Gayrettepe’de uzun zamandan beri ilişkimizi sürdürdüğümüz biri işçi avukat, biri üniversite faaliyetinde ilişki kurduğumuz iki Köz okuruna ev ziyareti gerçekleştirdik.

Arkadaşımız, mesleğe yeni başlayan avukatların düşük ücretlerle çalıştırılmasına, Erdoğan sorunu ve Kürt ulusunun bağımsızlık mücadelesi üzerine fikirlerini dile getirdi. Kürt ulusunun bağımsızlık mücadelesine önderlik etme iddiasında olan hareketlerin halkın gerisinde kaldığını söyledi. Erdoğan’ın yaygın kanaatin aksine güçlenmediğini, bir rejim krizi içinde olduğunu, devletin hiç olmadığı kadar politikleştiğini, devletin bu politik parçalı yapısının Erdoğan’ın manevra kabiliyetini kısıtladığını ve iç savaşın bu krizden kurtulma çabası olarak doğrudan krizin bir ürünü olduğunu dile getirdik. Bu yönetme kabiliyetini yitirmiş devletin aksine durumun devrimcilerin lehine olduğunu ifade ettik. Kürt ulusunun bağımsızlık mücadelesinin tarihsel kökenlerine değinerek Kürdistan’da her vakit mevcut olan devrimci dinamiklerin bugün de sürdüğünü, tüm parçaları birleşmiş, bağımsız bir Kürdistan’ın ancak devrimle kurulabileceğini ve devrime önderlik edecek bir devrimci partinin yaratılmasının zorunluluğundan bahsettik.

Sohbetimizin sonlarına doğru burjuva devriminden neyi anlamamız gerektiği ve Türkiye’de burjuva devriminin ne zaman olduğunu konuştuk. Arkadaşımız 1923’ün burjuva hukuku bağlamında bile kurucu iktidar vasfına sahip olmadığını ifade etti. Burjuva devriminden anlamamız gerekenin yasa yapma kabiliyetine sahip bir meclisin varlığı olduğu ve 1908 devriminin bu özelliklere sahip olduğunu, 1923’ün ise 1917’deki Ekim Devrimi’nden yayılan kızıl dalganın yayılmasını engellemek için İngiliz emperyalizminin desteklediği bir karşı devrim olduğunu ifade ettik. 1908 ve 1923’ün burjuva devrimi niteliklerine sahip olup olmadığının hukuken ele alınmasına dair neler yapabileceğimizi konuşmak üzere sözleşerek ayrıldık.

Üniversitelerden Komünistler