17 Aralık Perşembe günü Gazi Mahallesi’nde, Partizan, SMF, Devrimci Parti, ESP, Mücadele Birliği ve Alınteri tarafından “faşizme karşı birleşik mücadele” konulu bir panel gerçekleştirildi.

Panelde ilk olarak Devrimci Parti temsilcisi konuştu. Panel öncesinde polis ablukası ve engellemelerin mevcudiyetine atıfta bulunan konuşmacı, bunun birleşik mücadelenin kendisine bir saldırı olduğunu ifade edip Türkiye’nin devrim meselesinin birleşik devrim meselesi olduğunu vurguladı.

Ardından Alınteri temsilcisi konuştu. AKP’nin saldırılarıyla birlikte toplumun yarısından fazlasının karşıt olduğu bir rejimin ve devasa bir dinamiğin mevcut olduğunu söyleyen temsilci, öznelerin tek başına bu dinamiği örgütleyemediğini söyledi. Bu nedenle bir araya gelmenin bir zorunluluk olduğunu ifade etti.

Devamında ESP temsilcisi söz aldı. Son beş yılın kısa bir muhasebesini çıkararak bu süreçte faşizmin en azgın dönemiyle karşılaştığımızı belirtti. Tüm çıplaklığıyla görünen faşist bir rejimden bahsetti. Ardından iktidarın yönetememe krizi yaşadığını belirterek bundan doğacak dinamikleri örgütleyecek özneye duyulan ihtiyacın altını çizdi.

Daha sonra Mücadele Birliği temsilcisi söz aldı. Türkiye’de faşizmin 12 Eylül’le birlikte kurumsallaştığını söyleyen konuşmacı, bunu değiştirecek olanın seçim değil iç savaş olduğunu vurguladı. Hâlihazırda Türkiye ve Kürdistan’da iç savaşın ve devrimci durumun mevcudiyetinin altını çizdi. Kitlelerin, devrimcilerden önderlik beklediğini vurgulayan konuşmacı “bu önderliği Gezi’de ortak bir program oluşturarak yapabilirdik, hala da yapabiliriz” diyerek yan yana gelen kurumların ortak bir programla kitlelere gitmesi gerektiğini belirtti.

Sonrasında SMF temsilcisi söz aldı. Faşizmin AKP iktidarıyla başlamadığını, devletin kurucu mirasında yer aldığını belirten konuşmacı, bunun bazen açık bazen kapalı şekilde metot farklarıyla uygulanabildiğini söyledi. Devrimci durumun nesnel bir mesele olduğunu ama tek başına yeterli olmayıp sübjektif olarak da devrimci bir önderliğinin devrim için şart olduğunu belirtti. Devrimci dinamiklerin devrimin müttefikleriyle buluşması gerektiğini söyleyen konuşmacı, bu birleşik mücadele perspektifi için gereken birikimin de mevcut olduğunu söyleyerek konuşmasını bitirdi.

Son olarak Partizan temsilcisi söz aldı. Devletin, saldırılarını arttırdığını söyleyen temsilci devrimci örgütlerin birleşerek buna alternatif olmaya çalıştıklarını söyledi.

Soru cevap kısmına geçildi. Bu birleşik mücadeleden nereye gidileceği, kitlelere bu toplamın kitlelere önderlik edip edemeyeceği soruldu.

Panelin ikinci kısmında KöZ adına söz alan yoldaş şunları söyledi:

“Öncelikle böyle bir süreçte panel yapıyor olmak önemli ve anlamlıdır. Sokağa çıkma yasakları, salgın koşulları ve polis baskısına rağmen. Bu sebeple paneli düzenleyenleri ve bu panele katılım gösterenleri kutluyorum.

Konuşmacıların konuşmalarında ortaklaştığı faşizm tespitinden öte bir tespit var. Devrimci durum tespiti. KöZ olarak Türkiye’de uzun süredir devrimci durum baş gösterdiği tespitini yapıyoruz ve devrimci durum sürekliliğini korumakta. Kitleler belirli şekillerde bunu göstermekte. Ancak biz biliyoruz ki her devrimci durum devrime yola açmaz her devrim de proleter devrimle sonuçlanmaz. Bunun yolu ancak bağımsız siyasetten geçer ve bu bağımsız siyasetin kitlelere mal edilmesinden geçer.

Bugün bir zeminde buluşulmuş olması ve birleşik mücadelenin imkanlarının aranıyor olmasını önemsiyoruz. Zira KöZ olarak yıllardır birleşik mücadele için çalışmalar yürütüyoruz. Bunun için çalışmalar yapıyor ve çağrılar yapıyoruz. 2019 yerel seçimlerinde burjuvaziden bağımsız bir hat örmek adına bir seçim çalışması yaptık ve bunu ortaklaştırmanın yollarını aradık. Korona döneminde sokağa davet ettik. Son olarak ESP ve akabinde HDP’ye yapılan saldırılara karşı birleşik mücadeleyi savunup sokakta bu saldırıları püskürtürüz dedik. Gereğini de yaptık. Burada bulunan bileşenleri de bu mücadelede ortaklaşmaya çağırdık.

Bu sebeple bundan sonraki herhangi bir mücadele birlikteliklerinde yer almayı önemsiyoruz ve buna kapımız açıktır. Temeli çürük cumhuriyet gerileyen hükümet yıkmadıkça yıkılmayacaktır. Yaşasın devrimci mücadele.”

Panel soruların cevaplanmasının ardından sonlandırıldı.

Komünistler olarak faşizm tespiti yapanlardan ve faşizme karşı birleşik mücadele çağrısı yapanlardan farkımız belirgin olarak görünmektedir. Hareket etmek ve eylemli mücadeleye geçmek için herhangi bir birliğin kurulmasını beklemedik. Biz harekete geçelim başkaları da olursa ortaklaşırız dedik. Her daim ezilenlere burjuvaziden bağımsız siyaset taşımayı önümüze koyduk. Bunları yaparken elbette kitlelere önderlik edeceğimiz ve kitleleri harekete geçireceğimiz yanılsamasına kapılmadık. Komünist bir parti olsaydı nasıl hareket ederdi bunu gösterdik. Böyle bir partiyi, Komünist Enternasyonal’i yaratan parti gibi Leninist bir parti kurmayı amaç edinenler kuracaktır.

Platformumuzun “acil görevi” Komünist Enternasyonal’in ilk 4 kongresine uyan ve ilk 4 kongreyi kendine kılavuz edinen komünist bir parti inşa etmektir. Görevimizin devrimci durum ile daha da acilleştiğinin bilinciyle hareket edeceğiz.

Komünist Enternasyonal’in yere düşen kızıl bayrağını kaldıracağız.

Yaşasın Komünistlerin Birliği!

Kadıköy’den Komünistler