“2024 1 Mayıs’ı ve Barikatı Aşmanın Yolu” konulu söyleşimizi 12 Mayıs tarihinde gerçekleştirdik. İki turdan oluşan söyleşide, konuşmacı yoldaş ilk turda özetle şu vurguları yaptı:
“1 Mayıslar solun ve işçi sınıfının mücadelesini değerlendirmek için önemli çıktılar sunar. 2024 1 Mayıs’ı ve Taksim tartışmalarının özdeşleştiği bir atmosferde 1 Mayıs değerlendirmeleri de bu çerçevede gerçekleşti. 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmayı hedeflemek ve bu günü orada kutlamak elbette hedeflenebilir ve meşrudur. Biz de bulunduğumuz platforma Taksim’e çıkılacaksa DİSK’i/CHP’yi beklemeden bunun başvurusunu kendimiz yapma önerisiyle gittik. Bu yönde bir tutum alınmadığından platformdan ayrılarak 1 Mayıs’ı, 1 Mayıs Mahallesi’nde yapılan çağrıya katılarak kutladık. 1 Mayıs’ta da Saraçhane’de ve çalışma yürüttüğümüz mahallelerde Taksim’in burjuva muhalefeti iteklemekle açılamayacağını anlatan özel sayımızı dağıttık.
Dünya, 1 Mayıs’a; ABD’nin emperyalist güç olarak zayıfladığı, emperyalist çelişkilerin arttığı, savaşların arttığı ama istense de bunların bitirilemediği bir dönemeçte girdi. Türkiye’de ise rejim krizinin içinde debelenen, gerileme sürecinde olan, cumhurbaşkanlığını devam ettirmesine rağmen MHP’den kurtulmaya çalışan ama kurtulamayan ve ondan kurtulmak için CHP’ye muhtaç olan, tüm bu çerçevede yumuşama/uzlaşma çizgisini tutarlı biçimde sürdüremeyen Erdoğan var.
1 Mayıs değerlendirmemiz, seçim süreçleriyle de ilişkilidir. Taksim ısrarının sebeplerinden biri, Van eylemlerinde de görüldüğü üzere seçimlerin emekçilerde yarattığı umuttur. Ancak AKP’nin yumuşama sinyalleri verse de bu zayıf durumunda Taksim’i açmayacağı bizim açımızdan açıktı. CHP açısından, yaptığı sokak çağrısı; 2 Mayıs’ta gerçekleşen Erdoğan-Özel görüşmesinin de bir göstergesi olarak kitleleri kendi kontrolünde tuttuğunu göstereceği bir araçtı. Sol cephesinden; mücadelesinde izlediği çizgi seçimlerden ibaret değildi. Seçimlerde Erdoğan’ı geriletme olarak adlandırılan muhalefet çizgisini 1 Mayıs’ta da görmüş olduk.
Solun Saraçhane değerlendirmelerindeki en azından anlamlı bir kitlenin bir araya gelmesi, Taksim’in zorlanması gibi muhtelif durumlar, solun seçim değerlendirmeleriyle de örtüşüyordu. Öte yandan kimi kesimler, Saraçhane’deki ayrışmayı, çatışanları devrimci akımlar olarak değerlendirdi.
Uzaklaşarak çerçeveye baktığımızda, çelişkili bir süreç tarif ediyoruz. Emekçilerin kendine güvendiği, sokağa çıkmaya sıcak baktığı bir durumda, tarif edilen bir miting alanı vardı. O da Saraçhane’ydi. Esasen Saraçhane çağrısı basılmaması gereken bir tuzaktı. Taksim zorlamalarındaysa ortak olan belirsiz çağrılar vardı. Ortak bir eylem iradesi ve onu gerçekleştirmeye yönelik bir tutum yoktu. İçerisinde bulunduğumuz platform da bütünlüklü bir tutum alamadı. Saraçhane’ye katılmama nedenimiz orada CHP’nin bulunması da değildi. Taksim iradesinin kırılması anlamıyla buranın bir tuzak olduğunu söyledik. Saraçhane’de özel sayılarımızı dağıtarak da bunu anlatmaya çalıştık.
