Köz’ün arkasında duran komünistler olarak İstanbul Üniversitesi Öğrencileri’nin 13 Şubat’ta Beyazıt Meydan’da gerçekleştirdiği, Maraş merkezli depremlerin ardından alınan uzaktan eğitim ve KYK yurtlarının boşaltılması kararını protesto eylemine katıldık. Alanda DGD, DGB, Emek Gençliği, Kaldıraç Üniversite, İDP Gençliği ve Özgürlükçü Gençlik’ten arkadaşlar vardı.
Eylemin yapılacağı alan Beyazıt Ana Kapı olarak belirlenmesine rağmen, polisin Ana Kapı önünde eylem yapılamayacağını söylemesiyle Beyazıt Meydan’a geçildi. Henüz basın açıklaması başlamadan polis, eylemi örgütleyen arkadaşları çağırıp eğer “Deprem Öldürmez, Devlet Öldürür”, “Katil Devlet” gibi sloganlar atılırsa yahut basın açıklamasında bu gibi ifadelere yer verilirse müdahale edeceğini söyledi. Eyleme katılan çoğu kişinin polisin bu uyarısından doğal olarak rahatsızlığı belli olsa da, eylem boyunca basın açıklamasında bu gibi ifadelere yer verilmesini veya herhangi bir slogan atılmasını/atılmaya izin verilmesini geçelim, alkışlayan kişiler bile eylemi düzenleyen arkadaşlar tarafından alkışlamamaları konusunda uyarıldı. Ne döviz ne bayrak serbestiyeti olan ve olabildiğince siyasi kimlik ve içerikten arındırılmış, hatta genel olarak bunlar hiç yokmuş gibi davranılan bir eylem oldu.
Depremde yaşamını yitirenler için saygı duruşuyla başlayan eylem İstanbul Üniversitesi’ndeki 28 kulübün adına okunan basın açıklamasıyla devam etti. Dayanışma kampanyalarıyla öğrencilerin seferber olduklarını anlatan açıklamada, 11 Şubat’ta alınan KYK yurtlarının depremzedelere açılması ve üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesi kararının daha büyük sorunlara yol açacak yanlış bir karar olduğu ifade edildi. Korona süreci örnek gösterilerek uzaktan eğitimin öğrencilerin üzerindeki psikolojik ve fiziki zararlarının yanı sıra deprem bölgesindeki öğrencilerin yaşayabileceği psikolojik rahatsızlıklar anlatıldı. Eylemde alınan bu kararın hukuka uygun olmadığı, devletin hukuku uygularken kamu yararını gözetmesi gerektiği vurgulandı. YÖK ve Cumhurbaşkanı’nın KYK yurtlarından atılan öğrencilerin nerede barınacaklarına dair çözüm önerisi sunmamaları ve her kriz durumunda ilk vazgeçilenin eğitim olduğu eleştirilerek depremzedelerin yetersiz yurtlar yerine otellere ve toplu konutlara yerleştirilmesine dair planlı ve kapsamlı kararların ivedilikle alınması talep edildi.
Basın açıklamasının ardından kurulan serbest kürsüde, deprem bölgesine gidip dayanışma faaliyetinde bulunan gönüllüler benzer şeyleri ifade ettiler. Söz alan bir öğrenci ise göçmen karşıtlığına değinerek nefret suçu örüldüğünü, bu ırkçılığa karşı durmaya çağırdığını belirtti ve eylem dayanışma çağrılarını tekrarlayarak sona erdi.
Eyleme “Yıkımın Sorumlusu Burjuva Devlettir, İşçilerin Cumhur İttifakı’nın İnsafına Değil İktidara İhtiyacı Var!” manşetli Şubat 2023 özel sayımızla katılsak da, eylemin bileşenleri talepleriyle devleti ve hükümeti işini daha iyi yapmaya çağırma çizgisinde ortaklaşmışken, örgütleyicisi olmadığımız bir eylemin düzenini ve planını bozmamak için özel sayı ve gazetemizin dağıtımını alanda yapmadık.
Dayanışma Çalışmaları Devletin Yardımına Koşmaya Değil,
Siyaseti Rafa Kaldırmaya Değil,
Hükümete Karşı Emekçi Seferberliğini Yükseltmeye Hizmet Etmeli!
 
Öldüren Deprem Değil Sermaye Düzenidir! 
Baş Sorumlusu ise Hükümettir!
Yıkımın Sorumlusu Burjuva Devlettir, İşçilerin Cumhur İttifakı’nın İnsafına Değil İktidara İhtiyacı Var!
Üniversitelerden Komünistler