HDP Gençlik Meclisi’nin 3. Olağan Kongresi 26 Aralık Pazar günü Diyarbakır’da gerçekleştirildi. “Şimdi Gençlik Zamanı!” şiarıyla düzenlenen kongreye biz de KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak katılım gösterdik.
Devrimci gençlik önderleri adıyla Mahirlerin, İboların, Denizlerin ve sonra da Kemal Pir, M. Hayri Durmuş, Ali Çiçek, Akif Yılmaz, Mazlum Doğan ve Abdullah Öcalan’ın gösterildiği kısa bir kolaj filmden sonra, misafirlerin isimleri sıralandı: Barış Anneleri, DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, DBP Eş Başkanı Keskin Bayındır ve Salihe Aydeniz, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDK, ÖHD, TÖP, KöZ ve birçok öğrenci dayanışması/inisiyatifi.
Dersim Dağ, Salihe Aydeniz ve Mithat Sancar’ın yaptığı konuşmalardaki vurgu gençliğin dimdik ayakta oluşuna ilişkindi. Sancar, gençleri teslim alırlarsa bu toplumun özgürlük ve demokrasi umutlarının da biteceğini ve gençlik sindirilirse bu ülkede özgürlük, barış, eşitlik mücadelesini engelleyeceklerini bildiklerini, bu nedenle de en çok gençleri hedef aldıklarını söyledi. Gençlerden de bu yüzden korktuklarını, bu düzeni değiştiren yürüyüşün öncüsünün ve kalbinin gençler olduğu için de korkmakta haklı olduklarını vurguladı. Gençlerin özel olarak hükümetin hedefinde olduğunu belirten Sancar, buna karşı çok uyanık olmak ve ciddi bir mücadele vermek ve kayyım rejimine karşı da mücadeleyi büyütmek zorunda olmak gerektiğini anlattı. Sancar, bu iktidarın, gençliğin ırkçı, tekçi ve faşist ideolojisine teslim olmasını, kariyerini düşünmesini, yandaş olmasını ve böylece geleceğini kurtaracak diye düşünmelerini istemesinden bahsetti. Bunun ardından, asıl geleceğin özgür ve onurlu yaşamda olduğunu söyledi. Bütün gençler bir araya geldiğinde ise, özgür gelecek ve demokratik bir ülkeyi inşa etmeyi hiçbir gücün engelleyemeyeceğini vurguladı. Bu iktidara karşı büyük demokrasi ittifakını kurma hedefiyle yürüdüklerini, bu ittifakın öncülüğünü de gençlerin yapacağını söyledikten sonra, Türkiye’nin ve Kürdistan’ın her tarafında özgür, laik, demokratik eğitim arzulayan, eşitlik isteyen, onurlu bir yaşam hedefleyen gençlerin asıl işi halledeceklerini vurguladı. Konuşmasının devamında, Sancar HDP’nin gençlik, kadın ve ekoloji partisi olduğunu, bu nedenle de HDP’ye saldırdıklarını ve yok etmek istediklerini söyledi. Kobane Kumpas Davası’nın amacının da bu olduğunu ve mücadele azminden, kararlılıktan ve fikriyattan korktuklarını anlattı. Yoldaşları zindanlara atıp zindanları işkence ve ölümhanelere çevirdiklerini çünkü bu iradeyi kırmayı amaçladıklarını hararetle belirten Sancar, ortak mücadelenin şart ve kurtuluş olduğunu, direnişten inşaya geçtiklerini, bu ülkeye büyük barış projesini getirecek olanın HDP olduğunu ve bunun da öncülüğünü gençlerin yapacağını söyledi. Bu büyük barış yürüyüşünü engellemenin uygulamalarından birinin de İmralı’daki tecrit olduğunu ve bu tecridin amacının da barışı engellemek olduğunu vurgulayan Sancar, bu iktidarın en büyük hırsızlığının gençliğin umudu ve geleceğini çalmak olduğunu söyledi. Sancar, HDP’nin gençlere vadedecek bir şeyi olamayacağını çünkü kararı verecek öncü olanın gençler olduğunu, partiyi denetleyecek olanların da hatta partinin de gençler olduğunu vurguladı ve ilk seçimde bu soyguncu ve yalancı iktidarı göndereceklerini, bu iktidar erken seçimi yapsın diye çağrı ve mücadelelerini sürdüreceklerinin sözünü vererek konuşmasını bitirdi.
