Ekim Devrimi Tartışmaları’nın son oturumu olan “Devrimci Odak İhtiyacı” oturumu Köz ve Mücadele Birliği’nin katılımıyla gerçekleştirildi.
İlk tur sunumunda Köz konuşmacısı: “Devrimci parti derken bir yandan savaş kapasitesine, hükümeti bir darbeyle alaşağı etme gücüne sahip, öte taraftan emekçiler arasında geniş bir örgütlenmeyi sağlayacak esnekliğe haiz ve aynı zamanda güncel sorunlara karşı taktik manevralar üretme maharetini gösterebilen bir partiyi anlıyoruz.” dedi. Lenin’in parti örgütlenme modelinde Ne Yapmalı’nın örnek alınması gerektiğinden, birleşmek için önce ayrım çizgilerini çekmenin elzem olduğundan bahsetti.
Bu sorunun üzerinden atlandığı zaman kendi kısmi faaliyetini büyüterek nitelik kazanma yanılgısına sapıldığını belirtti. Türkiye’de de durumun benzer olduğunu, sınırlı sayıdaki devrimcilerden müteşekkil yapıların herhangi bir partileşme stratejisi ve süreci tarif etmeden ilerlediklerini, bir noktada da kendinden mülhem bir şekilde ya kendilerini parti inşa örgütü ya da parti ilan ettiklerini aktardı.
Ardından Gezi’de devrimci parti yoktu veya mevcut duruma önderlik edecek bir partinin olmadığını ifade etmenin, devrimci partiyi dört başı mamur, yenilmez bir parti olarak tarif etmek anlamına gelmediğini; devrimci bir partinin küçük veya güçsüz olabileceğini anlattı. Devrimci partinin alamet-i farikasının kendisi önderlik edecek güce sahip olmasa dahi önderlik iddiasında bulunabilmesi olduğunun altını çizdi. Bugünkü devrimci odak tartışmalarından da görüleceği üzere bu iddiaya sahip bir partinin Türkiye’de olmadığını belirtti. Böyle bir parti olmadığının ikinci bir kanıtının da dağılan eylem birliklerinin ardından hiçbir akımın sorumluluk alarak bir parti gibi “buraya biz önderlik edecektik, bizim önderlik edemememizden kaynaklı olarak dağıldı” diyen bir akım olmaması olduğunu söyledi.
Komünistlerin Birliği’nin mücadelesinin devrimci bir partinin kuruluş kongresini örgütleme mücadelesi olduğunu, bu esaslı sorunu çözüme kavuşturma davasını sürdürdüğünü belirtti. Aynı zamanda buna paralel ve uygun olarak parti olma iddiasındaki akımlara iddiaları gereği önderlik etme çağrısı olduğunu söyledi. Komünistlerin Birliği’ni savunanlar olarak Türkiye devrimci hareketinde bulunan diğer akımlarla eylem birliklerinde bir araya gelmeyi amaçladıklarını, bu eylem birliklerini devrimci parti sorununu çözecek birlikler olarak değil, bu sorunu tartışma, propagandasını yapmak için bir zemin olarak ele aldıklarını aktardı.
Ardından söz alan Mücadele Birliği konuşmacısı, 70’lerde birlik kurulamamasının sebebinin faşizme karşı mücadelede iktidar hedefinin terk edilerek kitle içinde yer alan faşist unsurlarla mücadele edilmesi olduğunu belirtti. 70’li yıllardaki devrimci odak ihtiyacının da devrimci partinin geç kurulmuş olması olduğunu söyledi. 90’lardan bu yana birçok devrimci eylem birliğinin örgütlendiğini, bunların pek çok farklı alanda başarı sağladığını belirtti. Devrimciler örgütlemese dahi işçi sınıfı hareketinde yükselişler olduğunu ancak bu yükselişlere devrimcilerin önderlik edemediğini, dönüştüremediğini belirtti. Kendilerinin de devrimcilerin birliğini savunduğunu söyledi. Bu kapsamda dergi platformunun ve başka bir dizi örneğin kurulduğunun altını çizdi. Devrimcilerin asgari politik birliği için öncelikli olarak iktidarı fethetme ilkesi ve birkaç temel programda uzlaşmak gerektiğinden bahsetti Neticede bugün önderlik etme iddiasına sahip bir parti olmadığını kabul etmek gerektiğini aktardı. Komünistlerin, komünist partilerin güç örgütlerine dönüşmesi sorununun pratik politika yapış biçimiyle alakalı olduğunu söyledi. 70’lerde ve 2013-2014 sürecinde ortaya çıkan imkanların başka bir düzeye taşınamadığının altını çizdi.
