Dün 21 Koşul gerçekliğini ve amacını ele almıştık. Bu koşulların kimi maddelerine bakacağız. Aynı zamanda referans tartışması eski yeni tartışması olarak ele alınamaz başlığını da irdeleyeceğiz. 21 Koşul değişmezken, siyasal koşullar da değişmez mi? Dışarıdan bakıldığında 21 Koşul eskiye hitap ediyor diye ele alınır ya da bugün 21 Koşul’u uygulama zamanı değil diye eleştiriler yapılmaktadır. Asıl tehlikeli olanlar da bugün 21 Koşul’u uygulamanın zamanı değil diyenlerdedir. Bu kesimler yükselen totaliter rejimlerin büyüdüğünü, Türkiye’deki faşizm dalgasının giderek büyüdüğünü dile getirmektedir. Buna karşı ise en geniş birliği örme çağrılarıyla burjuvazinin farklı katmanlarıyla ittifak kurmayı bir çözüm olarak sunmaktadırlar. “Devrimci mücadele barış zamanı yapılır, savaş zamanında böylesi bir mücadele yürütülemez, bu yüzden de barış koşullarını sağlamak gerekir” söylemlerinde bulunurlar. Bunlar Kautskyci bakış açısının ürünüdür.
Hali hazırda süren Suriye’deki savaşa yönelik de Türkiye solu “Suriye meselesi oranın iç meselesidir, Amerika ya da başka emperyalist güçler ve Türkiye buraya karışmasın” sözlerini söylemektir. Emperyalistlere karşı çıkıldığı kadar BAAS rejimine de karşı çıkılmalıdır. BAAS rejimine karşı çıkmadan, emperyalistler Suriye’nin iç savaşına dokunamaz söylemi, bu akımların oportünistliğini ve şovenistliğini gün yüzüne çıkarmaktadır. 21 Koşul’un bir diğer maddesi de bunların ipliğini pazara çıkarmaktır. Bugün “savaşa karşı barış” söylemini dile getirenlerin hepsi 21 Koşul’da hain olarak nitelendirilirler.
Peki 21 Koşul bugüne ışık tutmayan kararlar bütünü müdür? Bugün bu kararların ne kadar geçerli olduğu bugünkü siyasal sorunlar ve buna karşı alınan tutumlarla kanıtlanmaktadır. Bugün 1921 Anayasası gerici bir anayasadır demeyenler de PKK’ye ulusal kurtuluş hareketidir diyenler de 21 Koşul’a göre hareket etmemiş olur. Ordu içerisinde devrimci çalışma yürütme meselesine baktığımızda, orduda bozguncu bir mücadele yürütme zaruriyeti de 21 Koşul içerisinde yer almaktadır. Burjuvazinin silahlı aygıtını yerle bir etmek gerekir. Siyasal ajitasyon ve propaganda kime yönelik yapılır? Kazanabileceğimiz kesimlere yapılır, ordu içerisinde de kazanılabilecek öğeler mevcuttur. Ordu içerisinde de işçi ve köylülerden oluşan ve namlular elinde olan büyük bir kesim vardır. Salt bu bakımdan dahi ordu içerisinde bozguncu bir çalışma yürütmek zaruri ve bereketli olarak nitelendirilebilir. 1789 Fransız Devrimi’nde Bastille zindanlarının, ayaklananlar tarafından basılmasındaki amaç da oradaki silah deposundaki silahların ele geçirilmesidir. Silahları ele geçirmek ve silahları elinde bulunduran emekçileri örgütleyip devrim davasına katmak o günden bugüne geçerli olan bir meseledir.
21 Koşul’a göre sendika, kooperatif, dernekler de komünist bir çalışma yürütmeyen kimse Komünist Enternasyonal’e üye olarak kabul edilemez. Komünistler sendikal faaliyet yürütürken kızıl sendika yaratmakla mükelleftir. Kızıl sendika ile bürokratik sarı sendika arasındaki temel fark siyasi konulara dair alınan tutumların farklılığıdır. Devrimci tutum ise düzen ile uzlaşmayan düzene karşı yıkıcı olan bir tutumdur. Bugünkü sendikaların ise siyasal tutum almaya dair en ufak bir girişimleri olmadığı gibi, bu sendikalar içerisinde faaliyet yürüten siyasal akımların da böyle bir tutum aldırmaya yönelik pozisyonları yoktur. 21 Koşul’un kriterlerine göre sendikalarda, derneklerde, kooperatiflerde bu yönde komünist tutum almayanlar ya da oraları yönlendirmeyenler komünist olarak addedilemez.
Sorular:
1-Pratik olarak ordu içerisinde nasıl örgütlenir, militanlara nasıl ulaşılır?
2-Ekonomizm bataklığı nedir?
3-Siyaset yürütürken hep risk mi almalıyız daha iyi koşullarda siyaset yürütülemez mi?
