İzmir’deki 1 Mayıs mitingi geçen senelere göre artan, yoğun bir katılımla gerçekleşti. Temel olarak Alsancak Liman istikametinde, Konak Cumhuriyet Meydanı’nda ve Basmane’de toplanan on binlerce kişi kendi güzergahlarında gerçekleştirdikleri yürüyüşlerin ardından Gündoğdu Meydanı’nda buluştu. Taksim’in zorlanması girişimlerinin sınırlı bir gündem olduğu alanda esas olarak yerel seçim sonuçlarının yarattığı iklim hâkimdi.

İşçi Emekçi Birliği İzmir Bileşenleri Basmane’de Buluştu

Köz’ün arkasında duran komünistlerin de aralarında bulunduğu İşçi Emekçi Birliği İzmir bileşenleri geçtiğimiz sene olduğu gibi bu sene de Basmane Fuar Kapısı’nda buluşarak burada bir yürüyüş kolu oluşturdu. DİSK’in alana ilerleyişi başladıktan sonra da yürüyüşe geçildi. Bu kolda Köz, Söz ve Eylem, DKDER, Sosyal Haklar Derneği Soma-Aydın-Çanakkale temsilcilikleri, Mülteci Dayanışma Platformu, Filistin’e Özgürlük Platformu, Patronsuz Dünya, Alınteri ve BDSP yürüdü. İEB bileşenleri arasında belirlenen ortak sloganların atılmasında kısmi bir koordinasyonsuzluk yaşansa da bu kol canlı ve bileşenleri dışındaki kesimlerle de dayanışma halinde, güçlü bir bir yürüyüş kolu haline geldi.

Komünistlerin Birliğini Savunanların 1 Mayıs Faaliyeti

Köz’ün arkasında duran komünistler Basmane Fuar Kapısı’nda toplanma sırasında “Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek – Yaşasın Komünistlerin Birliği!” şiarlarını taşıyan pankartı açtılar. Daha toplanma sırasında kortejimizden 1 Mayıs Marşı okunmasına polisin kendince müdahale etmeye çalışması net bir tutumla boşa çıkarıldı, sloganlarla yanıtlandı. Özellikle DİSK’li işçilerin geçişi esnasında sıklaştırdığımız ajitasyon konuşmaları sonrasında atılan “Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek!” sloganımızı sendikalı işçilerin de sıklıkla attığını, sahiplendiğini gözlemledik.

Toplanma noktasında, yürüyüş boyunca ve alanda bu sene İzmir’deki ilk kez pankart açan ve aynı kolda yürüdüğümüz Patronsuz Dünya okurları ile EKİB ve Köz imzalı “Zayıf ve Çaresiz Hükümeti Emekçilerin Seferberliği ile Süpürelim!” başlığını taşıyan ortak özel sayımızdan iki bine yakınını dağıttık. Köz’ün arkasında duran komünistler ayrıca “Taksim Meydanı Burjuva Muhalefetini İleri İterek Değil Emekçilerin Bağımsız Mücadelesiyle Kazanılır!” başlıklı, Köz imzalı özel sayıyı da alanda yoğun bir biçimde dağıttılar.

Yürüyüş boyunca gerçekleştirilen ajitasyon konuşmalarında zayıflayan, yalpalayan hükümeti burjuva muhalefetin değil, ancak bir emekçi seferberliğinin götürebileceğini, bu topraklarda demokrasi sorununun bir devrim sorunu olduğunu, bu devrimin de ancak adını hak eden bir devrimci parti ile çözülebileceğine işaret ettik. “Devrim İçin Devrimci Parti!” şiarını taşıyan ikinci bir pankartın da açıldığı yürüyüşte ajitasyon konuşmalarına eşlik edecek biçimde şu sloganlar atıldı:

