HDP Ataşehir İlçe Örgütünde seçim sonrası değerlendirme toplantısı yapıldı. Yönetimin değerlendirme ve yönlendirme yapmak istemediğini örgütten yorum gelmesini talep ettiklerini söylediler.

Genel yorumlar, mahalledeki gençlik meclislerinin eskisi gibi faal olmaması, daha önceki gibi ev gezmelerinin yapılmaması, milletvekilleri adaylarının belirlenmesinin ve sıralamasının halkımızdan kopuk yanlış yöntemlerle yapıldığı  ve parti ve Selahattin Demirtaş’ın yeterince propagandasının yapılmaması üzerinde oldu.

Bir oy HDP’ye bir oy Demirtaş’a algısını tam yaratamadıklarını, 2. Tur için Erdoğan’ın karşısındaki adayı destekleyeceğiz gibi açıklamaların kafa karışıklığına yol açtığını, halka inemedikleri için başarısız adledilebileceklerini söylediler. Söz alan bir başka HDP’li tarafından  seçim öncesi çalışmalarda diğer sol siyasetlerin de kendilerini desteklediklerini söylemelerine rağmen  Köz dışında örgütlü bir çalışma yürüten olmadı dendi.

Köz adına söz alan yoldaş; KöZ olarak HDP’nin yada HDK’nın bileşeni değiliz. Bu topraklarda komünist bir partinin olmadığını savunuyoruz, asıl amacımızda böylesi bir partinin yaratılmasıdır.  Bu yüzden de HDP’nin bir bileşeni olmadık. Lakin eylem birlikteliklerinde ve seçim süreçlerinde HDP ile birlikte çalışmakta bir behis görmedik ve bunun doğru olduğunu, tüm sol hareketinde böylesi eylem birlikteliklerinde bulunması gerektiğini savunuyoruz. Seçimlere ilişkin geldiğimizde ise; HDP’nin potansiyelinin % 12 olup olmadığını sordu. Kasım seçimleri mi  yoksa bu Hazirandaki seçimler mi  daha fazla baskı altında yapıldı? Çok açıktır ki her ne kadar baskı olsa da kasım seçimlerindeki baskı kadar olmamıştır, bu nedenle de ortadaki oy kaybının baskıyla izah edilmesi doğru olmayacaktır. Demirtaş  %7 de kalıyorsa bunun sebebi kitleler değildir. Diyarbakır’da İnce’ye oy verilmesi moral bozukluğudur. Hesap soracak olan kitle, yenildik diyerek durdurulmuş oldu. Suç kitlenin değil, HDP’nindir. 2. Turda İnceyse İnce, Akşenerse Akşener desteklenmeli denilmemeliydi. Hem millet ittifakına yanaşmaya çalışmak, hem de söz konusu bir ikinci tur durumunda İnceye destek çağrıları yapmak ezilenlerin mücadelesini yükseltmez, aksine bugün olduğu gibi düzenin ve düzenin diğer tamircilerinin işlerine yarar. Kurulduğu günden beri başta Kürtler olmak üzere tüm ezilenlerin düşmanı olan, afrin ve kandil operasyonlarına onay veren bir CHP’ye  ya da, faili mechullerin mimarı olan iyi Partinin Akşenerine destek açıklamaları yapmak, Erdoğan ve AKP’den hesap soracak kitleyi düzen içi sınırlara çekip pasif hale getirmek ve bu güne kadar verilen mücadelelere ihanet etmek anlamından öteye geçmeyecektir. Ve maalesef Türkiye Solu, HDP başta olmak üzere böylesi bir tutumu savunmuştur. Bugünkü yenilgi psikolojisinin asıl sebebi de budur. Biz bu seçimlerde HDP’yi baraj altında bırakmak için ne gerekiyorsa yapmak gerekir, diyenlere karşı  bir zafer kazandık.  Erdoğan ve AKP nin parlamentodaki çoğunluğu kaybetmesi var olan rejim krizini daha da derinleştirmektedir.  Parlamentoya giren HDP’li vekillerin kürsüyü, bu krizi derinleştirmekten yana kullanmaları, sokaktaki kitle mücadelelerini yükseltmeleri yönünde tutumlar almaları gerekir.  Bu çizginin gereklerini yerine getirerek yerel seçimlere gitmek gerekir, bunu da tüm sol hareketlerle birlikte yapmazsak başaramayız. Kurulması gereken bir sol blokla bu sürecin işletilmesi, seçilen vekillerle geniş halk toplantıları yapılarak yerel seçimlerdeki adaylıkların halkla birlikte belirlenmesinin adımları atılmalıdır. Yoldaşın konuşmasının ardından diğer katılımcılarda söz almaya devam ettiler.

Söz alan diğer katılımcılar tarafından;  24 Haziran’da rejimin değişti, parlamenter rejime dönebilmek için demokrasi güçleriyle birlikte  durmak zorundayız.  Bakırköy mitingi dışında sahada organizasyon yoktu, barajı aştık ancak halk da o heyecan yok, koşullar CHP-HDP’yi sandıkta birleştirdi, genel merkez bu konuda yanlış yönlendirdi. İlk turda da İnce’ye oy verilmesine sebep oldu. AKP ve karşıtları arasında bir kutuplaşma söz konusuydu biz de buna dahil olmak zorundaydık. Biz bu kutup parçalarından biriydik ve bundan kopamazdık.  Bölgelerden HDP’ye Demirtaş’tan daha az oy gelmesi refleks olarak normaldir, ihanet değildir dendi.

Başka bir katılımcı; Bu iktidarın seçimle gitmeyeceği yeterince açıktı.  Baskın seçim açıklamasından sonra bu seçime girip bu iktidarı yenmeyi düşünmek bir hataydı. Seçim çalışmaları yıllar önceden belliydi yine son güne kadar bir proje yoktu dendi.

Seçim zamanında yurtdışında bulunan bir üye, HDP’nin yurt dışında bir müşahit bile bulamadığından bahsetti. Türkiye’de bir baskı vardı, seçim çalışması yapılamadı, yapılsa da hep engellenmeye çalışıldığından bahsediliyor ancak yurt dışında böyle  bir baskı yokken şartlar müsaitken neden propaganda çalışması yapılmadı dedi.

Son sözü alan il örgütünden HDP’li arkadaş, HDP’nin bir seçim partisi olmadığını sokak hareketinden geldiğini ve buna devam edeceğini söyledi.

Bütün bu konuşmaların ardından Köz’ün arkasında duran komünistler olarak seçim sürecinden önce ve sonrası boyunca bulunduğumuz söylemlerin ne kadar gerçeği yansıttığını bir kez daha görme ve diğerlerine gösterme fırsatımız oldu. HDP’nin CHP-İYİ PARTİ-SAADET PARTİSİ ittifakına sırtını yasladığını , İnce’nin başkan olamayışından kaynaklı kaybettik duygusuyla halkı evlerine tıkamasını, gereksiz bir hüzünle sessizleştiklerini gördük. 7 Haziran’da barajı geçtiği için zafer kutlayan HDP bu seçimde yine barajı geçmesine ve bir başarı yakalamasına rağmen CHP’nin en başından belli olan yenilgisini kendi yenilgisi gibi kabul ederek geri çekilmesi HDP’nin kendi kitlesine ve onu destekleyen diğer kesimlere karşı sorumsuz bir davranışı olarak görebiliriz. Kazanan halktır. Kaybedenler halkın önünü kesmemeli, gücünü sokaklara dökmesine ön ayak olmalıdır.

Devrim için Parti, Parti için Komünistlerin Birliği!

1 Mayıs Mahallesi’nden Komünistler