4-Kominterne katılmanın 21 Koşulu’nun 20. maddesinde geçen “Komünist Enternasyonal’e üye olan parti ve örgütlerin merkez komite üyelerinin üçte ikisinin Üçüncü Enternasyonal’in İkinci Kongresi’nden önce enternasyonale katılmak gerekir diyenlerden olması gerekir.” şartının muhtevası ne anlam taşımaktadır?
5-Bugün ordu içerisinde çalışma yürütmenin ya da yürütmeyi amaçlamanın siyasal açıdan ehemmiyeti nedir?
6-21 Koşul’un 15. maddesinde özel koşullardan bahsediliyor bunlar nelerdir? Programa müdahale edecek özel koşul nedir?
7- Türkiye’de barış sloganı ne zaman başlamıştır ve bunu dile getiren zemin nedir?
Yanıtlar:
1)Şu an orduda siyasi faaliyet yürütmüyoruz. Orduda böyle bir çalışma başlatırsak iktidar namlunun ucundadır diyerek illegal bir çalışma yürütmemiz gerekir. Böyle bir çalışmayı önüne hedef olarak koyan ve bunun pratik örgütlenmesini sağlayabilecek olan bir parti yaratmaktır hedefimiz.
2)Komünist bir dünya hedefi olanlar olarak aynı hedef doğrultusunda olan militanlarla örgütlenirsek Leninist bir parti mücadelesi verebiliriz. Ekonomizm bir oportünizm şeklidir. İktidarı yıkma hedefi olmayan herkes ekonomisttir demekteyiz. İşçi sınıfının istekleri için mücadele veren küçük çıkarlar peşinde olan ve iktidar hedefi olmayanlar kitle kuyrukçularıdır. İmes Sanayi Sitesi’nde propaganda yaparken dahi iktidar hedefini savunmak gerekir.
3) Referanslarımızın net olması, politik faaliyetimizin güçlü ve etkili olmasını sağlamaktadır ve bu yüzden oportünistlerin içinde de reformistlerin içinde de mücadele yürütebiliyoruz. Biz değil diğer oportünistler bizimle siyasi faaliyet yürütürken kaygı halindedirler. Yürüttüğümüz politik mücadele hattı oportünistlerin yüzünü göstermek için bir araçtır. Kitle örgütlerinde herkesle çalışıp eylemlerde herkesle buluşmamız gerekir fakat Platform üzerinde amaç ve ilkelerde ortaklaşmadığımız kimseyle buluşamayız.
4)Böyle bir şartın koyulması, Komünist Enternasyonal’in geç kurulması ile alakalıdır. Çünkü Enternasyonal’in Ekim Devrimi’nin ardından kurulmuş olması bir çekim merkezi olmasına vesile olmuştur ve bir dizi oportünist akım Komünist Enternasyonal’e katılmak için başvuruda bulunmuş ve maalesef 21 Koşul henüz oluşturulmadığı için bu unsurlar enternasyonalde kendilerine yer bulabilmişlerdir. 21 Koşul da zaten bu oportünist unsurları ayıklamak amacıyla oluşturulmuş koşullardır. Bu koşul koyulurken, partilerin merkez komitelerindeki üyelerin aslında gerçekten komünizm davasına bağlı olanlardan oluşması ve bu davaya ihanet edecek olanların atılmaları amacıyla koyulmuştur.
5)Sol bütün gücünü örgütlenmemek üzere kullanıyor, böylesi bir atmosfer bizim devrimci bir temelde örgütlenmemizin paradoksal olarak önünü açmaktadır. Ayrıca ordu içerisinde devrimci ve bozguncu bir faaliyet yürütmeyi hedeflemek bu tasfiyeci ve devrim kaçkını atmosfer altında ne kadar büyük bir iddiaya sahip olduğumuzun daha net görülmesini sağlamaktadır.
6)Amaç ilkelerimiz ve referanslarımız nasıl bir program oluşturacağımızı belirler.21 Koşul’a göre Komintern’de belirlenen esasları baz alınarak, Türkiye’nin özgünlüğüne göre program belirlenmelidir. Komintern’in kararlarına itiraz edenler şu an “bu ilkeler gerekli ve geçerli değil” diyerek itiraz ediyorlar.
7)Türkiye’de tasfiyecilik 70’li yıllarda başlayıp bugüne kadar artarak tamamlandı diyebiliriz. Artan bu tasfiyecilik dalgasının etkisiyle barış cağrıları şu an herkesin yaptığı çağrılardır ve 90’larda daha yüksek sesle dile getirilmeye başlanmıştır. Barış nosyonunu yükselten sloganlar ise 80 darbesinden sonra hapishaneden çıkan solcuların etkisiyle artmaya başlamıştır.
1 Mayıs Mahallesi’nden Komünistler