2025 İzmir 1 Mayısı, Tertip Komitesi’nin kürsüyü düzen partilerinin temsilcilerine, dolayısıyla burjuvazinin sözcülerine alabildiğine açtığı bir 1 Mayıs olması  ve kronik hale gelmiş bir dizi sorun nedeniyle tartışmalara yol açtı. İzmir’deki 1 Mayıs’ı düzenleyen Tertip Komitesi 1 Mayıs sonrasında da dışındaki kesimlerin bu konudaki haklı eleştirilerini yok saymakla kalmadı, bir değerlendirme toplantısı yapılması yönündeki tüm çağrılara da kulak tıkadı. 14 Mayıs’ta 1 Mayıs’ı değerlendirmek üzere bir araya gelen sol-sosyalist-devrimci akımlar ve örgütlenmeler 1 Mayıs’a dair ortak bir değerlendirme toplantısı yapma iradesi sergilediler. 2025 1 Mayısı’nda tertip komitesinin izlediği sınıf uzlaşmacı pratiği gözler önüne seren, gelecek yıllarda daha güçlü 1 Mayıslar’ın örgütlenilmesi konusunda kaygı taşıyan tüm kesimleri sorumluluk almaya, öne çıkmaya davet eden bir deklarasyon yayımlama kararı aldılar.
Aşağıdaki metin bu karar doğrultusunda kaleme alınan, üzerinde ortaklaşılan metindir.

2025 1 Mayısı İzmir’de sınıfsal özünden ve devrimci anlamından kopartılmış, işçi sınıfı, emekçiler, ezilenler ve artan bir yoksulluğa mahkum edilen emekliler açısından onların gündemlerinin işlendiği, düzen siyasetinden bağımsız bir emekçi kürsüsü olmaktan ziyade düzen partilerinin temsilcilerinin sahne aldığı bir müsamereye dönüştürülmüştür.

İzmir 1 Mayısı’nı örgütleyen ve tertip komitesini oluşturan Türk-İş, DİSK, KESK, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası ve TMMOB 1 Mayıs öncesinde iki toplantı düzenlemişlerdir. Bu toplantılarda çok sayıda sol-sosyalist-devrimci akım ve örgütlenme yazılı ve sözlü olarak daha güçlü bir 1 Mayıs için önceki yılların deneyimlerinin ışığında bir dizi ortak öneri getirmiş veya talepler sunmuştur. Tertip komitesi bu taleplerin hiçbirini reddetmemiş, hatta bir kısmını karşılamayı taahhüt etmiştir. Ancak 1 Mayıs’ta tertip komitesi bu taleplerin tümünü yok saymış, bir oldu bittiyle sınıf mücadelesine yaraşmayan bir tutum izlemiştir.

Tertip komitesinin toplantılarında defalarca özellikle bu konunun altı çizilmiş olmasına, bu konuda bir hataya düşülmemesi gerektiği yönünde ısrarlı vurgular yapılmasına rağmen, göreve geldiğinden beri ismi işten çıkarma saldırıları ve toplu sözleşme süreçlerindeki düşmanca tutumuyla anılan, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki yerel yönetim emekçilerine soruşturma terörü estiren CHP’li belediye başkanı Cemil Tugay’a kürsüde söz verilmiştir. Bununla da yetinilmemiş adeta herkes tarafından kabul gören bir demokrasi figürü gibi CHP’nin başka kurmayları da kürsüde boy göstermiştir. 1 Mayıs’ın asıl sahiplerine, direnişteki işçilere 1 Mayıs kürsüsünde söz verilmesi talebini her defasında görmezden gelen tertip komitesi düzen siyasetçilerine kürsüyü kullandırma konusunda son derece cömert davranmıştır. Bu tutumlar bir gafletin ürünü değil, bilinçli bir politik yönelimin ürünüdür. 1 Mayıs kürsüsü sermayenin bir kesiminin sözcülerine açılmış, sınıfın en çok ezilen, en çok sömürülen kesimlerine kapatılmıştır.

1 Mayıs programı bu sene de, bu konuda yıllardır ifade edilen siyasal ve sınıfsal itirazların tertip komitesinin son toplantılarında tekrar tekrar dile getirilmesine karşın adeta resmi bir devlet töreniymişçesine yine devletin resmi marşı ile açılmış, 1 Mayıs’ın ve işçi sınıfı mücadelesinin uluslararası niteliği milliyetçi bir dayatmanın gölgesinde kalmıştır.

Yıllardır 1 Mayıs’ta süregiden ve kortejlerin alana girişlerinde yaşanan sorunlar bu sene artarak devam etmiş, tertip komitesi bu konuda da kendi belirlediği usülleri takip etmekte dahi zorlanmıştır. Bu konudaki vurdumduymazlık hali de alana girişlerde yaşanan sorunların artık teknik bir sorun olmadığını, tertip komitesinin yeterliliğiyle yakından bağlantılı olduğunu yeniden göstermiştir.

Mevcut tertip komitesi sorumluluğunu aldığı 1 Mayısı hakkıyla örgütlemekten uzaktır.

Dahası tertip komitesi 1 Mayıs’ta yaşanan bariz yanlışlar ve sorunlar ortadayken bu konuda bir muhasebe yapma ve hesap verme yükümlüğünü dahi hissetmemektedir. 1 Mayıs’ın hemen ardından çok sayıda akım ve örgütlenmenin tertip komitesine yönelik yaptığı bir değerlendirme toplantısı organize edilmesi yönündeki çağrı sessizlikle geçiştirilmiştir. Tertip komitesi bu yöndeki çağrılara kulaklarını tıkamış ve ölü taklidi yapmıştır.

Bu tabloya sessiz kalmayacağız. 1 Mayıs’ı kızıl renginden, enternasyonalist kimliğinden ve devrimci niteliğinden kopararak düzen siyasetçilerinin sahne aldığı bir çeşit karnavala dönüştürme girişimlerine kayıtsız ve seyirci kalmayacağız.

Ne 1 Mayıslar ne de ne 1 Mayıs’ın örgütlenmesi kimsenin tekelinde değildir! Kendisi demokratik bir biçimde işlemeyen ve sınıf mücadelesinin farklı bileşenlerini dışında tutan, onların taleplerini görmezden gelen bir tertip komitesinin sınıf adına ve işçi sınıfından yana demokratik bir kürsü oluşturması elbette mümkün değildir. Bu eksikliği gidermeye, 1 Mayıslar’ın kitlesel ve birleşik bir biçimde, düzen güçlerinden bağımsız bir emekçi kürsüsü olarak örgütlenmesi için sorumluluk almaya, gerekirse İzmir’deki 1 Mayıs tertip komitesini genişleterek birlikte oluşturmaya hazırız.

1 Mayıslar’ın adına layık bir biçimde, sınıfsal ve tarihsel özüne uygun bir biçimde örgütlenilmesi konusunda aynı hassasiyetleri ve devrimci kaygıları taşıyan tüm kesimleri bu tabloya seyirci kalmamaya, daha güçlü 1 Mayıslar’ın örgütlenilmesinde öne çıkarak, ortak bir sorumluluk almaya davet ediyoruz.

BDSP, Birleşik Emekliler Sendikası, Devrimci Hareket, ESP, İşçi-Sen, Kaldıraç, Kızıl Parti, Köz, Odak, Partizan, SMF, SODAP, TÖP, Tüm Emeklilerin Sendikası – 2017 (Buca)