6 Şubat’ta gerçekleşen Maraş merkezli, etkileri Türkiye, Kürdistan ve Suriye’den hissedilen deprem devletin sınıf karakterini ortaya sermekle kalmadı. 19 Ağustos’tan farklı olarak devletin; bir rejim krizi içinde debelenen, bütünlüklü bir işleyişten yoksun hâlini de göz önüne serdi. Yine 19 Ağustos’tan farklı olarak 6 Şubat, rejimin yeniden yapılandırılmasını ivmelendirmeye hizmet etmedi. Aksine 6 Şubat’tan bu yana, kendini bu yeniden yapılanmanın odağı olarak sunan Amerikancı muhalefet bloğunun daha başından nasıl çatlak ve kriz içinde olduğu daha gözle görülür oldu. Gelgelelim 19 Ağustos’ta olduğu gibi 6 Şubat’ta da sol akımların ezici çoğunluğu düzen tamirciliğine soyunan “şimdi dayanışma zamanı”, “şimdi yaraları sarma zamanı” gibi şiarlarla devrimci siyasetten kaçan bir tutum benimsediler.

Komünistler olarak aslolanın devrimci siyaset olduğunu, devrimci siyasetinse devrimci örgütle yapılacağını hep vurgulasak da bu gibi dayanışma faaliyetlerine hiçbir zaman dudak bükmedik. Emekçilerin kendi dayanışması için yarattıkları örgütlenme ve koordinasyonlar için devrimcilere gerek olmadığını, devrimcilerin işinin emekçilere siyasal gerçekleri açıklamak olduğunu göstermek için bilakis her zaman bu gibi dayanışmaların içinde yer almaya, içinde yer aldığımız kitle örgütlerini bu doğrultuda harekete geçirecek şekilde sorumluluk almaya çalıştık.

Gülsuyu’nda siyasi faaliyet yürüten komünistler bu doğrultuda bir koordinasyon örmeye çalışan mahalle meclisi toplantılarını takip ediyoruz. Mecliste yeni depremlere hazırlıklı olmak için arama kurtarma ve ilkyardım eğitimleri gerçekleştirmek adına planlanan çalışmalarda sorumluluk aldık. Meclisin bu kararlarının yanı sıra, anne-çocuk ilkyardımı için özel bir çalışmayı kendi imkânlarımızdan faydalanarak mahallede gerçekleştirebileceğimiz önerisinde bulunduk. Bunun yanı sıra meclise, zaten ilk etapta profesyonel bir arama kurtarma eğitiminden ziyade temel ilkyardım şeklinde gerçekleşecek eğitimlerin dışında, ilk önlem olarak mahalledeki emekçilerin evlerindeki eşyaları sabitlemek gibi tamir işlerini gerçekleştirmeyi mahalle meclisine önerdik. Bu vesileyle böyle bir koordinasyonun kurulmakta olduğunun bilgisini kapı kapı dolaşarak aktarma imkânı olduğunu belirttik. Bu önerimiz başta olumlu karşılandı, ancak mahalle meclisinin bu çalışmayı kararlaştırmaması hâlinde meclis dışından ve içinden ilişkilerimizle bu çalışmayı başlatmayı önümüze koyduk.

Elbette komünistler olarak işimiz “devlet nerede” diyerek devleti göreve çağırmak, devlet otoritesine duyulan güveni beslemek değil. Devletin olmadığı yerde emekçilerin iktidarının her zamankinden daha yakıcı bir gündem olarak karşımızda durduğunu, burjuva değil proleter bir çözümün mümkün olduğunu emekçilere anlatmayı amaçlıyoruz. Kırıntıları değil, dünyayı istiyoruz, alacağız!

Gülsuyu’ndan Komünistler