1 Ekim Pazar günü HPG’nin Ankara Kızılay’da gerçekleştirdiği eylemin akabinde İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla hemen ertesi gün aralarında HDP il sözcüsü ve üyelerinin de bulunduğu 20 kişi gözaltına alındı. Yapılan gözaltılara ilişkin HDP İstanbul İl Örgütü 2 Ekim Pazartesi günü saat 16.00’da HDP İstanbul İl Binası önünde “HDP Algı Operasyonlarınızın Aracı Değildir, Demokratik Siyasette Israr Ediyoruz!” şiarlı basın açıklaması çağrısında bulundu.
Köz’ün arkasında duran komünistler olarak biz de basın açıklamasına destek vermek için HDP İstanbul İl Örgütü binasına gittik. Basın açıklaması çağrısı henüz birkaç saat önce yayınlanmış olduğu için dövizlerimizi getiremedik. Aynı zamanda her ne kadar basın açıklamasının gerçekleşeceği saatte HDP İl Örgütü’ne ulaşmış olsak da, binanın etrafında polis ablukası ve barikatlarla karşılaştık. Bu sebeple, basın ve sol siyasetlerden gelen bir grup kişi ile birlikte barikatın diğer tarafında kaldık. Polis, basın açıklaması henüz gerçekleşmeden bina önündeki kitleye saldırdı ve en az 17 arkadaşımız gözaltına alındı.
Bugünkü basın açıklamasının şiarına dönecek olursak, basın açıklaması için bu şiarın seçilmesi esasında HDP’nin öteden beri var olan ancak iç savaşın başlamasıyla birlikte ivmelenen tutumunun açık bir yansıması. Dün HPG’nin gerçekleştirdiği eyleme karşı hükümetin HDP’ye saldırmasına verilmesi gereken karşılık, HDP’nin demokratik siyaset yaptığı yani dolayısıyla bu gibi “antidemokratik” eylemler nedeniyle de saldırıya uğramaması gerektiği değildir. Zira emekçilerin, ezilenlerin siyasetini yürütenler, ezilenlerin ezenlere karşı uyguladığı şiddeti hiçbir zaman kınamaz, bu eylemleri de burjuva demokrasisinin sınırları içerisinde ele alıp değerlendirmezler. Demokratlığın, demokratik siyasetin ölçütünü burjuva siyasetin kapsamında, onun yasalarıyla değerlendirenler bugün HDP’ye ve ESP’ye yönelik saldırılara karşı duramazlar. Zira HDP’nin Türkiye parlamentosunda bulunması dahi Türkiye’nin “demokratik” kapasitesini çokça aşan bir durumdur. Buna karşılık yapılması gereken bu devletin demokratik alanında siyasette ısrar değil, emeçi ve ezilenleri kendi talepleri etrafında örgütlemek, bu demokrasiyle taban tabana zıt olan bağımsız devrimci siyaset etrafında emekçileri seferber etmektir.
Türkiye’de bugün devrimci bir partinin yokluğunda devrimciler, böyle bir seferberliği yaratacak, proletaryanın demokrasisini burjuva demokrasisinin karşısına, sovyet cumhuriyetini gerici cumhuriyetin karşısına dikecek araçtan yoksundurlar. Köz’ün arkasında duran komünistler olarak bu partiyi yaratma mücadelesini omuzluyor, ‘Bütün ülkelerin komünistleri birleşin’ çağrımızı yineliyoruz.
Beşiktaş’tan Komünistler