Bileşeni olduğumuz İşçi Emekçi Birliği 15-16 Haziran Ayaklanması’nın yıldönümünde Cevahir AVM önünde bir basın açıklaması düzenledi. Ayaklanmanın 54. yıldönümünde eylem “Yeni 15-16 Haziranlar’ı Yaratmak İçin Mücadeleye!” şiarıyla gerçekleşti. Eyleme; “Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek; Kürtlerin Esareti İşçilerin Esaretidir; Kayyımları Defetmek İçin 15-16 Haziran’ın Ayaklanma Yolundan Yürüyelim; Demokrasi AKP-CHP Pazarlığıyla Değil, 15-16 Haziran’ın Ayaklanma Yoluyla Gelecek; Hiçbir İşçi Sigortasız, Hiçbir İşyeri Sendikasız Kalmasın” şiarlı ozalitlerimiz ve flamalarımızla katıldık.

15-16 Haziran sendikal örgütlenmeye yönelik bir saldırıya yanıt olarak sendikaların öncülüğünde başlamış olsa da onu aşan bir ayaklanmaya dönmüş, sürece o gün de bugün olduğu gibi önderlik boşluğu damgasını vurmuştu. Aradan geçen 54 yılda bu topraklarda Gazi, Gezi, Kobane gibi bir dizi ayaklanma gerçekleşti ancak 15-16 Haziran gibi devrimci önderlikten yoksun bu ayaklanmalar nihai hedefine ulaşamadı. Devrimcilerin çıkaracağı ders de değişmedi. Köz’ün arkasında duran komünistlerin mücadelesi kendiliğinden gerçekleşen bu ayaklanmaları hükümete karşı kitlesel seferberliğe dönüştürecek devrimci partiyi yaratma mücadelesidir.

İstanbul’dan Komünistler

İEB Adına Okunan Basın Açıklaması:

Açlık, yoksulluk, sömürü, baskı kaderimiz değil!

Yeni 15-16 Haziranlar yaratmak için mücadeleye!

Kapitalist düzenin krizi her geçen gün derinleşiyor. Yaşam koşullarımız giderek kötüye gidiyor. Yoksullaşıyoruz, işsizlik, enflasyon, hayat pahalılığı artıyor. Ücretler enflasyon artışı altında erimeye, alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Açlık sınırı 19 bin, yoksulluk sınırı 62 bin liraya dayandı. Hükümet Merkez Bankası’nın talebiyle de, Temmuz ayında asgari ücrete ara zam yapılmayacağını, kaynak olmadığını açıkladı. Kaynak yok mu? Yandaş şirketlerin, holdinglerin milyonlarca lira vergi borçlarını silmeye gelince kaynak var! Yandaş şirketlere, holdinglere devlet bankalarından milyonlarca lira kredi akıtmaya gelince kaynak var! Yandaş şirketlere, holdinglere teşvik vermeye gelince kaynak var! Silahlanmaya, savaşa gelince kaynak var! Sıra işçilere, emekçilere gelince “kaynak yok” deniliyor. Oysa emekçilerden kesilen dolaylı, dolaysız vergiler, sömürüden elde edilen muazzam kârlar var. Sadece bizden çalınanın bir bölümünü istiyoruz!İnsanca yaşamak istiyoruz! Ücretli emek sömürüsüne dayalı kapitalizm sermayenin, burjuvazinin egemen olduğu düzendir. Bu düzende zengin daha zengin, yoksul daha yoksul olur. Bugün yoksullaşmamızın temel nedeni AKP/MHP yönetiminin izlediği sermaye yanlısı, işçi emekçi düşmanı politikalardır. Orta Vadeli Program, yeni ekonomi programı; sermayenin çıkarlarını gözeten, kemer sıkmayı işçilere, emekçilere dayatan, kendilerinin neden olduğu krizin yükünü işçilerin emekçilerin sırtına yıkma programıdır. Bu programda işçilere emekçilere biçilen rol alım güçlerinin daha da düşmesi, kazanılmış hakların gasp edilmesi, daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizliktir. Sermaye büyürken, şirketler, holdingler, bankalar kârlarını katlarken; bizler işçiler, emekçiler yoksullaşıyoruz. Diğer yandan sermayenin çıkarlarını koruyan devletin, siyasi iktidarın saldırılarını yoğunlaştırdığı bir süreçten geçiyoruz. Ekonomik ve sosyal yıkım saldırılarının önünü almak ve toplumun geniş kesimlerine gözdağı vermek için saldırdıkça saldırıyorlar. Sınıf mücadelesinin sertleşeceğini, ekonomik ve sosyal yıkım saldırılarına karşı mücadelenin yükseleceğini biliyorlar. Kendilerine göre önlem alıyorlar.