Konuşmaların içeriğine ve yapılan vurgulara baktığımızda daha önceleri gazetenin muhtelif yazılarında yaptığımız tespitlerle uyuşan bir hat vardı. Bugün Erdoğan her fırsatta Millet İttifakı’nı parçalamak için HDP’yi gündem etmeye çalışıyor. HDP’nin siyaseti ne olursa olsun, Erdoğan HDP’yi Türkiye’yi bölmek isteyen, kendisini zorla koltuğundan indirmek isteyen bir siyaset olarak gösteriyor. Bunu yaparak Millet İttifakı’nı her fırsatta tutum almaya zorluyor. Millet İttifakı da HDP yüzünden bir açmaz içerisinde ve kendi tabanının oylarını alabilmek için HDP’yi dışlamak ve kınamak zorunda. Öte yandan HDP ise, bu durum karşısında “2023’te Erdoğan’ı göndermek” planının bozulmaması için Erdoğan’ın elinde Millet İttifakı’na karşı bir koz olmamaya çalışıyor. Bu nedenle hiç görünmemesi, duyulmaması ama aynı zamanda kendi tabanını sandığa taşıması gereklidir. Bugün kongrede gördüğümüz tutumun arkasındaki siyasi akıl da buna işaret ediyor. Bugün HDP kadın, ekoloji, gençlik partisi olarak konuşuluyor, Türkiye’de “faşist” Erdoğan karşısında duran herkes geniş bir demokrasi ittifakından bahsediliyor, Abdullah Öcalan’a uygulanan tecritten bahsediliyor. Fakat “Kürdistan lafzından rahatsız oluyorum”, “Kandil’i bombalayacağım” diyen Kılıçdaroğlu’ndan bahsedilmiyor. Selahattin Demirtaş’ı kanlısı ilan eden Meral Akşener’den bahsedilmiyor, demokrasi ittifakından bahsedilse de Cumhur ve Millet ittifakları arasına bir ayrım koymadan ikisine karşı da bağımsız bir tutumdan bahsedilmiyor. Fakat bizler kongre alanında sohbet etmek imkanı bulup gazetemizin “HDP’siz Seçim Olmaz” başlıklı sayısını verdiğimiz militanlarla tartıştığımızda seçimlerde alınması gereken tutum hakkında ortaklaşıyoruz. HDP’nin neden bizim sözünü ettiğimiz bir ittifak içerisinde olmadığını söylediğimizde birkaç cevap aldık. Tartıştığımız kişiler ya HDP’nin zaten sol bir ittifak arayışında olduğunu, Demirtaş’ın mektuplarından da zaten bunun anlaşılması gerektiğini söylüyor ya da böyle bir ittifak için HDP’nin o kadar da gücünün olmadığından bahsediyorlardı. Biz de halihazırda bahsedilen bir sol ittifakın HDP’nin kimliğini gizleyerek “emekçi” siyaseti potasında erittiğini söyleyerek bugün emekçilerin sorunlarından bahsedebilmek için, asgari ücretten, insanca yaşamdan söz edebilmek için önce Kürtlerin esaretine ses çıkarmak gerektiğini belirttik. Aynı zamanda HDP’nin gücüne dair de HDP’nin bugün Türkiye siyasetindeki en kilit rolde olduğundan, hükümet kurdurmayacak bir gücü olduğundan bahsettik ve bunun bir gerçeklik olduğundan ve 7 Haziran 2015 seçimlerinde de yaşandığından bahsettik. Bunun devamında da 7 Haziran’dan sonra olanları da hatırlatmaya çalıştık ve Erdoğan’ın 7 Haziran sonrasında HDP’yi hedef tahtasına koyarak bir iç savaş başlattığından söz ettik. Bugün de yapılması gerekenin bu iç savaşın hedefinde olan HDP’nin kimliğini gizlemeye çalışan her türlü ittifaktan uzak durulması ve HDP’nin kendi siyasetiyle ön planda olduğu bir ittifakın örülmesi olduğunu dile getirdik.
