Cumhur İttifakı HDP’yi parlamenter yollarla geriletemetikçe daha da saldırıyor. HDP’nin Amerikancı muhalefet çevresinde kilitlenen tutumu kendisine yönelen baskıları püskürtmek bir yana dursun daha da hiddetlenmesine yol açmaktadır. HDP, en geniş seçim ittifakını kurmak adına sürdürülen eylemsiz bir çizgi ile değil, tutuklu ESP’lilere ve tüm siyasetçilere özgürlük, çözüm emekçilerin ve ezilenlerin Cumhur İttifakı’na karşı eylemli mücadelesinden geçer şiarını yükselterek savunulmalıdır.

 

Sokak muhalefeti en geniş kesimlerle ittifak kurularak yapılmaz. HDP, Kobane ayaklanmasının suçlusu olarak Erdoğan’ı göstermektedir ve Kobane eylemlerinin arkasında durmamaktadır.  Bunu yapmasının sebebi demokrasi mücadelesini millet ittifakının peşinde en geniş seçim ittifakıyla vermek istemesidir. Demokrasi mücadelesi Amerikancı muhalefetin peşine takılarak değil, ezilenlerin ve emekçilerin bağımsız mücadelesini örgütleyerek verilir.

 

Erdoğan’a karşı seçimle mücadele edilmez. Millet ittifakına yakınlaştığı ölçüde HDP bir seçim partisine dönüşmüştür. Erdoğan seçimlerle gitmeyecek. Erdoğan, CHP’nin kuyruğuna takılarak, faşist olduğunu gizlemeyenlerle ittifaklar kurarak gitmeyecek. Erdoğan’ı devirecek olan şey ancak ve ancak bağımsız sokak hareketidir. İlk yapılması gereken şey, HDP’nin Amerikancı muhalefetten bağımsız bir hatta seçimlere girmesini desteklemek ve sokak mücadelesini örgütlemektir.

 

Erdoğan’a karşı eylemli mücadeleyi savunanlar tutuklanıyor. Geçtiğimiz günlerde Erdoğan’a karşı mücadele sokakta verilir diyen 17 ESP’li tutuklandı. HDP’ye yönelik baskıları püskürtmek ESP’li tutsakların özgürlüğünü savunmaktan geçer. HDP’yi millet ittifakına yedeklemek isteyenler, ESP’li tutsakların özgürlüğünü savunamaz.

 

Bugün emekçi ve ezilenlerin ödevi Kobane’yi savunmaktır. Kobane emekçilerin, ezilenlerin ayağa kalkışının canlı kanıtı, ezilen ulusların ancak emperyalistlerden ve gerici diktatörlüklerden uzak durduklarında özgürleşebileceğinin en somut örneğidir. Bugün Kobane’nin adını ağzına alamayanlar, emekçi ve ezilenlerin birleşik mücadelesini örgütleyemez.

 

CHP’ye yakınlaşarak Kobané’ye destek olunmaz. CHP’nin Kobané meselesinde AKP karşıtı sözlerine kanmamak gerekir. CHP’nin Türkiye sınırındaki kuşatmanın kaldırılması yönünde tek bir talebi bile olmadı. CHP Kobané’ye destek eylemlerinden bir tanesine bile katılmadı. Kılıçdaroğlu her ağzını açtığında Kürtleri sokaktan çekilmeye çağırıyor. Buna karşılık Türkiye’nin Kobané’yi işgal etmesi için desteğini hiçbir zaman esirgememiştir.

 

Hepimiz Gezi’deydik derken Kobane’yi suç gören sol akımlar, seçim düşüncesiyle hareket etmektedir. Gezi solun geneli tarafından bir burjuva ayaklanma olarak, seçimlere kanalize edilebilir bir muhalefet hareketi olarak tarif edilmiştir. Bu vesileyle her akım tarafından desteklenmiş, Kobane ise herkesin seçim planlarının aksine bir sokak muhalefetinin önünü açma imkanından ötürü suç ve provokasyon olarak değerlendirilmiştir.

 

İç savaşın muhatabı emekçi ve ezilenlerdir. Tutuklama saldırıları da kayyumlar da iç savaşın bir parçasıdır. Demokratikleşme mücadelesini sandıkta ve kirli ittifaklarda arayanlar, emekçilerin ve ezilenlerin birleşik seferberliği önündeki asli engel olma görevlerini itina ile sürdürmektedirler. Sarayın sözde muhalifleri sadece Kürtler hakkında değil aynı zamanda kayyumlar karşısında da sessiz kalıyorlar. Kayyumlara, tutuklu ESP’lilere ve siyasetçilere sessiz kalanlarla bağımsız bir politik mücadele örgütlenemez.

 

AKP ile Birlikte 12 Eylül Rejimini Göndermek İçin
Varoşlarda Birleş Alanlarda Devleş!

 Kürtlere Özgürlük Orta Doğu’ya Barış!

 Tüm Siyasi Tutsaklara Özgürlük!

 Ne AKP Ne CHP Kurtuluş Birleşik Mücadelede!

 Kayyumlara Karşı Tek Yol Devrim!