20 Kasım 2022’de İzmir’de Ekim Devrimi etkinlikleri kapsamında Ekim Devrimi’nin dersleri ışığında seçimler ve solun durumunu ele alan bir panel düzenledik. Devrim yolunda düşenler için saygı duruşunun ardından ilk söz alan yoldaş, konuşmasında komünistler için burjuva diktatörlüklerinde gerçekleştirilen seçimlerin ne anlama geldiğini ve bunun Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında yaşayan komünistler için nasıl anlaşılması gerektiğini irdeledi.

Yıllardır süren ilhak ve işgal politikalarına karşın süren Kürt baharının ve yaşadığımız coğrafyada sonu gelmeyen devrimci başkaldırıların mevcut devrimci özü gösterdiğini belirten yoldaş, böyle bir durumda Rus Menşevikleri gibi “aman bir tatsızlık çıkmasın” lafızlarıyla seçimlerde veya seçimdışı zamanlarda burjuva partilerle işbirliğine gitmenin komünistler için anlaşılabilir ya da açıklanabilir bir durum olamayacağını, böylesi bir teslimiyetçi yaklaşımın her zaman emekçilerin ve ezilenlerin üzerindeki sömürü ve baskının katmerlenmesine yol açacağını ifade etti. Komünistlerin ancak proletarya diktatörülüğüne giden ve sonrasında devletin sönümlenmesini amaç kılan bir yolda emekçilerin ve ezilenlerin özgürlüğünü sağlayabileceklerini belirten yoldaş, bunun dışındaki, devrimi hedeflemeyen ve parlamentarist yordamların ancak devrim için istismar edilebileceğini vurguladı. 1905’te Bolşeviklerin bu saikle seçimleri boykot ettiklerini, daha sonra 1907, 1908 ve 1912’de ise seçimlere katılmakla birlikte amaçlarının seçilmek değil, tıpkı boykot ederken olduğu gibi seçim mekanizmasının bir parçası olduğu burjuva düzeni sabote etmek olduğunu belirten yoldaş, boykot veya seçimlere katılmanın dönemin durumuna göre taktik bir tutum olup her iki tutumda da asıl amacın burjuva diktatörlük sisteminin işleyemez hâle gelmesi olduğunun altını çizdi. Bolşevikler için seçimlere katılma amacının parlamentarizmi onaylamak değil tam tersine parlamentoyu sabote ederek işlemez kılmak olduğunu; boykotun da seçimlerden elini eteğini çekip bir köşede beklemek değil, tam tersine yoğun propaganda ile emekçi ve ezilenleri sandığın aldatıcılığı konusunda ikna etmek için yoğun kampanyalar düzenlemek anlamına geldiğini belirten yoldaş, yaklaşan 2023 seçimlerinde de komünistlerin bu tutumun takipçisi olacağını vurguladı.

Panelde söz alan diğer yoldaş da yaklaşan 2023 seçimlerinin burjuva diktatörlük düzenindeki dengeler açısından önemini vurgulayarak bu seçimlerde iktidardaki AKP-MHP bloğu ile muhalefette yer alan altılı masa bloğunun birbirlerinden farklı olmadığını anlamanın önemine dikkat çekti. Her iki bloğun da Kürtlerin özgürlüğü ve kendi kaderini tayin hakkı konusunda aynı şeyleri düşündüğünü belirten yoldaş, TC’nin Amed’de, Rojava’da, Bakur’daki ilhakçı tutumu Erdoğan tarafından sürdürülürken, bu tutumun en büyük destekçilerinden birinin “askerimizin ayağına taş değmesin” diyen Kılıçdaroğlu ve onun MHP’den kopma ortağı Akşener olduğuna dikkat çekti. Söz konusu iki burjuva bloğun ekonomi ya da göçmen işçiler konusunda da benzer yaklaşımları benimsediğine vurgu yapan yoldaş, emekçi ve ezilenlerin birbirinin baston değneği olan bu iki sözde farklı seçeneğe mahkum olmadıklarını göstermenin komünistlerinin boynuna borç olduğunu ifade etti. Seçim denkleminde HDP’nin taşıdığı kilit role dikkat çeken yoldaş, birbiri ile yenişemeyen iki burjuva bloğun kazanabilmek için HDP’nin desteğine muhtaç olduğunu, HDP’nin de bu bloklardan birine yakın durmasının bedelinin ezilenler ve emekçilerin seslerinin kısılması, Kürd’ün özgürlük istemlerinin sessizlikle karşılanması olduğunu, bunun kabul edilemeyeceğini ifade etti. HDP ve diğer sol partilerin seçimlerin ikinci turu konusunda yorum yapmaktan imtina ettiğini, kimse doğrudan altılı masaya destek vereceğini belirtmese de reformist solun elbirliği ile altılı masaya cumhurbaşkanlığı seçim desteği vermesinin çok olası olduğunu, bunu Roboski’yi Dersim’i Sivas’ı ve diğer birçok katliamı unutma pahasına yapmanın emekçilere ve ezilenlere ihanet anlamına geleceğini belirtti. Solun çok güçlü, sol içindeki devrimcilerin ise (reformistlere kıyasla) görece zayıf olduğu bir dönemden geçtiğimizi ifade eden yoldaş, bunun devrimcilerin ve komünistlerin seçimlerde burjuva bloklardan bağımsız bir tutum almasını engelleyemeyeceğinin altını çizdi. Komünistlerin solda hâkim olan burjuvazi ile işbirliği eğilimini faş etmek ve emekçilerle ezilenlerin sözünü duyurmak amacıyla seçimlere bağımsız katılacaklarını ifade eden yoldaş, bunun akıntıya karşı yüzmek anlamına gelse de bolşeviklerin izleyeceği biricik çizgi olduğunu ve olacağını vurguladı.

