12 Nisan sabahında, ‘Kobani Soruşturması’ kapsamında farklı illerden 91 HDP’li gözaltına alındı. Bunu müteakiben gözaltıları protesto etmek için HDP Kadıköy ilçe binası önünde bir basın açıklaması çağrısı yapıldı. KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak bizler de bu protesto eylemine “HDP Bağımsız Siyasetle Var Olabilir, Kitlesel Eylemlerle Savunulabilir”, “Ne Cumhur Ne Millet Tek Yol Devrim” ve “Savaştan Kaçarak Barış Olmaz Barış İçin Tek Yol Devrim” şiarlarını taşıyan dövizlerimiz ve flamalarımızla katılmak üzere HDP Kadıköy ilçe binası önünde yer aldık. Eylem başlamadan önce az sayıda da olsa bir grup insanın toplanması üzerine polisle yaşanan gerginlik, kitlenin ilçe binası içine doğru çekilmesine neden oldu. Kadıköy’de gerçekleşecek olan basın açıklamasının “Beyoğlu Kaymakamlığınca yasaklandığı” anonsunun geçilmesi rejimin bütünlüklü bir işleyişten yoksun olduğuna tanıklık etmesinin yanında basın açıklamasını yaptırmak istemeyenlerin zaafiyetini de göz önüne serdi. Orada bulunanlarca basın açıklamasını gerçekleştirmeye yönelik ısrarcı bir tutum gelişti. Komünistler olarak biz de bu tutumu sergiledik. Kitleyle birlikte “HDP Umuttur, Umut Dimdik Ayakta”, “Direne Direne Kazanacağız”, “Gözaltılar, Tutuklamalar, Baskılar Bizi Yıldıramaz” gibi sloganları atmakla birlikte “Kobane’de Düşene Dövüşene Bin Selam”, “HDP’li Siyasi Tutsaklara Özgürlük” sloganlarını attırdık. Netice itibarıyla basın açıklamasına izin verildi ve planlandığı şekilde olmasa da basın açıklaması mahiyetinde konuşmaların ardından eylem iradi olarak sonlandırıldı.

Bütünlüklü bir işleyişten yoksun halde olan 12 Eylül rejiminin bekçileri bir iç savaş başlatmış olsa da, bu iç savaşın muhataplarının temsilciliğine soyunanlar onların karşısına kararlı bir şekilde çıkmamaktadır. HDP’nin tabanındaki dinamiklerin militanlığı HDP çapındaki bir partinin Kadıköy ilçe binası içerisinde bir basın açıklaması gerçekleştirmekten çok daha ilerisini hayal ettirecek düzeydedir. İç Savaşın muhatabı olanlar, “Direne Direne” değil, seferberlik halinde kitlesel bir hareket yaratarak iç savaşı başlatanların karşısına dikildikleri zaman kazanacaklar. Bugün zaafiyet ve acziyet içinde bulunan 12 Eylül rejiminin ceberrut bekçilerini de ancak böyle bir hareketi burjuva odaklardan bağımsız yarattıkları takdirde süpürebilecekler. Emekçi ve ezilenler nezdinde umut yaratabilecek yegane gelişme de böyle bir hareketin devrimle taçlandırılması olacaktır. HDP böyle bir hareketi yaratmaya dahi kadir olmayan reformist bir parti olsa da barındırdığı dinamiklerden ötürü rejimin doğrudan karşısında yer almaktadır ve savunulmalıdır. HDP’nin kendisi bundan imtina etse de HDP’nin bağımsız siyaset yürüttüğü oranda, kitlesel eylemlerle savunulabileceğini öne çıkarmaksa rejimin doğrudan karşısına aldığı HDP dahil Türkiye’de devrimci bir parti bulunmadığı vurgusunu içerdiği takdirde anlamlı olacaktır.

HDP’li Siyasi Tutsaklara Özgürlük!

Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek!

Kadıköy’den Komünistler