İstanbul’da 1 Mayıs’a, Taksim yasağı ve direnme iradesi damgasını vurdu. İktidarın baskı, yasak, savaş politikalarına karşı alanlara çıkan devrimci-ilerici güçler, işçiler, emekçiler, gençler tehdit ve saldırılara boyun eğmeyeceklerini gösterdiler. Sermaye devleti 1 Mayıs günü ve sonrasında gözaltı, tutuklama saldırısını devreye soktu. 1 Mayıs günü 200’ü aşkın kişi gözaltına alındı. 1 Mayıs sonrası yapılan ev baskınlarıyla gözaltına alınan arkadaşlarımızdan 76’sı tutuklandı.

AKP/MHP, DEM Partili seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıp yerlerine kayyım atamak için hazırlık yapıyor. İlk adım Hakkari’de atıldı. Hakkari Belediyesi’ne kayyım atandı. Yerel seçimlerin hemen ertesinde, Van’da kayyıma karşı Kürt halkının verdiği mücadele iktidara geri adım attırmıştı. Van direnişi de gösteriyor ki sadece sokakta verilecek mücadele iktidara geri adım attırılabilir. Mücadele bizim, yumuşama sizin! 31 Mart yerel seçimlerinden sonra, burjuva muhalefetiyle iktidarıyla siyasette yumuşamayı gündeme getirdiler. Burjuva klikler arasında kavga biçim form değiştiriyor. Yumuşamadan, normalleşmeden dem vuruyorlar. Burjuva siyaset yumuşarken, işçilere, emekçilere, ezilenlere, hak mücadelesi verenlere, hak arayanlara, devrimcilere, Kürt halkına saldırılar artıyor. İçeride kağıt üzerinde kalan hukuk uygulanmazken, dışarıda savaş yürütülürken iktidar saldırganlıkta sınır tanınmıyor. Kobane kumpas davasında ceza yağdırıldı. Kayyım uygulaması yeniden devreye sokuldu. Gözaltı, tutuklama terörü hız kesmeden devam ediyor. Burjuva klikler arasında yumuşamanın işçilere, emekçilere, ezilenlere bir faydası yoktur! İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, ezilenler, yaşam alanlarını savunanlar için değişen bir şey olmayacaktır. Düzen partilerinden, burjuva siyasetten, devletten; olumlu bir beklentiye sahip olmayalım! Bizi bizden başka kurtaracak güç yok! Devletin, iktidarın baskılarına, saldırılarına karşı direnmenin tek yolu sokaktır. Bundan 54 yıl önce İstanbul’da, İzmit’te işçiler sendikalar, toplu sözleşme, grev, lokavt kanununda hükümetin yapmayı planladığı değişikliklere karşı üretimi durdurarak sokağa çıktılar. 15 Haziran’da patlayan, 16 Haziran’da doruğuna ulaşan, iki gün süren görkemli işçi mücadelesi, ancak sıkıyönetim, onun ardından gelen yoğun saldırılarla durdurulabildi. Muazzam işçi direnişinin kendilerini aştığı gören sendika bürokratları da, hareketin durdurulmasında devlete yardımcı oldu. 54 yıl sonra da 15/16 Haziran büyük işçi direnişi izlememiz gereken yolu gösteriyor. Sermaye düzenin saldırılarına karşı, kazanılmış haklarımızı korumak, daha fazla hak almanın tek yolu topyekûn direniştir! Hak verilmez alınır! Sermaye düzeninin, iktidarın ekonomik, sosyal yıkım saldırılarına, savaş politikalarına, tutuklama terörüne karşı tek yol birleşik mücadeledir. Fabrikalarda, mahallelerde, hayatın her alanında örgütlenerek geleceğimizi birlikte kazanabiliriz. Sömürü ve baskıdan kurtuluşumuzu kimse bize vermeyecektir. İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır! Yaşadığımız tüm sorunların kaynağı kapitalist düzendir. Bu düzende çıkarları birbiri ile çatışan iki temel sınıf vardır. Bir tarafta üretilen tüm zenginliklere el koyan sermaye sınıfı, diğer tarafta ise tüm zenginlikleri yaratan işçi sınıfı yer alıyor. Sermaye sınıfının emeğin üzerindeki tahakkümüne son vermenin yolu ise işçi ve emekçilerin bir sınıf olarak mücadeleye atılmasıyla mümkündür. Fabrikalarda ve hayatın olduğu her yerde sömüren sınıfın karşısına işçi sınıfı olarak çıktığımızda hak ettiğimizi alabilir, sömürüye son verebiliriz. İşçi ve emekçileri, ezilen ve sömürülen kesimleri kapitalist sömürü düzenine karşı şanlı 15-16 Haziran direnişi ruhuyla örgütlenmeye, mücadeleye davet ediyoruz. Yaşasın 15 16 Haziran direnişimiz! Yeni 15-16 Haziranlar için ileri Yaşasın devrim ve sosyalizm mücadelemiz!

İşçi Emekçi Birliği