Stant açmak için kitap, dergi, broşür, gazete ve bayrağımızı getirdiğimiz halde meclis alanında HDP’nin hiçbir bileşeninin de stant açmadığı ve açmayacağı, buranın Gençlik Meclisi Kongresi olduğundan ötürü siyasi yasakçılık nedeniyle değil örgütsel olarak buna uygun olmadığı söylendiği için standımızı açamadık. Kürsüde kısa bir konuşma yapmamıza da izin verilmediğinden ötürü, bizler, KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak mesajımızı buradan iletmek istiyoruz:
“Merhaba dostlar!
HDP Gençlik Meclisi’nin 3. Olağan Kongresi’ni KöZ olarak selamlıyoruz.
Ezilenlerin ve emekçilerin demokrasi mücadelesini büyütme iddiasıyla hareket eden HDP ve HDP Gençliği, başta Cumhur İttifakı olmak üzere bu düzenin tüm gerici güçlerinin hedefi olmuştur. Demokrasi mücadelesinin bu düşmanları, HDP’ye yönelik tüm saldırılarda ortaklaşmış, Kürtlerin esaretini perçinlemek için el ele vermişlerdir. Aynı güçler bugün HDP’yi görünmez kılmaya çalışmaktadır.
Tüm bunlar olurken bugün siyasi tutsaklar asılsız gerekçelerle içeride tutulmakta, can vermekteler. HDP’li belediyeler de dahil olmak üzere ülke genelinde atanmış kayyumlar koltuklarında rahat rahat oturmaktalar, sayısız belediye ve kurumu işgal etmekteler. HDP il ve ilçe binalarına her geçen gün yeni saldırılar düzenleniyor. İnsanca yaşamdan söz edenlerin büyük bir çoğunluğu ise Kürt halkının adını bile ağzına almaktan çekiniyorlar. Kürt halkının prangalarından bahsedemeyenler insanca yaşamdan da bahsedemezler.
Bugün tüm bu sorunlardan kurtulmaya giden yol, tabanının büyük çoğunluğunu ezilenlerin, emekçilerin, Kürtlerin oluşturduğu HDP’nin gerçek kimliğini öne çıkarmaktan geçer. Bu şiarla hareket etmemek, düzen ittifaklarından birine eklemlenmeye sebep olur. Oysaki ne Cumhur ne de Millet İttifakı yapıları gereği bahsettiğimiz bu sorunlara çözüm bulabilir veya bulmaya niyetlidir. Çözüm düzen ittifaklarına karşı birleşik mücadelededir!
Helalleşme çağrıları yapan gerici Millet İttifakı’nın sözcüsü Kılıçdaroğlu, aynı zamanda Kandil’i bombalamaktan söz etmektedir. Ne Cumhur İttifakı’nın, ne Millet İttifakı’nın, başta Kürtler olmak üzere, ezilenlere ve emekçilere en ufak bir yararı olmaz. Her iki gerici ittifak da Rojava’nın düşmanlarıdır. Rojava’nın düşmanlarına karşı sokaklarda, meydanlarda kitlesel birleşik mücadeleyi örmek asli görevlerimizdendir. Bu seçimlerde de ‘Ne AKP ne CHP’ şiarıyla hareket edip her iki turda da düzen ittifaklarına yedeklenmemek gerekir. HDP ile sınırlı olmayan bir sol ittifakla HDP adıyla seçimlere girip ‘Her iki turda da Rojava’nın düşmanlarına oy yok!’ çağrılarıyla eylemli mücadeleyi büyütmek gerekir.
Bu kongrenizin bu mücadeleyi daha yükseğe taşıyacağı umuduyla hepinizi coşkuyla selamlıyor, kongrenizde başarılar diliyoruz.”
Üniversitelerden Komünistler