayenin çıkarlarına uygun bir biçimde hazırlanan AKP’nin çıkardığı iş kanunlarına sırtlarına yaslıyorlar. 12 Eylülcü paşaların fırçasıyla çizilen sendikal yasaları, AKP’nin çıkardığı iş kanunlarını, polis barikatlarını kendilerine kalkan olarak kullanıyorlar. İşten çıkarmalarla, kara listeler, soruşturmalar, cezalarla, polisi emekçilerin karşısına dikerek emekçileri yıldırmaya çalışıyorlar. Merkezi iktidarı, yani AKP hükümetini yerelde aratmayan emekçi düşmanı bir tutumda inat ediyorlar.

Emekçi Düşmanı Politikalarda Kim Birleşiyor?

AKP’li Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in emekçiler için yıkım ve artan bir yoksulluk anlamına gelen ekonomi paketlerinin bir ucunu da belli ki gerek CHP’li gerek AKP’li yerel iktidarlar tutuyor. Kendilerini nasıl takdim ederlerse etsinler, sermaye düzenini ayakta tutmak ve korumak için hükümette olanı da ana muhalefet olanı da, tüm düzen partileri emekçi düşmanı politikalarda ortaklaşıyor. Adı konmamış IMF paketlerini ekonomik istikrarın yegane aracı olarak görüp sermaye egemenliğine birlikte hizmet ediyorlar.

İzmir’in Emekçi Halkı da Emekçi Düşmanı Politikalardan Nasbine Düşeni Alıyor

Her seçim öncesi halkın karşısına çıkıp “halkı enflasyona ezdirmeyeceğiz” diyen, halkçı belediyecilik yaptığını iddia edenler Haziran ayında İzmir’de suya %45, ulaşıma %35 zam yaptılar. AKP hükümeti, yolsuzluk ve talanla bezeli sermaye politikalarının yarattığı ekonomik enkazın faturasını emekçilere yıkarken İzmir’de CHP’li yerel iktidar da altta kalmıyor, emekçilerin ödediği faturanın yükünü artırıyor.

İşlerine Geri Dönme Talebiyle Direnen Belediye İşçilerinin Yanındayız!

Bizler İşçi Emekçi Birliği bileşenleri olarak elbette işlerine geri dönmek için direnen belediye işçilerinin yanındayız. En basit sendikal haklara dahi tahammül edemeyenlerin maskelerini düşüren haklı mücadelelerinden yana tarafız. Sadece yerel yönetim emekçilerinin değil, tüm emekçilerin sendikal haklara sahip olması için mücadele ediyoruz. En basit sendikal haklara el uzatılırken sessiz kalanların dayanışmadan, emekten, demokrasiden bahsedemeyeceğini biliyoruz.

Hangi iş kolunda çalışırsa çalışsın, kamuda ya da özel sektörde, sendikalı-sendikasız, sigortalı-sigortasız, kadrolu-kadrosuz, işçi-memur, buralı ya da göçmen; işçilerin-emekçilerin sendikal hak ve kazanımlarının ancak birbirilerinin haklarına yönelecek saldırılara karşı bir arada durduklarında kalıcı hale gelebileceğini biliyoruz. Bu yüzden emekçileri ücret kesintilerine, işten çıkarmalara, sendikal haklara yönelen, kimden gelirse gelsin tüm saldırılara karşı bir arada durmaya, eylemli bir sınıf dayanışması göstermeye çağırıyoruz. Artan yoksulluğa, sömürüye, ücretli kölelik düzenine karşı örgütlenelim, birleşelim, mücadele edelim! (…)”

İzmir’den Komünistler