İlk tur sunumlarının ardından soru görüş bölümüne geçildi. Sorulardan sonra ikinci turun ilk konuşmasını Mücadele Birliği gerçekleştirdi.
Sunumda, ileri işçilerin komünist işçiler olduğunu, profesyonel devrimci olmalarının işçi karakterlerini değiştirmediğini belirtti. İleri işçilerin devrimin dayanacağı temel gücü oluşturduğunu belirtti. Devrimci güçler arasındaki dağınıklığın şekilsiz amorf birliklerle giderilemeyeceğini söyledi. BMG’nin daha kurulduğu anda sermaye ve devlet için bir korku kaynağı olduğunu saptadı. Sınıf içerisindeki dağınıklığın evvela giderilmesi gerektiğini, bunun da yığın örgütleriyle mümkün olacağını belirtti. Türkiye’de yükselen sınıf hareketinin iktidarı yıkacak seviyeye evrildiği yerde bu hareketi devrimci bir programla buluşturmak gerektiğini söyledi. Kendileri açısından kritik sanayi kentleri, yoksul kesimler ve Kürdistan ile buluşmanın, bağ kurmanın öncelikli bir hedef olduğunu aktardı. Parti var tespitlerinin partinin kesinlikle devrimi zafere taşıyacağı anlamına gelmediğini, Türkiye ve Kürdistanda birçok devrimci parti olduğunu, bunların kimi konularda bir araya geldiklerinin de altını çizdi. İşçi Emekçi Birliği kapsamındaki tartışmalarda, Mücadele Birliği’nin sınıfın içerisinde bir çalışma yapılmasını önerdiklerini ancak İEB bileşenlerinin daha çok siyasi çalışmalara ağırlık verdiklerini, bunu da değersiz bulmadıklarını belirtti. Aynı zamanda Kürdistan’ın sömürge olması sebebiyle birleşik devrim perspektifini benimsediklerine değindi.
Köz konuşmacısı ise ikinci tur sunumunda, Türkiye’deki tartışmaların bir parti sorununun eylem birliği sorunu olarak ele alınması şeklinde gerçekleştiğini anlattı. Bir devrimci parti yok dendiğinde bir yandan parti olmadan parti gibi davranmaya öte taraftan da parti olup parti gibi davranmamaya işaret edildiğini söyledi. Türkiye solunda hakim anlayışın devrimcilere bir adres işaret etmeden, bundan kaçınarak işçi kitlelerine gitmek, onlara önderlik etmek şeklinde olduğunu belirtti. Köz’ün genel anlamda bir devrimci parti değil, komünist bir partinin mücadelesini verdiğinin altını çizdi. Enternasyonalizm konusunda, dünya devrimi eşitsiz geliştiği için farklı ülkelerde devrimlerin farklı tempolarda ilerleyeceğine değindi. Türkiye ve Kürdistan arasında da Türkiye’deki komünistlerin ayrılma hakkını savunurken, Kürdistan’daki komünistlerin ise devrim yaparak birleşmeyi savunması gerektiğini; bunun da beraberinde iki ayrı örgütlenmeyi getirdiğini aktardı.
Politik iktidarın fethedilmesi gibi bir hedefin devrimci güç birliğinin asgari buluşma şartı olarak ele alınmasının yanlış olduğunu, kendisinden başka akımların bu politik hedefi savunduğunu düşünen bir akımın o akımlarla birleşmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’deki güç birliklerinin ise bu gibi çok derin programatik konular baz alınarak kurulduğunu ve bu sebeple de işlemez hale geldiklerine işaret etti.
Köz’ün çağrısının kendi dışındaki örgütlü güçlere dünyadaki tüm devrimci güçlerin istisnasız otorite olarak kabul etmiş oldukları Komünist Enternasyonal’in ilk 4 kongresini referans alarak geride kalan tüm meseleleri ortak bir zemindeki politik mücadelede bu referanslarla tartışmak; birlikte devrimci bir partinin kuruluş kongresini örgütleme mücadelesini vermek olduğunu söyledi.
İkinci tur konuşmalarının ardından oturuma son verildi.
İstanbul’dan Komünistler