Köz’ün arkasında duran komünistler olarak İzmir’de 1 Mayıs öncesinde, 1 Mayıs’ı ve hazırlıklarımızı da konuşabileceğimiz bir piknik düzenledik. Geçtiğimiz sene alanda açtığımız “İşçilerin Ekmeğe Değil, İktidara İhtiyacı Var!” pankartı bu sene de piknik alanımıza asıldı. Geçtiğimiz sene keyfi bir polis müdahalesiyle karşılaşmış, ancak polis dayatmasını kabul etmemiş, boşa çıkarmıştık. Bu sene polis alanı uzaktan izlemekle yetindi.
Piknikte gerçekleştirdiğimiz sohbette yerel seçimlerin sonuçları, Taksim’de yapılması planlanan 1 Mayıs, göçmen işçiler gibi konular katılanların gündemindeydi. Sohbette söz alan kimi katılımcılar emeklilerin durumundan bahsettiler. Yerel seçimlerin sonuçlarında ciddi pay sahibi olduklarını söyleyerek bu kesimlere de yönelmek gerektiğini vurguladılar.
Köz adına yapılan konuşmalarda ise yerel seçimlerde AKP’nin güç kaybının sürdüğünün ancak kazananın emekçiler olmadığının altı çizildi. Burjuva muhalefete yaslanarak AKP’yi gönderme çabalarının yeni olmadığı ve emekçileri seçimleri beklemeye iten, onları eylemsiz kılan bir siyaset tarzı olduğu ifade edildi. Bugünkü siyasi tabloda geçmiştekine göre bir farklılık olduğuna, CHP ile AKP arasındaki uzlaşı çabalarına değinilerek, AKP’nin MHP’den kurtularak yola devam etme çabalarının Türkiye’de bir demokratik ortama girişi, bir çeşit yumuşama olarak sunulmaya çalışıldığının altı çizildi. Gerek anayasa tartışmalarında gerekse 1 Mayıs Taksim tartışmalarında burjuva partilerin kendi aralarındaki bu pazarlıkların izi olduğu ifade edildi. Gerçekten demokratik bir anayasa için de, Taksim’in açılması için de öncelikle burjuva siyasetin hesaplarından kopulması gerektiğine işaret edildi. Kayyum saldırılarını yanıtlamak yahut Taksim’in zorlanması için öncelikle burjuva muhalefetten bağımsız bir biçimde konum alınması, iktidarın defedilmesi için emekçilerin kendi bağımsız, eylemli mücadelelerini yükseltmesi gerektiği ifade edildi. Bu nedenle emekçilerin şu ya da bu kesiminin özgün, sektörel sorun ve talepleri yerine, tüm emekçileri birleştiren ve hepsinin sorunlarının çözümünde belirleyici olan konuların öne çıkarılması gerektiği üzerinde duruldu. Göçmen işçilerle emeklileri, kadınlarla Alevileri, Kürtlerle işçileri birleştiren meselenin, tüm bunların hak ve taleplerini göz ardı eden, baskıyla her türlü demokratik hakkı gasp eden bir siyasal iktidara karşı yürütülecek siyasal bir mücadelede cisimleşebileceği vurgulandı. Bu topraklarda demokrasi sorununun devrim sorunu olduğu hatırlatılarak, bu kesimlerin her birinin kendi en ufak haklarını alabilmesi için dahi bütünsel, siyasal bir mücadelenin, burjuva partilerden bağımsız bir emekçi seferberliğinin gerekli olduğuna işaret edildi. 1 Mayıslar’ın kökeninde 8 saatlik iş günü mücadelesinin olduğu kadar göçmen emekçilerin de kanı ve teri olduğu ifade edilerek, 1 Mayıs’ı siyasal gerçeklerin en gür biçimde ifade edildiği bir kürsüye çevirmek, zincirsiz, yasaksız bir 1 Mayıs için kızıl rengini alana taşıma çağrısı yapıldı.
Aynı gün kentte gerçekleşen bir maratondan kaynaklı ulaşım imkanlarının kısıtlanmasına rağmen kayda değer bir katılımla gerçekleşen pikniğimize katılanlar verimli bulduklarını, bu tür etkinliklerin daha sık yapılması gerektiğini ifade ettiler.
İzmir’den Komünistler