DİSK Ege Bölge Temsilciliği’nin çağrısını yaptığı fakat esas olarak DİSK’e bağlı Genel-İş’in örgütlediği “Emeğimizi, Haklarımızı, Geleceğimizi Ezdirmeyeceğiz” mitingi 15 Mart Salı günü Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirildi.
Hafta içi bir gün mesai saatlerindeki bir zaman aralığının seçilmesi ve mitingin çağrısının mitingden sadece birkaç gün önce yapılmış olması mitingin İzmir’deki tüm emekçilerin katılımını hedefleyen, dışa dönük bir seferberlik gayesi taşımadığının göstergesiydi. Nitekim mitinge DİSK’e bağlı muhtelif sendikalar ancak sembolik düzeyde katılırken CHP’li belediyelerde örgütlü Genel-İş şubelerinin üyesi işçiler yarım gün iş bırakarak ve güçlü bir kitlesellikle katıldılar. DİSK böyle bir eylemi CHP’li yerel yönetimlerin elbette rızası halefine değil, ancak rızası dahilinde ve ancak İzmir’de yapabilirdi. Nitekim İzmir’de sınıfın gerek ücret gerekse güvence açısından ayrıcalıklı ve azınlıktaki bir kesimini temsil eden yerel yönetimlerde çalışan sendikalı işçilerin bu eyleme yoğun katılabilmesinde bile bu konuda hummalı bir faaliyetin değil, bu siyasi faktörün etkili olduğu görülebilir.
Yıllardan beri baskı ve kısıtlama konusu olan mitinglere yürüyüş konusunda DİSK’in son eylemlerinde bir esneme olduğu, İzmir Emniyeti’nin yürüyüş yapılması konusunda tutumunda görece bir değişiklik olduğu söylenebilir. Nitekim DİSK’in 18 Kasım eyleminde olduğu gibi bu eylemde de bir yürüyüş gerçekleştirildi. Belediye hizmet binalarının deprem sonrasında taşındığı Kültürpark’taki hollere yakın olması hasebiyle Lozan Meydanı’ndan başlayan ve Kordon’a dek süren yürüyüş sahici bir kitleselliğe sahne oldu. Bir kortej düzeni bile olmaksızın onarlı yirmişerli sıralarla yürüyen binlerce belediye işçisinin alana akışı görülmeye değerdi.
Fakat pek çok işçi eyleminde gördüğümüz tablo burada da yinelendi. Yürüyüşün görkemine tezat biçimde Cumhuriyet Meydanı’na girildiğinde alan hızla seyrekleşti. Yürüyüşe katılan geniş kesimlerin sadece kısıtlı bir bölümü alanda kalıp kürsüde yapılan konuşmaları dinlediler. DİSK şube başkanları ve daire başkanlarının yer aldığı kürsüde protokol anonslarının yapılıp Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan konuşma yapıncaya kadar artık alanda kürsüye sınırlı bir ilgi gösteren birkaç yüz kişi kalmıştı.
Çalışkan konuşmasında şunları ifade etti: “Ekonominin yönetilemediğini yüksek enflasyonla görüyoruz. İnsanca yaşamak ve geçinmek istiyoruz. Biz üretiyoruz ama çarşıyı pazarı işçi sınıfı için yangın yerine çevirdiler. Her gün zamlarla karşı karşıyayız. Emekçinin tenceresi artık kaynamaz oldu. Zamlar katlanılır gibi değil. İktidarın bugüne kadar sürdürdüğü dışa bağımlı politikaların ceremesini emekçiler çekiyor. Dar gelirlinin enflasyonu yüzde 100’ü aştı. Yüksek enflasyon ve fahiş fiyatlar nedeniyle işçi sınıfının ücretleri de günden güne eriyor. Sizin yarattığınız krizin bedelini bizler ödemek zorunda değiliz. İşçi sınıfı sömürülüyor. Yaşanan tüm bu sorunların en önemli nedeni adaletin, hukukun ve demokrasinin olmamasıdır. Halkın, demokrasiye ekmek kadar su kadar ihtiyacı var. Emek ve demokrasi mücadelesi birbirinden asla ayrı değildir. Demokrasiye ve kazanılmış haklara karşı tüm saldırılara karşı inadına eşitlik, inadına demokrasi diyoruz.”
Daha sonra söz alan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu konuşmasında şunları ifade etti: “Bugün burada olan binlerce işçi kardeşim yaşanan bu tablonun sorumlusunun kim olduğunu biliyor. İşçi sınıfı sorumluları bildiği gibi sorumlulardan hesap soruyor. Yaşadığımız bu yoksulluğun, açlığın, işsizliğin hesabını soruyoruz. Belediye işçisi kardeşlerimizi gerçek kadroya kavuşturmak ve bunun için bu mücadeleyi vermek bizim boynumuzun borcudur diyoruz. Hep birlikte buradan tüm Türkiye’ye gerçekleri söylüyoruz. Yaşadığımız kara tabloyu ortadan kaldırmak için mücadele veriyoruz. Gelirde adalet, vergide adalet diyerek bu mücadeleyi büyütüyoruz. Hayat pahalı emek ucuz, bu böyle gitmez. Bu topraklarda zalimin zulmüne son vereceğiz” dedi.
En çok “Hükümet İstifa” sloganlarının duyulduğu güçlü ve coşkulu bir yürüyüşe sahne olmakla birlikte Millet İttifakı’nın çizdiği sınırların ötesine geçemeyen, sınıfın geri kalan kesimlerini katmayı hesap etmeyen, ekonomist bir söylemin hakim olduğu, siyasal akımlara bayrak pankart yasaklarının geçerli olduğu bu miting şiarında ortaya konulan “ezdirmeyeceğiz” iddiasının altını dolduramadı. Şu anda sınıf hareketi ve solun önünde duran parlamentarist kurtuluş reçetelerinin ve burjuva muhalefetin ötesinde ve bir adım ilerisinde herhangi bir önermenin ifade edilmediği bu miting genel bir alım gücünün azalması, hayat pahalılığı, enflasyon teşhiri dışında esasa dair bir şey söylemekten ziyade, görev savma kabilinden ve Genel-İş’in kendi açısından gücünü gösterdiği bir işlev ve nitelikten fazlasına sahip olamadı.
İzmir’den Komünistler