“1 Mayıs Kızıldır, Kızıl Kalacak!”, “Başkasını Ezen Özgür Olamaz!”, “Düşmanımız Sermaye, Göçmenler Değil!”, “Göçmen İşçiler Sınıf Kardeşimizdir!”, “Ne Cumhur Ne Millet! Tek Yol Devrim!”, “Ne AKP, Ne CHP; Kurtuluş Birlikte Mücadelede!”, “Emekçiler Vuracak O Saray Yıkılacak!”, “Kürtlerin Esareti İşçilerin Esaretidir!”, “Biji Serhildan, Azadiya Kurdistan!”, “Kahrolsun Ücretli Kölelik Düzeni!”, “Köle Değil İşçiyiz, Birleşince Güçlüyüz!”, “Bolşevizm Kazanacak, Komünist Bir Dünya Kuracağız!”, “Bütün Ülkelerin Komünistleri Birleşin!”, “Devrim İçin Devrimci Parti; Parti İçin Komünistlerin Birliği!”, “Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek!”, “Asıl Düşman Kendi Yurdunda!”, “Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük!”, “Kapitalist Devlet Yıkacağız Elbet!”

Gerici-Milliyetçi Dayatmaya Sloganlı Yanıt

Basmane kolunun bu sene alana görece erken girişi neticesinde, her sene gerçekleştirilmesi artık neredeyse rutine bağlanmış, fakat sol akımların çoğunun alana girmesinden önce vuku bulan, sendika bürokrasisinin icadı bir uygulamaya bu sene denk geldik. Kürsüden Mustafa Kemal ve silah arkadaşları için saygı duruşunda bulunulması çağrısı ve akabinde milli marşın söylenmesi Köz korteji tarafından sessizlikle karşılanmadı. Bu gerici dayatmaya “saygıda kusur etmeyenler” olduğu gibi, burjuva devletin sembollerinin ve simgelerinin varlığından rahatsızlık duymayanlara, 1 Mayıs’a milliyetçi marşlarla girişi yapmaya çalışanlara inat komünistler “1 Mayıs Kızıldır, Kızıl Kalacak!”, “Biji Serhildan Azadiya Kurdistan!”, “Kahrolsun Burjuva Diktatörlüğü!” sloganları ile yanıt verdiler.

12 Eylül sonrasında Diyarbakır Zindanı’nda Mamak’ta devrimcilere işkenceyle, cop zoru ile okutulmak istenen burjuva devletin, ezen ulus marşlarının şimdi sendikacılar marifetiyle, ortak bir değer olduğu gerekçesi ile alandaki tüm emekçileri saygı duruşuna dikmek suretiyle okutulmaya çalışılmasına, bu gerici dayatmaya ve bunun sıradanlaştırılmasına razı olmadık ve uymadık.

1 Mayıs Kürsüsünde Sınıf İşbirlikçi Tutum

İstanbul’da emekçileri CHP’nin kuyruğunda Saraçhane’ye çekip orada da hüsrana uğratıp dağıtan sınıf işbirlikçi tutum aynı saatlerde İzmir’deki kürsüde de kendini gösteriyordu. Daha önce 1 Mayıs öncesinde yapılan toplantılarda yanlışlığı dile getirilse de tertip komitesinin İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanını, yani İzmir’deki en büyük işveren pozisyonundaki kişiyi kürsüye çıkarıp sendika temsilcileri ile birlikte takdim etmesi garabeti bu sene de sürdü. Bilinçli bir sınıf uzlaşmacılığının ürünü bu tutum 2019 seçimleri sonrasında hasıl olmuş, Tunç  Soyer’le “Çav Bella” söylenmesi bir 1 Mayıs rutinine çevrilmişti. AKP’yi CHP’nin gölgesine sığınarak yenebileceğini zannedenler, bir burjuva partisinin siyasetçilerini 1 Mayıs’ta herkesin adeta üzerinde uzlaşıya vardığı, demokrasi mücadelesinin saygın figürleri gibi kürsüye çıkarıp alkışlatmakta bir mahsur görmediler. 2023 Mayıs seçimleri sonrasında çöken, son yerel seçimler sonrasında da yine kan tazeleyen bu anlayışın Tunç Soyer’le bitmeyeceği, yeni seçilen taze başkan Cemil Tugay’ın da kürsüden takdim edilmesi ile açığa çıktı. Cemil Tugay kürsüden bir konuşma yapmayı tercih etmese de takdim edildiği sırada Köz’ün arkasında duran komünistler “Ne AKP, Ne CHP; Kurtuluş Birlikte Mücadelede!” sloganları ile yanıt vermekten geri durmadılar.

