25 Ekim Cumartesi günü Aydınlı Mahallesi’nde “İşgale Karşı Nasıl Tutum Alınmalı” başlık Köz söyleşisi düzenledik. Söyleşi öncesinde Tuzla’da bulunan EMEP, HDP ve ESP’ye söyleşi çağrımızı ilettik. Söyleşiye HDP katıldı.

Söyleşide özetle şunları anlattık:

“Esas olarak bugünkü işgalin de dün Afrin’e yapılan operasyonun da amacının ilerlemek isteyen değil Erdoğan’ın Türkiye’de ki gerileyişini durdurmak olduğunu, Erdoğan’ın akan suyu tersine çevirmek istediğini belirttik. Yani başka deyişle Rojava’ya saldırmasını Amed’i susturmak istemesiyle ilişkili. Bu hamleleri MHP’nin zoru ve dayatmasıyla yaptığını da görmek gerekir. MHP ile yaptığı ittifak onu bu operasyonlara itiyor.

Bugün işgal en çok Esad’ın işine yarar. Kendi isteği ile boşalttığı Rojava’yı Kürtler kendi bayraklarını dikerek doldurmuştu. Bugün Erdoğan’ın işgali Esad’ın Rojava’yı Kürtlerle daha az pazarlık yaparak almasını sağlar. Esad gitti gidecek diyen Erdoğan’ın oraları Esad’a vermekten başka bir çıkar yolu yok. Esad’lı bir mutabakata razı olan Erdoğan Esad’ın elini güçlendiriyor.

PYD ise son günlerde herkesin söylediği gibi Suriye Demokratik Güçleri ile anlaşma gereği Suriye’nin 5. Kolordusu olacak.

Oraya başka ülkelerden desteğe gidenler ve gidecekler Suriye’nin bir parçasının savaşçısı olacak. Erdoğan PYD’ye saldırırsa Suriye devletine saldıracak demektir.

Bunun iki yönü var birincisi Erdoğan’ın elini boşa çıkarmak için Afrin’de olduğu gibi oraları boşaltın deniliyor. Diğer taraftan Esad rahatlıyor, PYD’nin geriye çekilmesi sağlanıyor. Geri çekilme sağlanan yerleri Erdoğan alsa bile orada varlığını sürdüremez. Güvenli bölge vs. deniliyor, hatta bunun olduğunu söylese bile güvenli bölge denilen yerde PYD’li 5. Kolordu ile karşı karşıya gelecek.

Diğer taraftan bu durum yavaş yavaş geri çekilen Kürtlerin elini zayıflatıyor. Erdoğan tümüyle başarısız mı olmuştur. Bu işgal Erdoğan’ın gerileyişini durdurmuş mudur? Hayır, rakiplerini arkasına alan Erdoğan var, rakiplerini nispeten etkisiz hale getirmiştir. Bir süre de olsa rakipleri karşısında değil arkasında duruyor. Millet İttifakı her ne derse desin bu işgale evet demiştir, gerisi teferruattır. Şovenizmin kurucu temsilcisi CHP’nin bu operasyona hayır demesini beklemek abes olur.

İşgale karşı tutumu CHP’den bekleyerek en zararlı çıkan sol ve ezilenler olmuştur. Erdoğan’ı geriletmek için solun veya HDP’nin aday göstermemesi, Erdoğan’a karşı Millet İttifakı’nı desteklemiş olması bugün bu işgalin önünü açmıştır. Sol asıl CHP’nin bu desteği vermesine omuz vermiştir. AKP’yi gerileteceğiz bahanesiyle CHP’ye karşı tutum almamak bugün onun işgale daha rahat evet demesine yol açmıştır. Yerel seçimler boyunca solun bu tutumunun AKP’nin gerilemesine değil solun gerilemesine yol açacağını söylemiştik. Seçimlerde savaşa, işgale evet diyen muhalefetin kuyruğuna takıldınız. Bu savaşa katkıda bulundunuz.

7 Haziran 2015’ten bugüne gerileyen artık tek başına iktidar olamayan Erdoğan’ı millet ittifakı değil ezilenler ve emekçilerin mücadelesi ve HDP geriletmiştir. Erdoğan İstanbul’u kaybedince daha fazla gerilememiştir. İstanbul’u Ankara’yı 2016 referandumunda kaybetmişti zaten bunu biliyordu. İkincisi CHP gibi Amerikancı bir muhalefetin ittirmesiyle devrilebilir mi? Hayır. Diğer taraftan ABD seçim dışında hiçbir yol denemeyin diyor. Türkiye’deki dinamiklerin farkında, incecik görünmez bir telin üzerinde yürüyen Erdoğan’ı seçimler veya parlamenter mücadele götürmez, tahtından indirmez. Parlamenter mücadele zayıflayan Erdoğan’ın ömrünü uzatır uzatmıştır da.

Savaşa hayır demek bugün için geç kalınmış bir hamle ve geç kalındı. Savaşı önlemek savaş öncesinde gerekirdi. Şovenizme destek vermemek gerekirdi. Bugün savaş başladıktan sonra savaşa hayır demek yerine bu savaşı iç savaşa çevirelim demek gerekir. Lenin’in sözüyle “Ya devrim savaşlara son verir ya savaşlar devrimlere yol açar” demek gerekir.

Bizim hedefimiz de bunu diyecek partiyi kurmaktır. Bugün herkes bu savaşa karşı ama kimse yan yana gelmez, özellikle de bugün işgale karşı yan yana gelmelerini istediğimiz zaman kaçarlar.

Biz işgal başladığı günden bugüne bir öneri götürdük, adına ne derseniz deyin gelin bu işgale birlikte karşı çıkalım, dedik. Kürdistan’ın en büyük parçasını işgal eden Türkiye Cumhuriyeti bugün Rojava’yı da işgal ediyor, dedik. Savaşa hayır diyenler birbiriyle özellikle de Köz ile yan yana gelmek istemiyor.

Bizim yanımıza geldikleri zaman biz oportünist manevraları teşhir ederiz. Bu savaşa karşı hep birlikte yan yana gelelim ama sizin burjuvaziyi desteğinizi hiç unutmayacağız. Bugün bu kadar rahat operasyona evet diyen hareketi desteklediniz. Bunu da komünist bir parti kurulana kadar hep hatırlatacağız. Komünist bir parti akıntıya karşı duranlar ile kurulacak.

Söyleşide HDP adına katılan arkadaş söz aldı. HDP olarak 2015 sonrası süreçte eksik olduğumuzu biliyoruz. Bugün artık birbirimizin etkinliklerine katılmamak eksikliktir. Burada bize yöneltilen eleştirilere katılıyoruz. Kendi yönetimimizde biz de kendimizi eleştiriyoruz. Ama bizce bizden başka bu kadar iyi çalışma yapan da yok. Bugün HDP’yi güçlendirmek gerekir dedi.

Söyleşimizi bu şekilde bitirdik. Ardından kalanlarla konu hakkında konuşmaya devam ettik.

Tuzla’dan Komünistler