Köz’ün arkasında duran komünistler olarak 14 Nisan Cuma günü Hisarüstü Mahallesi ve Boğaziçi Üniversitesinde gazete satışımızın ardından Hisarüstü Mahallesi’nde saat 20:00’de gazetemizin “Masanın Sol Bacağı Olmayacağız!” manşetli Nisan 2023 sayısının toplantısını gerçekleştirdik. 

Gazete toplantımızda Nisan sayımızda “Masanın Sol Bacağı” başlıklı Köz’ün Sözü’nü okuduk. Sözümüzün okunmasının ardından, ABD emperyalizminin gerileyişi, milletvekili seçiminde aldığımız tutum ve 71 Kopuşu’na ilişkin sorular geldi. 

ABD’nin gerileyişine ve seçimlere ilişkin gelen soruda, ABD’nin istemeyeceği bir şeyin, buna seçimlerin sonucu da dahil olmak üzere, Türkiye’de gerçekleşemeyeceği dile getirildi ve ABD’nin Erdoğan’dan elini çekişine dair tespitimizi açmamız istendi.  

Söz alarak, karşı devrim kampının bir tarafı olan Erdoğan’ın önce ABD’nin ve TÜSİAD’ın 12 Eylül Rejimini yeniden yapılandırmak ve TSK’yı dışarıda bırakmak, Kürt hareketini teslim almak için geldiğini fakat özellikle Kürtler hakkındaki görevini yerine getiremediği için ABD’nin ondan vazgeçtiğini anlattık. Burada ABD’nin dünyadaki gerileyişinin de etkisi olduğunu dile getirerek, Amerikan işgal kuvvetlerinin Afganistan’dan çekilmesinin ardından ABD’nin Ortadoğu’daki son yirmi yıldaki tüm girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlandığını örneklerle açıkladık. “Türkiye Amerikan emperyalizminin arka bahçesidir” ezberinin Türkiye solunda yaygın olduğunu belirttik. Emperyalizmin ABD emperyalizminden ibaret olmadığını ve dünyanın emperyalistler arasındaki yeniden paylaşım mücadelesinin giderek kızgınlaşarak devam ettiğini ifade ettik. Bunun son yaşanan Ukrayna-Rusya Savaşı’nda da görüldüğünü, aynı zamanda rejimin Erdoğan’ı süpürebilecek bir aracının da kalmadığını anlattık. ABD’nin Sri Lanka’dakinin aksine sokakta değil seçimle Erdoğan’ı göndermeyi tercih ettiğini söyledik, Gandi Kemal’in de bu doğrultuda getirildiğini ve ABD çizgisiyle uyumlu Amerikancı muhalefetin ortak adayı olduğunu dile getirdik. Karşı devrim kampının iki kutbunun arasındaki çatışmanın rejim krizini daha da derinleştirdiğini, Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’de güçlü ve örgütlü olan solun desteğine muhtaç olduğunu ve bu desteği de aldığını belirterek, devrimcilerin, emekçiden ve ezilenden yana olanların sınıf işbirliğini değil, proletaryanın sınıf savaşı yolunu tercih edip seçimlere tarafsız değil bağımsız bir şekilde müdahale etmesi gerektiğinin, emekçi ve ezilenlerin kitlesel seferberliğini büyütmek yolunda bağımsız bir cumhurbaşkanı adayı çalışmasını bir kaldıraç olarak kullanmak gerektiğinin altını çizdik. Köz’ün de bağımsız cumhurbaşkanı adayı çalışmasıyla bunu eylemli bir şekilde gösterdiğini, böyle bir adayın ve boykotun olmadığı bugünkü koşullarda da düzen partilerine hiçbir turda oy vermeme çağrısını yükselterek geçersiz oy propagandası yaptığını vurguladık.  

Milletvekili seçimlerinde YSP’yi neden desteklemediğimiz sorusuna ilişkin, 14 Mayıs’ta esas olanın Cumhurbaşkanı seçimi olduğunu, tali olanın ise milletvekili seçimi olduğunu dile getirdik. Bugün Cumhurbaşkanı seçiminde alınan sınıf işbirlikçi tutumun, milletvekili seçiminde sosyalist, devrimci, kızıl propaganda lafızlarıyla gizlenmeye çalışıldığını söyledik. Amerikancı muhalefetin dayattığı koşulsuz teslimiyet yolu olan reformist yolun aksine, Altılı Masa’nın sol bacağı olmayı hiçbir şekilde kabul etmediğimizi, düzen ittifaklarına hiçbir turda oy vermeyeceğimizi ve bu şiarları yükselteceğimizi anlattık. Cumhurbaşkanı seçiminde bu tutumu almayan ve burjuva ittifakları açık veya örtük olarak destekleyen hiçbir ittifakı, partiyi veya adayı milletvekili seçiminde desteklemeyeceğimizi açıklayarak, esas olan cumhurbaşkanı seçiminde düzen partilerini karşımıza alan tutumumuzu ikinci plana düşürmemek için milletvekili seçimlerini gündemimize de almayacağımızı ifade ettik. Köz’ün seçimlere dair bağımsız ve devrimci tutumunun bugün yeni olmadığını, bunu 2007-8 döneminden itibaren seçimlerde aldığımız tutumlarımızı ve nedenlerini anlatarak açıkladık. Yürüttüğümüz kampanya boyunca da öncelikli görevin komünistlerin birliği ile devrimci partiyi yaratmak olduğunun propagandasını yapmak olduğunu belirterek bunu hala yükseltmeye devam edeceğimizi ifade ettik.  

71 Kopuşu ve silahlı propagandayı veya gerilla savaşını neden tercih etmediğimize ilişkin gelen soruyu ise, silahlı propagandayı bir yöntem olarak benimsemediğimizi ancak gerilla savaşını ilkesel olarak reddetmediğimizi anlattık. Bolşeviklerin de içsavaş zamanında partizan savaşına başvurduklarını örneğini verdik. Proleter devrimci olduğumuzu, devrimin ise ancak komünist, Bolşevik bir parti öncülüğünde silahlı ayaklanma yoluyla gerçekleşeceğini açıkladık. 71-72 Kopuşu’na bir tek bizim sahip çıktığımızı, bu kopuşu amacına ulaştırmak için önümüzde duran görevin hala komünistlerin birliğini sağlayarak devrimci partiyi yaratmak olduğunu vurguladık. Bugün Millet İttifakı’nın arkasına dizilenlerin, seçimlerde bağımsız bir tutum dahi alamayanların bu kopuşu sahiplenemeyeceğini dile getirdik.  

Gelen arkadaşlarımızı 1 Mayıs pikniğimize ve Millet İttifakı’nın seçim mitingi gibi gerçekleşecek olan önümüzdeki 1 Mayıs’ta “Düzen İttifaklarına Hiçbir Turda Oy Yok!”, “Sınıf İşbirliği Değil Sınıf Savaşı!” şiarlarını daha güçlü bir şekilde yükseltmek gerektiğini dile getirerek kortejimize çağırdık.  

Gazete toplantımız format itibariyle biraz dağınık olmasına rağmen gelen yorumlar olumlu şekilde oldu. Bu toplantıların daha sık ve planlı bir şekilde yapılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz.   

 Üniversitelerden Komünistler