Kürsüden Ne Dile Getirildi?

İstiklal Marşı ve şehitler için bir dakikalık saygı duruşundan yirmi dakika sonra bir de Enternasyonal’in okunduğu ve bu kez de devrim kavgasında düşenler için saygı duruşunda bulunulan, “karıştır-barıştır” liberalizminin doruğundaki kürsüde okunan, CHP’nin siyasal hedefleri ile bir demokratik devrim talepler manzumesinin karışımını andıran, okuyanlar açısından ancak bir temenniler listesinden ibaret ortak metinde ise şu görüşlere yer verildi:

“2024 1 Mayısı’nda Anayasa’mızda tanımlanan demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin işler hale gelmesi için; eşitlik, demokrasi ve adalet için mücadelemizi inatla, ısrarla ve kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Gelecek, işçi sınıfının ve tüm emekçilerin ellerinde yükselecektir. Bizler sadece işçilerin değil, tüm emekçilerin, kadınların, çocukların ve ötekileştirilen tüm kesimlerin, doğanın ve tüm canlıların haklarını sonuna kadar savunacağız. Ve insan onuruna yaraşır koşullarda yaşayabilmek için azim ve kararlılıkla kavgamızı sürdüreceğiz.

Emeğin sömürülmediği, sendikal hak ve özgürlüklerin engellenmediği, grev hakkının yasaklanmadığı, herkesin güvenceli, kadrolu çalıştığı bir işinin ve insanca yaşamaya yetecek bir ücretinin olduğu, KHK ve fiili OHAL rejimine son verildiği, ekonomik krizlerin, salgınların, depremlerin, afetlerin faturasının halkımıza ve emekçilere kesilmediği, emperyalist güçlerin yarattığı savaşların hiç olmadığı, kimsenin kimliğinden, inancından, cinsiyetinden dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği, barış ve kardeşliğin hakim olduğu, kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı (…) emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir gelecek ve ülke için mücadeleye devam edeceğiz.”

1 Mayıs tertip komitesinin bilinen, alana ve alandaki emekçilere hitap etmekten uzak kürsüsünün iyi dilek ve temenniler toplamı metninin okunmasından ardından miting Moğollar konseri ile sona erdi.

Bu topraklardaki tüm gelişmeler bu coğrafyada “demokrasi sorununun” bir devrim sorunu olduğunu gösterirken, yaşanan siyasal gelişmelere gözlerini kapayarak burjuva muhalefetin dümen suyunda, aynı ritüelleri tekrarlayarak görev savanlar, 1 Mayıslar’ı suya sabuna dokunmayan, liberal ve sınıf uzlaşmacı bir platforma çevirmeye çalışanlar 1 Mayıslar’ı ancak içini boşaltarak “kutlayabilir”. Yasaksız, zincirsiz, siyasal gerçeklerin gür bir biçimde dile getirildiği bir 1 Mayıs’ın, sendikacıların değil işçilerin bayramı olacak bir 1 Mayıs’ın koşulu 1 Mayıs’a asıl rengi kızılı taşıyacak olanların bu düzen içi tertibatı bir arada, ortak siyasal müdahalelerle, eylemli bir biçimde bozmasından geçiyor.

1 Mayıs Kızıldır, Kızıl Kalacak!

Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek!      

İzmir’den Komünistler