Saraçhane’deki eylem, bundan sonra yapılması gerekenlere dair önemli ipuçları sunuyor. Bütünüyle CHP’nin etkisi ve kontrolü altına girmiş bir sol var diyerek moral bozucu bir sonuç çıkarmak da mümkün. Ancak Türkiye bir devrim toprağı, rejim krizi var ve devrimci durum yaşanıyor. Bahsettiğimiz çelişkiler; AKP’nin, CHP’nin, DEM’in kendi çelişkileridir. 2 Mayıs’tan itibaren işaret ettiğimiz ve yapılması gereken bağımsız bir emekçi hareketinin büyütülmesi ve Taksim’in açılmasının da koşulunun bu olduğunu söyledik. Komünistlerin ortak ve bütünlüklü biçimde hareket edememesinden kaynaklanan süreçler var. Ancak böylesine bağımsız mücadelenin koşulları da var. Seçimlerde de 1 Mayıs’ta da bağımsız ve ortak, bütünlüklü bir tutumu önerdik. Elbette 1 Mayıs günü 1 Mayıs Mahallesi’nde yaptığımız sembolik bir kutlamaydı ve kitlesel bir mitingi ikame etmiyordu.”
İkinci tur konuşmasında yoldaş özetle şu vurguları yaptı:
“1 Mayıs’ta Taksim için yapılamayanı, eylem birlikteliğini ve bağımsız tutum almayı, EKİB ile 1 Mayıs günü farklı şehirlerde yaptık. cumhurbaşkanı seçimlerinden itibaren EKİB ile farklı günlerde ve konularda süren eylem birlikteliğimizi anlamlı buluyoruz. Ayrıca bu yıl; mücadelesinin içinde yer aldığımız kitle örgütlerinin, kurumların da 1 Mayıs’ta kendi taleplerini dile getirebileceği yönde çabalarımız oldu. 1 Mayıs’a gelemeyen göçmen işçilerden bahsediyoruz. Herhangi bir sosyal hakkı, iş güvencesi olmayan; 1 Mayıs’a dahi katılamayan bir işçi kitlesinden bahsediyoruz. Bu alanda verilen mücadelenin bir parçası olmaya çalışıyoruz.
Bugün Taksim tartışmalarının gündem olmasının bir sebebi de 1977 1 Mayısı’dır. O güne dek hatırlanan şeylerin yanı sıra hatırlanmayan da pek çok şey var. 1977 1 Mayısı bağımsız tutum almakla da ilişkiliydi. O dönem kimi devrimci akımlara alan yasaklanmıştı. Oradaki provokasyon bu şekilde başladı. O alan ortak biçimde girme iradesi hayata geçirilmişti. Bugün neyin eksik olduğunu konuşurken öne çıkarılması gereken de budur. Bugüne kadarki Taksim iddialarının da önemli bir kısmı 1 Mayısların olamamasına neden oldu. 2024 1 Mayısı da bunlardan biridir.
İşçi sınıfının dinamiğini anlamak için yalnızca 1 Mayıs’a da bakmamak gerekir. Bu yıl kalabalık ve coşkulu Newrozlar kutlandı, Van eylemleri gerçekleşti. Bunların ardından böyle bir 1 Mayıs kutlanmamış oldu.
Burjuvazi açısından kriz süreci olan bugünkü süreç, sınıf mücadelesi açısından değerlendirilmesi gereken bir imkân. Reformizme karşı devrimci bir siyasi atmosferin güçlendiği bir dönemde değiliz ama bugün nesnel koşullardan bahsettiğimiz kadar öznel koşullardan da bahsetmemiz lazım. Bugün yapılabilecekler olsa da bunlara işaret eden bir devrimci parti bulunmuyor. 99’dan beri esas sorunun devrimci parti eksikliği olduğunu vurguluyoruz. Mücadelemiz komünistlerin birliği mücadelesidir, bu da masa başında bir mücadele değil, siyasal alanda verilecek bir mücadeledir.
Bugün rejim krizinin olduğu, Erdoğan’ın başlattığı ama bitiremediği içsavaşın olduğu, bitirilemeyen emekçi hareketinin olduğu bir dönemde bağımsız bir hareket yaratmak ve burada bağımsız belirleyen olan bir çizgi önemlidir. Bizim açımızdan öncelikli olan da devrimci parti mücadelesidir.”
Yaşasın Komünistlerin Birliği!
İstanbul’dan Komünistler