Sunumların ardından dinleyiciler yorumlarını ve sorularını dile getirdi. Bir dinleyici “Kürt baharı”nın 40 yıllık değil en az 150 yıllık bir bahar olduğunu ifade ederek Kürtlerin isyanının son birkaç onyıla indirgenmemesi gerektiğini belirtti. Bir başka dinleyici biri HDP ile diğeri HDP dışında seçim ittifakı yapan iki sol bloğun durumunu sordu. Bir başka dinleyici sol içindeki devrimcilerin ve komünistlerin herkesi karşılarına almak pahasına doğruları söylemek zorunda olduğunu vurguladı. Söz alan bir yoldaş seçimlerde komünistlerin ilk dört kongredeki tutumlarının işlendiği yazılar hakkında bilgi istedi. Bir başka yoldaş söz alarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önemini kabul etmekle birlikte meclis seçimlerinin de önemli olduğunu, olası bir sonucun cumhurbaşkanlığını bir bloğun, meclisi ise diğer bloğun alması olduğunu ve bunun sistemin kilitlenmesine hizmet edebileceğini belirtti. Seçimlerde komünistlerin Başur’da seçim çalışması yapıp yapmayacakları da soruldu. Bir başka dinleyici söz alarak 1960lardan günümüze uzanan çizgide Kürtlerin isyanının gelişiminden ve Batı’da Türkiyeli devrimcilerin yollarını nasıl çizdiklerinden söz etti.

Daha sonra söz alan sunum yapan yoldaşlar, soru ve yorumlara ilişkin genel bir değerlendirme yaptılar. Söz konusu değerlendirmede solda yer alan örgütlerin oluşturdukları seçim bloklarının önünde sonunda altılı masaya destek verecekleri, bunun hazin bir durum olmakla birlikte şaşırtıcı olmadığı vurgulandı. Komünistlerin Kürdistan’ın herhangi bir bölgesinde Türkiye seçim çalışması yapmayacağı belirtildi. Kürt baharı ile ilgili yapılan vurgu, nüanslara bu çerçevede gönderme yapmanın gerekmediği belirtilerek desteklendi. Soru ve yorumlara ilişkin değerlendirmenin ardından etkinlik sona erdi.

Etkinlik hem içerik ve konu hem de katılımcıların konuya ilgileri bakımından canlı ve verimli geçti. 25 kişinin katıldığı etkinliğin duyurusunu daha güçlü yapabilsek katılımın ve canlılığın artacağı muhakkaktı, ne var ki hem seçime ilişkin kimi kafa karışıklıklarının giderilmesi hem de Ekim Devrimi’nin ışığına sahip çıkan komünistlerin 1917’deki heyecanları ile yaptıklarını söyleyip söylediklerini yapacaklarını güçlü bir şekilde vurgulaması etkinliğe katılan herkes için güç verici oldu.

Komünist Bir Dünya Kuracağız!

İzmir’den Komünistler